Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni süreçte artık havada uçuşan vaatler, hesabı yapılmadan ortaya dökülen boş hayaller değil, planlar ve ayakları yere basan hedeflerin değer ifade ettiğini belirterek, ''Evde oturan hanımlara maaşlar bağlanıyor, şunlar oluyor, bunlar oluyor. Tamam da bunlar nasıl verilecek? Çalışanla çalışmayan arasındaki fark nasıl olacak? Sosyal devlet bilinci ise bunlar zaten belli oranda tabii ki yapılıyor. 'Bu vereceğiniz rakamların hesabını hiç yapıyor musunuz?' diye sorduğunuzda 'bunların hesabını zaten yaptık' diyorlar. Fakat bu hesaplarla bu bütçeleri kurtarmak, kotarmak hayatta mümkün değil'' dedi.
     Başbakan Erdoğan, Rixos Otel'de, İmedya TV 10'uncu yıl dönümü ve 2010 ''Ekonominin Yıldızları'' ödül törenine katıldı.
     Törende yaptığı konuşmada, Türkiye'de 79 yılda 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldığını, kendilerinin ise 8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını belirten Erdoğan, ''Ortalama konuşuyorum, bu nedir biliyor musunuz? 1'e 10 katlamak demektir. Eğer biz şu 79 senede aynı hızla devam etseydik 130 bin kilometre bölünmüş yol yapardık ve Türkiye'nin yol diye bir sorunu kalmazdı. Hem medeni olmayı konuşacaksın ama patika yollarda yürüyeceksin. Böyle medenilik olur mu?'' dedi.
     Erdoğan, 15 bin kilometre bölünmüş yol hedefini açıkladığında muhalefetin ''Bunu nasıl yapacaksın?'' diye kendisiyle dalga geçmeye kalkıştığını ifade ederek, ''İşte buyurun biz yaptık. Şimdi 2023 hedefini açıklıyoruz, bir 15 bin kilometre daha. Çünkü yol medeniyettir, su medeniyettir'' diye konuştu.
     Havayolunu, ''kaymak takımının'' yolu yapmadıklarını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Biz havayolunu halkın yolu haline getirdik. Artık uçaklara ülkenin orta tabaka gelir seviyesi olan vatandaşım da biniyor mu? Biniyor. Hatta alt gelir grupları bile uçağa binmeye başladı. Şimdi rekabet başladı. Biz geldiğimizde sadece Türk Hava Yolları vardı. Ama şimdi Türk Hava Yollarının yanında 5-6 tane daha firma var. Serbest piyasa ekonomisi, rekabetçi bir pazar ve Türkiye birbiriyle adeta yarışıyor. Hızlı tren... Dünyada 8 ülkeden bir tanesi olduk ve şimdi Ankara-Eskişehir arasını hızlı trenle gidiyoruz. İstanbul hattı yapılıyor inşallah kısa bir sürede o da bitecek. Konya test sürüşlerini başlattık. İnşallah Mayıs ayında Ankara-Konya hızlı tren seferleri başlıyor. Sivas devam ediyor ve Erzincan, Erzurum, bu hatları da hızlı trene kavuşturacağız. İstanbul'dan Erzurum'a hızlı trenle gelebileceğiz. Yani medeni dünya neyi kullanıyorsa Türkiye olarak biz de onu kullanacağız. George neyi kullanıyorsa Helga neyi kullanıyorsa Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma da onu kullanacak. Bunu yakalayacağız. Hızlı trende, hava yolunda, kara yolunda, limanlarda, enerjide, işsizlikte belirlediğimiz yüksek hedeflere inançla azimle kararlılıkla ulaşabiliriz.''
    
     -''POPÜLİZM DÖNEMİ GERİDE KALMALI''
    
     Artık popülizm döneminin tamamen geride kalması gerektiğini dile getiren Erdoğan, ''Türkiye bugün Anayasa'da belirtilen süre içerisinde seçimleri gerçekleştirme alışkanlığına da başladı. Çok partili hayatı şöyle bir incelediğinizde bu ülkede ortalama 16 ayda bir hükümet değişmiş. Bununla hizmet olur mu? İlk defa şimdi ilan edilen süre içinde Türkiye'de seçim oluyor. İlk dönem 5 yıldı fakat muhalefet bize yalvardı, yakardı, 'gelin' dediler 'bir referandum yapalım, bu işi 4 yıla indirelim' sözünüzde misiniz? 'sözümüzdeyiz' dediler. Sonra tabii Mecliste bırakıp gittiler ve 4,5 yılda o seçimi yaptık, yapmak zorunda kaldık onların arzusu, isteği üzerine. 4 yıla indirdik. İşte buyurun şimdi sadece yaz mevsimi okulların kapanması sebebiyle 1 ay geriye almak suretiyle seçimi yapıyoruz. Artık buna Türkiye alıştı, alışacak'' şeklinde konuştu.
     Erdoğan, seçime rağmen bütçe dengesini bozmama alışkanlığını da Türkiye'nin kazandığını, aynı şekilde popülizmin artık değer ifade etmediği hatta tepkiyle karşılandığı bir siyasi alışkanlığı, siyasi bilinç durumunu da edindiğini söyledi.
     Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
     ''Bu yeni süreçte artık havada uçuşan vaatler, hesabı yapılmadan ortaya dökülen boş hayaller değil, planlar ve ayakları yere basan hedefler değer ifade ediyor. Biz yerine getiremeyeceğimiz sözü vermeyiz. Yola çıkarken bir söz verdik, 'ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız' dedik. Geçmişte biliyorsunuz bu ülkede kuru kuruya vaatler yapıldı. 'Şunu vereceğim, şunu edeceğim' filan, falan... Yıllar geçti bunların hiç birisi yerine gelmedi. Şimdi yine bunlar söyleniyor. Evde oturan hanımlara maaşlar bağlanıyor, şunlar oluyor, bunlar oluyor. Tamam da bunlar nasıl verilecek? Çalışanla çalışmayan arasındaki fark nasıl olacak? Sosyal devlet bilinci ise bunlar zaten belli oranda tabii ki yapılıyor. 'Bu vereceğiniz rakamların hesabını hiç yapıyor musunuz?' diye sorduğunuzda 'bunların hesabını zaten yaptık' diyorlar. Fakat bu hesaplarla bu bütçeleri kurtarmak, kotarmak hayatta mümkün değil. Ama iş adamları çıkıp da bu konuda nedense açıklama yapmıyorlar, 'nasıl bu işi yapacaksın' demiyorlar. Gerçekler ortada, milleti aldatmayalım, samimi olalım, dürüst olalım, yapacağımızı söyleyelim. Yere sağlam basmak zorundayız. Kazandıklarımızın heba edilmesine, fedakarlıklarla elde ettiklerimizin çarçur edilmesine artık millet izin vermeyecek, buna fırsat tanımayacaktır. Bu şekilde ilerleyerek inşallah en geç 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yerimizi alacağız. Artık büyük düşünen bir Türkiye var. Büyük hedefler belirliyoruz ve o hedeflere ulaşmak için büyük adımlar atıyoruz. Türkiye'ye yakışan da zaten budur.''