MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Birileri MHP'yi ele geçirmeye çalışıyordu, şimdi ise birileri MHP'yi devşirmeye çalışıyor. Hepsinin de farklı amaçları var'' dedi.
Bahçeli, CNN Türk'te canlı yayınlanan Liderler Zirvesi programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
''Gülen Cemaati'nin MHP'ye dönük faaliyetleri konusunda elinizde ne tür duyumlar var?'' sorusuna karşılık Bahçeli, duyuma gerek olmadığını, bazı gazete ve televizyonlar takip edilip, bazı köşe yazarlarının yorumlarına bakıldığında durumun anlaşılacağını söyledi.
''Siyasi intihar mı, bir savaş mı var?'' sorusuna karşılık Bahçeli, bunların ''saçma sapan düşünceler'' olduğunu ifade etti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''MHP'nin şu andaki ortamda etkisizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması ve Meclis dışında kalması gerekiyor bunlara göre. Bunu iyi anlamak lazım. Bunu bir eşkenar üçgen olarak tanımlıyorum şu an için. Bir köşede Sayın Başbakan, öbür köşesinde Fethullah Gülen, öbür köşesinde ise İmralı'da yatan. Bu kadar açık. Bunu algılamayacak kadar MHP, dilsiz, kör, sağır değil.''
Bahçeli, sert açıklamalarından sonra Gülen'den kendisine doğrudan ya da dolaylı bir mesaj gelmediğini bildirdi.
Türkiye üzerinde er veya geç Türk ve Kürt kökenlileri birbirine düşürme projesi olduğunu ve bunu teşvik edenler bulunduğunu dile getiren Bahçeli, bunların malum olduğunu belirtti.
MHP ve Türkiye üzerinde bir oyun oynandığı değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, ''Birileri MHP'yi ele geçirmeye çalışıyordu, şimdi ise birileri MHP'yi devşirmeye çalışıyor. Hepsinin de farklı amaçları var'' dedi.
Türkiye'nin bir eşkenar üçgene hapsedildiğini, çözümün bu alan içinde arandığını savunan Bahçeli, ''Bu alan içinde bulunuyorsanız muteber insansınız, muteber gazetecisiniz, muteber aydınsınız ama bu alanın dışındaysanız Türkiye'nin her türlü gelişimine, demokrasisine, özgürlüğüne karşı çıkan bir insansınız'' diye konuştu.
''Gülen Cemaati'ni, dindar, muhafazakar bir dini hareket olarak mı yoksa çizdiğiniz çerçevede politik hırsları, böyle bir beklentisi olan bir hareket olarak mı görüyorsunuz?'' sorusuna Bahçeli, ''Başlangıcı ilk cümleniz, devamı ikinci cümleniz. Yani şu an birbirini tamamlar hale geldi, boyutu genişledi. Benim inancım; kabul ederler etmezler, gücünün biraz abartıldığı kanaatindeyim. Biraz da bazı amaçların peşinde koşanların üzerine bazılarını yıkarak kendilerini kamufle ettiği bir alan haline geldiği kanaatindeyim'' karşılığını verdi.
Bahçeli, bu şekildeki bir yapının da kontrol edilemediğini söyledi.
MHP'nin Türkiye'deki cemaatlere, tarikatlara, bir sosyal olgu olarak görüp hepsine eşit mesafede olduğunu vurgulayan Bahçeli, parti mensuplarının bir çoğunun cemaatler ve tarikatlarla ilişkisi bulunduğunu, kimseye müdahale etmediklerini dile getirdi.

-ENGİN ALAN, AHMET ŞIK, NEDİM ŞENER-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP İstanbul Milletvekili Adayı Engin Alan'a yönelik sözlerini ve ardından yapılan açıklamaların anımsatılması üzerine şöyle konuştu:
''Üzücü, talihsiz bir açıklama. Balyoz veya Ergenekon savcılarının iddianamelerini çöpe atmasını gerektiren bir açıklama. Demek ki Sayın Başbakan her türlü davranışa karşı istediğini, istediği zaman yaptırabilecek bir pozisyonda olduğunu gösteriyor. O zaman Balyoz Davası ile Engin Alan'ın bir ilişkisi yok, Engin Alan'ın ayakta durma veya oturmasıyla bir ilişki kurmak istiyor. Böyle bir talihsiz açıklama olabilir mi?''
Bahçeli, Engin Alan'ı bölücü teröre karşı verdiği mücadeleyle ele alarak, kendisini bir kahraman olarak gördüklerini vurguladı.
''Tutuklu gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener hakkında ne düşünüyorsunuz, neden protesto eylemlerine ülkücüler katılmıyor?'' sorusuna karşılık Bahçeli, ''Biz katılıyoruz ama eylem yönüyle katılmıyoruz'' dedi.

-''KASETLERİ SEYRETMEDİM''-

Devlet Bahçeli, parti yöneticilerine yönelik kasetleri seyretmediğini ve aldığı bilgiler doğrultusunda gerekli talimatları verdiğini söyledi.
Önemli bir seçim sürecinde çok iyi hazırlanırken toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek davranışların milliyetçi, ülkücü insanlarca sergilenmesine üzüldüklerini dile getiren Bahçeli, ancak bunların azimlerini kırmadığını vurguladı. Bahçeli, buna karşın seçim gezilerinde milletten ''bu neyin nesi'' gibi bir soruyla karşılaşmadığını belirtti.
Bahçeli, özel hayat tartışması konusunda, ''Bu özel hayattır, bu işin genel hayatı parkta olur. Böyle terbiyesizlik olur mu?'' değerlendirmesinde bulundu.

-''DİYARBAKIR'A GİDECEĞİM''-

Bahçeli, 6 Haziran'da Diyarbakır'a gidip gitmeyeceğinin sorulması üzerine, ''Evet nasip olursa'' yanıtını verdi.
''Her koşulda gidecek misiniz?'' şeklinde sorulması üzerine de Bahçeli, ''inşallah'' dedi.
Bahçeli, Ankara'da söylediklerini Diyarbakır'da da söylemek istediğini dile getirdi.
Uzunca bir süre bu bölgeye gitmediğinin söylenmesi ve bir köşe yazarının konuyla ilgili yorumlarının sorulması üzerine Bahçeli, köşe yazarının düşüncelerine katılmadığını ve doğru tespit yapmadığına inandığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Sivas'ın ötesine bunlar geçemiyor'' ifadesini bir ara sık tekrarladığını hatırlatan Bahçeli, kendisinin Erzurum'a, Malatya'ya, Elazığ'a ve diğer yerlere gittiğini, Başbakan Erdoğan'ın haklı bir eleştiri için ''Sayın Bahçeli Erzurum'a gittiniz ama Ağrı'ya da geçebilirdiniz, orayı ihmal ettiniz. Gitseniz iyi olur'' demesi gerektiğini anlattı.
Diyarbakır'a gitme kararını, buna cevap için söylemediğini vurgulayan Bahçeli, ''Türkiye'nin 2011 seçimleri sonrası bölünmeye yönelik bir faaliyeti konusunda çizilmiş bir senaryo önüme konmadan, bir milli görev yerine getirip, bölünmenin merkezi kabul ettikleri alanda düşüncemi Diyarbakırlı vatandaşlara aktarmak istiyorum'' diye konuştu.
Bahçeli, ''İnanıyorum ki Diyarbakır halkı bizi çok iyi karşılayacaktır'' dedi.

-''YA SEV YA TERK ET'' SÖYLEMİ-

''Ya sev ya terk et'' sloganının MHP'nin bugüne kadar var olan sloganlarının arasında olmadığına dikkati çeken Bahçeli, bu ifadenin Kocaeli'nde bir gösteri sırasında bir arabanın üzerinde bulunduğunu, bunun da milliyetçi, ülkücü harekete mal edilmeye çalışıldığını söyledi.
Bahçeli, ''yaşa ve yaşat ilkesi''ni eskiden beri kullandıklarını, bunun kültürlerinden gelen bir anlayış olduğunu aktardı.
CHP'nin başına Deniz Baykal'dan sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun geldiği ve çalışmalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bahçeli, faaliyetlerini düzenli ve disiplinli bir şekilde yürüttüğünü gördüğünü belirterek, ancak politikalarından bir bölümünün AK Parti'nin politikalarına destek verir ölçüde bulunduğuna dikkati çekti.
Yeni Anayasa tartışmalarıyla ilgili Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın seçimlerden sonra yapmayı planladığı Anayasa değişikliği konusunda, birileriyle anlaştığını ve uzlaştığını iddia etti.
''Kim o birileri?'' sorusu üzerine Bahçeli, ''Zannediyorum İmralı ile yapılan müzakerelerde bu çerçeve...'' dedi.
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın Anayasa'da yapılacak değişikleri seçim öncesinde açıklamasını, taahhütlerini söylemesini isteyerek, vatandaşların da bu değişiklikleri okuyup, bu bilinçle sandığa gitmesi gerektiğini söyledi. Bahçeli, bunun anlamının bir anlamda da referandum olduğu görüşünü kaydetti.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ve Kandil ile görüşmeler yapıldığının dile getirilerek, ''Bu yapılmamalı mı? Terörle mücadeleye de katkı verecekse... Yapılması doğal değil mi?'' şeklindeki sorulara karşılık Bahçeli, şöyle konuştu:
''PKK terör örgütüdür. Bu örgüt, bu niteliğini koruduğu sürece Türkiye Cumhuriyeti Devleti PKK'yı muhatap alıp özel görüşme veya resmi görüşme yapmamalıdır. Bu, terör örgütünün alacağı mesafenin ucunu belirler. Bu, biraz terör, biraz tavizi beraberinde getirir. Ama PKK terör örgütü, tümüyle terör faaliyetlerini sonlandırdığını, bütün militanlarını Türkiye Cumhuriyeti Devletine teslim ettiğini, silahlarını bıraktığını ilan eder, ondan sonra da ben şu şekliyle bir siyasal akım oluşturuyorum dediği vakit, o artık demokrasi içerisinde muhatap alınabilir bir unsur olur. Ama şimdi bu, başka bir anlam taşır.''

-''DEMOKRATİK ÇÖZÜM ÇADIRLARI''-

İstihbarat örgütlerinin de görüşmeler yaptığının dile getirildiği belirtilerek, ''Devlet, hükümet ve istihbarat örgütlerini ayrı raflara koymak mümkün müdür?'' şeklindeki soruyu da Bahçeli, ''İstihbarat teşkilatı, faaliyet alanı itibariyle herkesle görüşebilir, ancak bir başbakanın bilgisi olmadan hiçbir görüşme yapamaz veyahut görüşmeleri net bir şekilde Başbakan'a iletmek durumundadır. Başbakan da kiminle görüşeceğinin sınırını çizebilir. Yani müstakil, ayrı bir müsteşarlık, devlet içinde devlet değildir'' yanıtını verdi.
Bahçeli, ''Demokratik çözüm çadırlarına'' yönelik tavrın sorulması üzerine ise terörün, amacını gerçekleştirinceye kadar bir elinde silah, diğer elinde insanlığın eriştiği bütün propaganda enstrümanlarının bulunacağını söyledi.
Devlet Bahçeli, ''Silahlı güce yol açan davranışları başka bir alana çekerseniz o zaman olayı tam algılamıyoruz, anlamıyoruz veya yorumlayamıyoruz demektir. Yani bir elinde silah diğer elinde ise bilinen tüm yöntemler olur. Yedi yaşındaki çocuk da olabilir, intifada olabilir, ayaklanma da olabilir, çiçek dağıtımı olabilir, çadırlarda güzel güzel sohbetler de olabilir. Bütün bunların hepsinin amacı namlunun ucundaki hedeftir. Her şey kurşunla olmaz. Bazı şeyleri de bu yolla yaparsınız. O zaman bu iki elin örgütten çekilmesi lazım'' diye konuştu.