a

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Letonya-Estonya gezisinden Türkiye ’ye dönerken, Cumhurbaşkanlığı uçağında önemli açıklamalar yaptı. Suriye-Irak sınırında ve Kobani çerçevesinde oynanan oyunun sıradan, rastgele, basit bir oyun olmadığını vurgulayan Erdoğan, “bir üst akıl”a işaret etti. İşte Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın köşesine taşıdığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajları:

OBAMA ’NIN TAVRI TASVİP EDİLEMEZ

"Sayın Obama ile yaptığımız görüşmeden sonra birçok uydurma haberler, yorumlar yapıldı. Görüşmelerde Obama ’ya söylediğim şuydu: ‘PYD ’ye yapılacak olan bu yardımları tasvip etmemiz mümkün değil. Çünkü PYD, PKK ile eş bir terör örgütüdür ’. Bunu PYD kabul eder veya etmez ama biz uygulamalarını, PKK ’nın içerisindeki Suriyeli lider kadrolarının PYD içerisinde savaştığını da bilenlerdeniz. Bu süreç içerisinde Sayın Obama ’nın görüşmeden sonra kalkıp hemen üç tane C 130 ’la, silah ve mühimmatı Kobani ’ye indirmiş olmaları gerçekten tasvip edilemez. Kobani, ABD için niçin bu kadar stratejik? Stratejikse bizim için olması lazım. Çünkü burası bizim sınırımızda, buranın ABD ile hiçbir alâkası yok. Bu konuda bana verilebilen bir cevap da yok.

Bana söylenen tek bir şey var: “Eğer Kobani düşerse IŞİD, ‘Bak ben Amerika ’ya karşı, koalisyon güçlerine karşı büyük bir zafer kazandım ’ edasıyla dolaşacak”. Dediği bu. Ben de Obama ’ya ısrarla dedim ki; ‘Şu anda Kobani boş bir şehir, 200 bin insan benim ülkemde ’. Ülkemize geçenlere 4.5 milyar dolar deskek vermiş bir ülkeyiz. ‘Siz ne yediriyorsunuz ne giydiriyorsunuz ’ diye kimse sormuyor. Hal böyleyken PYD ’nin başındaki kişi sıkılmadan, ‘Türkiye bize yardım etmiyor ’ diyebiliyor. Biz zaten sana yardım etmiyoruz. Bizim derdimiz Kobani halkı. Türkiye üstüne düşeni fazlasıyla yaptı.

Obama ile gece 2 ’de yaptığım görüşmede, ‘Bu gece hemen Barzani ile gerekirse görüşürüm, peşmergeleri gönderme işinin hızlandırılmasını isterim ’ dedim. Obama, ‘Kobani ’dekiler 2-3 gün bile dayanamazlar. Ellerinde herhangi bir silah, mühimmat kalmadı ’ cevabını verdi. ‘Biz kendi üzerimizden oraya peşmergelerin geçişini sağlayacağız ’ dedim. Tabii oradakilerin hesapları bana göre farklı. Neydi hadise? PYD, peşmerge oraya gelirse Kobani ’ye hakim olur diye istemiyor. Yani, Kürt ’müş, Arapmış, Türk ’müş o mesele değil. PYD, peşmergenin gelmesi durumunda oyununun bozulacağını düşünüyor. Tezgâh bozulacak.

Sayın Obama ’ya şunu da söyledim: ‘Birinci derecede tercihimiz Hür Suriye Ordusu ’dur. Onlarla görüşürüz ’. Nitekim her iki tarafla görüşmelerde, Barzani kabul etti. Spekülasyonların ortadan kalkması için bunları söylemek zorundayım: Hedef 2 bin kadar peşmergenin gelmesiydi. İlk etapta 500 göndereceklerdi fakat sonra PYD bu sayının 155 ’e inmesini; hatta onlar 155 ’i de istemediler. ‘Bize ağır silah gönderin ’ dediler. Kuzey Irak yönetimi de, ‘Biz silahı size göndermeyiz. Kendi elemanlarımızla göndeririz, tekrar onlarla da alırız ’ dedi. Biz de bunun kontrolümüzde gideceğini esasa bağladık. Hür Suriye Ordusu da bin 300 kişiyi göndermeyi kabul etti ve adımı attı. Çok enterasandır; PYD önce bu bin 300 kişiyi biraz kabul etmeme noktasındaydı. Ama sonra kabul etme konumunda kaldı. Fakat burada da yine farklı bir adım attı. ‘Biz onlara ayrı bir cephe açalım ’. Yani oyun içerisinde oyun. Hesap bu. Tabii oyun bozuluyor.

Şunun üzerinde iyi düşünmemiz lazım: Bu tuzağı veya bu tezgahı kuran muhtemelen başka bir mantık var. Yani şu anda PYD ’nin mantalitesinin bu kadar güçlü olduğunu ben düşünmüyorum. Muhtemelen daha üst bir akıl var. (‘Kim ’ sorusu üzerine) Onu artık siz düşüneceksiniz. Kobani aslen Kürtlerin mi yoksa Arapların mı tartışmasına girmek istemiyorum. Ama işin aslına bakarsanız, adı üzerinde Ayn el Arap ’tır. Şimdi oradaki bu gelişme bunları rahatsız ederken olay farklı. ‘Sizin için stratejik mi? ’ Söylenmiyor. Ne deniyor? “IŞİD burayı düşürdüğü anda, ‘Bak ben koalisyon güçlerine karşı bir zafer kazanmış olacağım ’ diyebilir.” Bu çok tehlikeli yaklaşım. Peki İdlib, Rakka düştüğünde niye aynı şeyi düşünüp, oralarda vurmadınız IŞİD ’i? Irak ’ın üçte biri IŞİD ’in işgali altında, orada niye vurmadınız? Üstelik işgal sizin silahlarınızla devam ediyor. 30, 40 kilometre yaklaştıkları Erbil giderse, orada da ağırlıklı Kürtler var, ne olur bu hal? Niye bu soruyu sormuyorsunuz?