Anlayamıyorum doğrusu, neden biz her şeyi kavga konusu yaparız ki; sanki problemlerimiz yeterince yokmuş gibi... Üstelik müştereğimiz olan şeyleri bile bu uğurda kurban etmekten çekinmeden!

Örnek mi? Alın bu yılın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını. Dahası bu kavgayı körükleyende ülkenin köklü partisi olan CHP…

CHP maalesef İP’nin kuyruğuna takıldı. Doğrusu ben, Kılıçdaroğlu ile birlikte bu partide zihniyet değişikliği olacağından umutlanmıştım. Devletin değil, ismi gibi halkın partisi olacağını sanmıştım.

Demek ki yanılmışım… Dediğim gibi CHP Cumhuriyet Bayramında İP ile birlikte hareket ederek ülke genelinde olaylar çıkardı, huzursuzluk yarattı.

İP: İşçi Partisi; Doğu Perinçek’in genel Başkanlığını yaptığı parti. Ergenekon davası sanığı Doğu Perinçek var ya, işte onun partisi… Hani şu Öcalan ile boy boy resimleri olan, hatta bir keresinde tören kıtası ile PKK tarafından dağda karşılanırken hiç tınmadan objektiflere poz veren şahsın partisi. Bakmayın şimdi kendilerinin hızlı bir ulusalcı olduğuna, o bir zamanlar Mao’nun ve Çin’in vazgeçilmez savunucusuydu. Bu nedenle diğer sosyalistlerle de hep kavgalı olmuştu. Günahları boynuna diğer solcular kendilerinin devlete, bu şahsın önderliğini yaptığı ‘Aydınlık’ çılar tarafından jurnallendiklerinden her dem şikâyet ederlerdi.

Perinçek Mustafa Kemal ile yatar Atatürk ile kalkar, lakin ben gençliğimin ilk dönemlerinde onun bir kitabını okumuştum. Kitapta Mustafa Kemal asla son nokta değildi. Mao’ya ulaşmak için kullanılan bir araçtı.

Belki de hiç hoşlanmadığı halkı dövmek için bir silah.

İşte CHP bu İşçi Partisi ile işbirliği yaparak Cumhuriyet Bayramı gösterilerinde olaylar çıkardı.

Lakin İstanbul’da çok çirkin bir olay yaşandı.

Bu olayı bütün benliğimle kınıyorum…

CHP İstanbul İl Başkanı olaylar sırasında askere dönerek “sizin koruyamadığınız Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz “ diyerek darbe tahrikçiliği yaptı.

Dahası İl Başkanı vermiş olduğu beyanatında sözlerinin arkasında olduğunu söyleme cüretini gösterdi.

CHP teşkilatı mı? Yaşanan bu çirkin olay karşısında koyu bir sessizliğe büründü.

Taraf ’ta Alper Görmüş yaşanan bu vakayı partide kökleşmiş zihniyetin açığa çıkması olarak yorumlayarak “üzücü ama yani CHP’nin bundan kurtulamadığını bir kez daha gördük ve galiba kurtulamayacağını da” demek suretiyle acı bir tespitte bulundu… Görmüş’ ün tespiti acı olduğu kadar bir gerçeğin de tespiti idi.

CHP zihniyetinin tespiti… Umarım ki yanılmıştır, umarım ki Kılıçdaroğlu üzerimde bıraktığı ilk intibaları yıkmaz. Ve umarım ki artık CHP darbeler ile arasına mesafe koyar ve darbelerden medet umar haline bir son verir.

Çünkü darbeler çok çirkin eylemler; darbeciler de bu çirkin eylemin failleri.

Ben artık ülkemde darbe yapma hevesinde olanların hala kaldığına inanmak istemiyorum. Fakat şayet varsa bu karanlık ruhlu kişilerin ülkede kavga ve kargaşayı iple çektiklerini hissedebiliyorum.

Siyasi Partiler ve Liderleri Parlamento’da yakışıyorlar, sokakta değil.

Hem gün, yeni kavga konuları üretme değil, ülkemizde kanayan yaralara çare olabilme günü… Yeni bir anayasa ile huzur ortamını sağlama günü.

Kısacası barışı tesisi etme günü…

Bütün siyasi partilerin samimiyetle sınandığı bu zaman diliminde yeni kavga konuları üretmek kadar bu konulara balıklama dalarak yasakçı bir zihniyete bürünmekte aynı derecede sorunlu bir tavır olsa gerektir.

Allah aşkına samimiyet; lütfen ciddiyet ve mesuliyet…

Çünkü çocuklarımızın geleceğini karartmaya hiçbir kişi, zümre veya partinin hakkı yok.