Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, milletvekili adayı olmayan bakanlarla ilgili iddialarına ilişkin, ''Sana mı kaldı benim partimle ilgili hangi bakanı, hangi milletvekilini niçin aday yapmadığımız, veyahut niçin bir değişikliğe gittiğimizle ilgili değerlendirme? Sen kendi işine bak. Bir genel başkandan görevi nasıl aldığın belli. Yürüyen yalansın, yürüyen yalan'' dedi.
Erdoğan, Ankara'nın Keçiören ilçesinde halka hitap etti.
Bir Keçiörenli olarak vatandaşlara seslendiğini ifade eden Erdoğan, ''12 Haziran'a hep beraber yürüyoruz. Emin adımlarla yürüyoruz. 12 Haziran, yeni bir anayasanın, ileri demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere geçen yeni bir anayasanın sandıklarda teyidinin yapılacağı bir gün''ifadesini kullandı.
2001'de yola çıkarken Türkiye'yi dört temel taş üzerinde yükselteceklerini söylediklerini belirten Erdoğan, bunların eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu söyledi.
Erdoğan, eğitim konusunda vatandaşlara verdikleri tüm sözleri tuttuklarını belirterek, ''Kitaplar ücretsiz olacak dedik. İlköğretimde ve ortaöğretimde kitapları ücretsiz olarak veriyoruz. Sosyal güvencesi olmayanlara eğitimde mani yok dedik. Sosyal güvencen yoksa ilköğretimde şu anda erkek öğrenciye 30, kız öğrenciye 35 lira, ortaöğretimde erkek öğrenciye 45, kız öğrenciye 55 lira veriyoruz'' diye konuştu.
''Biz teksir kağıtlarıyla okurduk. Öğretmen anlattı, not tuttuk, öyle yetiştik. Şimdi yine aynı yerde mi kalacağız?'' diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz birinci hamur kağıdı verdik. Kitaplar sıranın üzerinde, eksik yok. Bilişim teknolojisi sınıflarını kurduk, çocuklarımızı, yavrularımızı bilgisayarla tanıştırdık. Bize kadar var mıydı böyle bir şey? Biz Hakkari'ye de gittiğimizde oradaki çocuklar 'Başbakan Amca bana bilgisayar verir misin?' diyor. Geldiğimiz nokta burası. Başbakan Amcan sana şimdi bilgisayardan öte bir şey verecek. Artık okullarda kara tahtayı kaldırıyoruz. Akılla tahtaya geçiyoruz. Bu akıllı tahtalar bilgisayar donanımlı olacak. Okullularımızı internet ağı ile dünyaya bağlıyoruz. Size bir de ücretsiz olarak elektronik kitap vereceğiz. Müfredat bunun içinde var. Bütün dersleriniz bunun içinde var. Tuşlarına basacaksın, ders önüne gelecek. Sadece bununla gidip geleceksin.''
Türkiye'nin şu anda dünyanın onyedinci büyük ekonomisine sahip olduğunu bildiren Başbakan Erdoğan, 2023'te ilk ona girilmesinin hedeflendiğini kaydetti. Erdoğan, ''Ama ne bu CHP'nin, ne de MHP'nin vizyonu buna yeter. Neden? Çünkü hala kuru fasulyede, bisküvide bunlar. Geç onları artık nerede kaldın sen? Doğru, çünkü onlar bize nasıl bir Türkiye emanet etti. Bankaların battığı bir Türkiye'yi bize emanet ettiler. Müflis bir Türkiye. IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olan bir Türkiye. Kim bize bunu devretti MHP, kimle birlikte CHP'nin yavrusu DSP ile beraber. Aynı bunlar, birbirlerinden farkları yok. Biz ödedik. Şimdi 5 milyar dolar borcumuz var. Milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Merkez Bankası'nın kasasında ne vardı biliyor musunuz, 27,5 buçuk milyar dolar. Şimdi 95 milyar dolar var. Kim bu milleti seviyor? Biz. İnşallah 100 milyarın üzerinde olacak bu rezerv. Güçlü olmak için buna ihtiyacımız var'' diye konuştu.

-''SANA BAZI HESAPLAR SORDUM''-

Üniversitesi olmayan il kalmadığını, Türkiye genelinde 165 üniversite bulunduğunu anlatan Erdoğan, son olarak Ankara'nın Çubuk ilçesinde Yıldırım Beyazıt Üniversitesini kurduklarını söyledi.
Erdoğan, daha önce üniversite öğrencilerine burs olarak ayda 45 lira verildiğini, kendilerinin bunu 240 liraya çıkardığını dile getirdi. Erdoğan, öğrencilere yurtta kalıyorlarsa 150 lira da beslenme yardımı verdiklerini, böylece üniversite öğrencilerine verilen paranın 390 liraya ulaştığını kaydetti. Erdoğan, master öğrencilerine 480 lira, doktora öğrencilerine ise 720 lira verdiklerini belirterek, ''Onlar yokları oynadılar biz ise eğitime en büyük desteği veriyoruz'' dedi.
Sağlık alanında yaptıklarını da anlatan Erdoğan, eskiden memurun devlet hastanesine, işçinin SSK hastanesine, parası olanların da özel hastaneye gittiğini, ancak şimdi vatandaşların istediği hastaneye gittiğini, istediği yerden ilacını aldığını söyledi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ah Bay Kemal ah, neler çektirdin sen bu millete be. Ben de sigortalıydım. Anamızı ağlattın anamızı. Git kuyruğa gir. Kuyruğa girersin, sana bir pusula verirler, numara. Ondan sonra doktor bey sizi muayenehanesine çağırır. Gidersin muayenehaneye para. 8 yıl genel müdürlük yaptı SSK'nın başında. Bize ilaçlarımızı veremiyordu. Şimdi kalkmış her aileye 600 lira vereceğim diyor. Sen bizim ilacımızı veremiyordun, ilacımızı. Her ay SSK olarak benim maaşımdan para kestin bana ilacımı veremedin, ilacımı. Şimdi kalkmış diyorsun ki 600 lira vereceğim. Hesap kim, sen kim? Tutturmuş ben hesap uzmanıyım. Hesap uzmanı olsan ne olacak. Rutine bağlamışlar seni o görevi yapmışsın, ne olur yani. Lider olmak başka bir şey. Şimdi diyor ki televizyona çıkalım. Prim yapmak istiyor. Televizyonlara çıkmayı bırak. Televizyonlara çık tek başına ne söyleyeceksen söyle, o ayrı mesele. Sen benim halkıma doğru olarak, dürüst olarak ne vadediyorsun onu söyle. Mesele bu. Dürüst ol ne yalan konuşuyorsun. Ben sana bazı hesaplar sordum. Dedim ki şu ÖSYM imtihanı yapmadan atamayla aldıkların var. 100'e yakın insan aldın. Bunlar senin akraban mı değil mi? Hangi vasıfla bunları aldın, bunları söyle. Bunların belgeleri bizde var. Zaten birçok şeyi Meclis'te senin yüzünüze vurduk. Ama tabii maalesef utanmak ayrı bir şey. Anlamıyor. Açıkla. Açıklayabildi mi yok.''
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''mail yoluyla torpil talebi'' iddiasına ilişkin de ''Seni bu tuzağa kim düşürdü? Bu maili sana veren kim, açıkla. Mail atmak mesele değil. Birisi senin adına mail atar. Kılıçdaroğlu için de birisi mail atar. Mail atmak zor değil. Kalk açıkla. Kim seni bu oyuna getirdi? Açıklayamaz. Çünkü devamlı iftira. Şimdi tutturmuş benim bakanlar, milletvekilleri ve partimle ilgili söylediklerimden isim veriyor. Şu bakan, bu bakan. Sana mı kaldı benim partimle ilgili hangi bakanı, hangi milletvekilini niçin aday yapmadığımız, veyahut niçin bir değişikliğe gittiğimizle ilgili değerlendirme? Sana mı kaldı? Bu bizim kendi sorunumuzdur, kendi anlayışımızdır. Biz gerektiğini gerekli zamanda yaparız. Bunun içeriğini de sana açıklamaya bir mecburiyetim yok. Bunların üzerinden rant elde etme derdi ne zamandan beri başladı. Sen kendi işine bak. Bir genel başkandan görevi nasıl aldığın belli. Yürüyen yalansın, yürüyen yalan. Çünkü eski genel başkanını ziyarete gidiyor, ziyaretten çıkıyor 'aday değilim' diyor. Ertesi sabah adaylığını açıklıyor. Duruş var ya o duruş. Duruş çok önemli. Söz, söz çok önemli.''