Eskiden metrelerce kalınlıkta yağan kar günümüzde oldukça azalmıştır. Bu yüzden 30-40 cm yağan kar bile toplumda şaşkınlık yaratmakta, kurumların çalışması da zorlaşmaktadır. 03.02.2022 tarihinde sadece bir gün yağan ve şehir merkezinde 30-40 cm kadar biriken kar bile afetlere ne kadar hazırlıksız olduğumuzu göstermiş oldu. Aynı zamanda ilimizi bekleyen tek riskin deprem olmadığını bize hatırlattı. 
Öncelikle biz mimarlar ortada hiçbir şey yokken, sadece boş arsa varken ortaya çıkacak binanın taşıyıcı sisteminden başlayarak, formuna, şekline, kullanılacak malzemesine kadar tasarlayan meslek grubuyuz. Yani afetlere karşı dayanıklı yapı tasarımı mimari projeden başlar. Mimarların tasarladığı yapıya dair hakları 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile koruma altındadır. Eserin sahibi mimardır, sorumlusu da yetkilisi de odur. Yani mimar bir yapının, binanın, eserin anası-babasıdır. 


Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra ikinci önemli hatırlatma; Teknik konular başta siyaset olmak üzere her şeyin üstündedir, üstünde olmak zorundadır. Bu yüzden odaların açıklamalarını herhangi bir siyasi mecraya çekmek veya siyasi tartışmaya konu etmek son derece yanlıştır. 2x2 her zaman 4 ettiği için bilim ve teknik özellikle siyasetten bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Zira bilimin güzel tarafı inansak da inanmasak da gerçek olmasıdır. Dünya var olduğundan beri yüzbinlerce yıldır yaşanan yağmur, kar, sel, heyelan, deprem gibi sıradan doğa olayları günümüzde insan eliyle afete dönüşmektedir. Her afet olduğunda doğa olaylarını suçlamak başımızı kuma sokmaktan farksızdır. Isparta'da yaşanan ve yaşanacak olan kar yağışında sadece şehir merkezinde onlarca çelik konstrüksiyon yapı çökmüştür. İlçe, kasaba ve köylerde durum nedir henüz bilinmiyor. Önümüzdeki günlerde tekrar kar yağışı bekleniyor. Mevcut donmuş kar yükünün üzerine ilave kar birikecek. 30-40 cm kar yükünü bile taşıyamayan çelik yapıları bekleyen tehlike rahatlıkla öngörülebilir.
İlimizde birçok yapının çatı arası daire şeklinde kullanılmaktadır.

Kullanımların önüne geçmek amacıyla Isparta Belediyesi çatı yüksekliklerini 3,80 ile sınırlandıran bir karar almıştır. İlimizde standart çatı eğimi %33 ila % 40 arasındadır. Alınan karar kaçak kullanımların önüne geçme anlamında olumlu bir karar olsa da bazı yapılarda, özellikle çatı taban alanı büyük olan yapılarda çatı eğiminin %33 lerin altına düşmesine sebep olmaktadır. %33 ün altında kalan çatı eğimi ilimiz gibi yoğun kar yağışı alan bir bölge için yeterli gelmediği aşilardır. Bu konuda hem kaçak kullanımların önüne geçebilecek hem üstünde karı tutmayacak iklim koşullarına uygun bir çözüm oluşturulabilir.
Çelik konstrüksiyonda kar yükünü belirleyen standart TS 498’dir. Buna göre 1 m3 normal kar yaklaşık 250 kg gelirken dört gün önce Isparta’ya yağdığı gibi sulu kar ağırlığı 500kg’a kadar çıkabilmektedir. Örnek olarak; 5000 m2 çelik çatı üstünde 40cm kar biriktiğini varsayarsak çelik konstrüksiyona gelen ilave yük 1000 tondur. TS 498 standartlarına göre hesaplarda kullanılan kar yükü Isparta için 120 kg/m3 iken bugün meydana gelen karın yoğunluğu yaklaşık 500 kg/m3 tür.

Isparta'da bugün ( 17 Mayıs 2024) vefat edenler Isparta'da bugün ( 17 Mayıs 2024) vefat edenler

Bu da esas sıkıntının başında standartların bölgelerin coğrafi ve iklim şartlarına uygun olmaması, uzun yıllardır da güncellenmemiş olması gelmektedir. Dolayısıyla Isparta’da meydana gelen kar yağışı TS 498 standartlarının çok üzerinde kalmaktadır. Günümüzde yapılan çelik yapıların en büyük sorunu esasında kar değil; proje, kullanılan yapı malzemesi ve uygulama hatalarıdır. Kar sadece mekanizma durumunu etkileyen bir faktördür. 
Yapılan araştırmalara göre (Alman TÜV) çelik konstrüksiyonların çökme nedenleri:
%24 proje ve hesap,
%29 malzeme ve inşaat, 
%37 periyodik bakımdır.
Sadece % 10’u kar nedeniyle göçmektedir.
Çelik yapılar denetimi en zayıf olan yapım türlerinden biridir. Çelik konstrüksiyon demontabl, yani sökülüp takılabilen bir yapım türü olarak görüldüğü için genellikle ruhsata tabi olmaz veya ruhsatsız yapılır. Aynı şekilde genellikle de mimar-mühendis hizmeti almadan usta marifeti ile inşa edilir. Zaten genelde kaçak yapılaşmada kullanılan çelik konstrüksiyon için bir projeye de ihtiyaç görülmez. Dolayısıyla ne kar yükü, ne deprem yükü, ne de rüzgar yükü hesapları yapılmaz. 
Kullanılan malzeme ve kesitleri de ustanın insiyatifine bırakılmıştır. İnşaat sırasında ise gerekli deneyleri yaptırılmamakta, kaynak ve bulon işçiliği kalitesine bakılmamakta, standartlara uygunluğu incelenmemektedir. Mecburi olan şantiye şefliği ise sadece kağıt üzerinde kalmakta, şantiye şeflerinin çoğu sorumlu olduğu şantiyenin adresini bile bilmemektedirler. Zaten şantiye şefliği için aldıkları ücret akaryakıt giderlerine bile yetmemektedir. Aynı şekilde yapı denetimden muaf olan kamu binaları da aktif denetime tabi olarak inşa edilmelidir.
Göçme nedenlerinden bir diğeri olan periyodik bakıma ise ülkemizde pek önem verilmemektedir. Antipas, korozyon, yağmur, kar, güneş gibi faktörler zamanla çeliğin mukavemetini azaltmaktadır. 
Tüm bu nedenlerden ötürü yeni afetler ve can kayıpları yaşamamak için artık standartlar güncellenmeli, kaliteli denetime önem verilmeli ve periyodik bakımlar zorunlu hale getirilmelidir.
Esasında en önemli üç çözüm önerimiz şunlardır: 
1. 2022 yılı başı milat kabul ederek bundan böyle mimar ve inşaat mühendisi imzası olmadan çivi bile çakılmaması gereklidir.
2. Aktif şantiye şefliğine geçilmeli ve aktif denetim yapılmalıdır.
3. Çok eskiden çıkarılmış ilgili standartlar artık günümüz şartlarına ve bölge iklimine uygun olarak acilen güncellenmelidir.