Yurt Haberleri Müdürlüğü - Tarihi ve doğal güzellikleriyle adeta cennetten bir köşe olan Türkiye'nin tatil merkezleri yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya başladı.
Deniz tutkunları Ege ve Akdeniz bölgesindeki sahil kentlerini tercih ederken, doğa tutkunları ise rotalarını Karadeniz bölgesine çeviriyor.
''Tüm zamanların en güzel şehri' olarak nitelendirilen Bursa, tarihi, kültürü, doğal güzellikleri, gölleri ve ormanlarıyla tatilcilerin akınına uğramaya başladı. ''Yeşil Bursa'' adından da anlaşılacağı gibi kente Ankara, İstanbul, İzmir yönünden gelenleri yeşil bir bitki örtüsü karşılıyor ve kucaklıyor.
Kentin ve Yeşilçam filmlerinin simgelerinden, kış turizminin önemli merkezlerinden olan Uludağ, yaz aylarında da görülecek yerlerin başında geliyor. Özel araçların yanı sıra taksi ve teleferikle de çıkılabilen Uludağ, yazın kışa oranla bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Yeşilin her tonunun görülebildiği Uludağ, yaz aylarında yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Kent merkezinde hava sıcaklığının 38 dereceye kadar ulaşıldığı günlerde ortalama 25 dereceyle serinlemek isteyenlerin vazgeçemediği Çobankaya ve Kirazlıyayla bölgesinde ise kamp yeri bulabilmek çoğunlukla imkansız olabiliyor.
''21 gün kalındığında kanı temizliyor'' inancının yaygın olması, temiz havasının astım gibi göğüs hastalıklarına iyi gelmesi nedeniyle birçok kişi ormanla kaplı 1800 metre yüksekliğe çıkarak, Uludağ'ın yeşilinde ve havasında şifa arıyor.
Mitolojide tanrıların Troya savaşını izlediği yer olarak varsayılan, Hristiyan keşişlerin saklandığı yer olması nedeniyle ''Keşiş Dağı'' olarak anılan, kentin şifalı sularına kaynak olan Uludağ, birçok endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor.
Yeşillikler arasında bir gün geçirmek için Soğanlı Botanik Parkı da ziyaretçiler için alternatif olabiliyor. 150 türden 8 bin ağaç, 76 türden 100 bin çalı, 20 türden 50 bin yer örtücü ve 27 türden 6 bin gül ile doğaseverlerin ilgisini çeken park, kent merkezinde bulunuyor ve Bursa'dan İstanbul'a doğru yola çıkıldığında gezilebilecek ve görülebilecek bir yer olarak dikkati çekiyor.

-OSMANLI PAYİTAHTI-

''Osmanlı'nın Bursa'sı'', ''Evliyalar Şehri'', ''Ruhani Şehir'' olarak anılan Bursa'da, çok sayıda türbe, han ve cami bulunuyor. İmparatorluğun ilk 6 sultanına ev sahipliği yapan Bursa'da padişahların yaptırdığı çok sayıda türbe ve külliyeler, gezilebilecek tarihi hazinelerin başında geliyor.
Minarelerle yarışan selvilerin oluşturduğu mistik siluet ve güvercinlerle paylaşılan şadırvanlar, Bursa'ya gelenlere farklı bir atmosfer sunuyor.
M.Ö 700 yılında yapımına başlanan, Roma ve Bizanslıların onarımından sonra 3 köşeli burçlarla takviye edilen Bursa Kalesi, tüm ihtişamıyla yerli ve yabancı turistleri bekliyor.
20 kubbesi bulunan, 2 anıtsal minaresiyle zamana meydan okuyan, depremler, yangınlar, istilalar geçiren dev yapı Ulucami, İslam dinindeki kutsal mekanlar içinde en önemli 5. ibadethane olarak biliniyor. Şadırvanı ve hat sanatının büyüleyici örnekleriyle Ulucami, Bursa'nın en fazla ziyaret edilen yeri olarak öne çıkıyor.
Ulucami'nin sadece birkaç kilometre ilerisinde bulunan, yürüme mesafesindeki Yeşil Camii ve Yeşil Türbe de külliye yapısı içinde tarihi hazine olarak ziyaretçilere kucak açıyor.
Gözalıcı çinilerle süslenmiş Yeşil Türbe ve yanındaki erken dönem Osmanlı sanatının en süslü camisi olan Yeşil Camii, gezilmesi gereken önemli mekanların arasında bulunuyor.
Hanlar ve çarşılarla donatılan Bursa, ticaret kültürünün kente bıraktığı izlerden olan Kozahan, Pirinç Han, Balibey Han, Geyve ve İpek Hanı gibi birçok han ve tarihi Kapalı Çarşısı'yla turistlere ender bir alışveriş keyfi sunuyor. Ziyaretçiler, burada Bursa'nın ünlü ipek ürünlerinden, havlularından ve diğer tekstil ürünlerinden satın alabiliyor. Emir Sultan Türbesi ve Camisi ile Süleyman Çelebi Türbesi, Hamzabey, Okçubaba, Somuncubaba ve Üftade Hazretleri Türbeleri de inanç turizmi açısından dikkati çekiyor.
Bursa'ya gelenler Osmanlı'nın ilk yerleştiği yer olarak bilinen tarihi yapısını koruyan Cumalıkızık ile Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini, Mudanya'da Osmanlı evlerinin en güzel örneklerini görebiliyor.
Dünyanın en eski çarşılı köprülerinden olan, dünyada sadece 4 örneği bulunan Irgandı Köprüsü, kentin doğusu ile batısını birbirine bağlıyor. Toplumsal hayatın vazgeçilmezi olan Bursa hamamları ise yüzlerce yıllık geçmişiyle, şifa kaynağı sıcak sularıyla dinlenmek isteyenlere farklı bir alternatif sunuyor.
Doğal güzellikler arasında termal sulardan yararlanmak isteyenler ise İnegöl ilçesine 27 kilometre uzaklıktaki Oylat Kaplıcaları'nın yolunu tutuyor.
Bursa'nın İnegöl ilçesine bağlı Hilmiye köyündeki 865 metre uzunluğunda, 95 metre yüksekliğindeki Oylat Mağarası'nı da yine bölgedeki önemli turizm merkezleri arasında bulunuyor. Türkiye'nin en büyük ikinci mağarası olma özelliğini taşıyan Oylat, ilçe merkezine 17 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Damlataş havuzları, sarkıt-dikitlerin yer aldığı mağaranın astım ve bronşit gibi hastalıklara iyi geldiği belirtiliyor.
''Mutluluk ormanı ve Saklı Cennet''in bulunduğu Dağyenice köyü ve Misi bölgesi de doğal ve büyüleyici güzellikleriyle birçok kişinin unutamayacağı yerlerin arasında bulunuyor

-İZMİR'E GİDENLER ULUABAT'I GÖRÜN-

Bursa'ya geliş-gidiş sırasında İzmir karayolunu kullananlar ''Dünya Yaşayan Göller Ağı''na bağlı Uluabat Gölü'nü ziyaret edebilirler.
Gölyazı Mahallesi'nde göl kıyısında oturan ziyaretçiler, Uluabatı izlerken çayını yudumlayarak ya da turna balığı yiyerek günün yorgunluğunu atabilirler. Değişik türlerde yüz binlerce su kuşuna ev sahipliği yapan Uluabat Gölü'nde, alacabalıkçıl, kaşıkçı, küçük ak balıkçıl, çeltikçi, balaban, gece balıkçılı, erguvani balıkçıl, saz delicesi, bataklık kırlangıcı, mahmuzlu kız kuşu, bıyıklı sumru, kara sumru, tepeli balıkçıl gibi türleri görebilmek mümkün.
Aynı güzergahta bulunan ancak yoldan bir miktar uzaklaşmayla varılabilen Karacabey Boğazı, yüzmek ve doğayla başbaşa bir gün geçirmek için Marmara'nın ender güzellikteki bölgeleri arasında yer alıyor.
Kent merkezinden yaklaşık 2 saatlik uzaklıktaki bölgedeki Susurluk Irmağı'nın oluşturduğu Kocaçay Deltası'nın ilginç coğrafyasında, Dalyan ve Poyraz, doğusunda ise Arapçiftliği gölleri ziyaretçileri bekliyor.
Aynı bölgedeki Longoz Ormanları, nilüfer, sümbül ve gül soğanı gibi çiçekleriyle süslenmiş büyüleyici güzelliğiyle, dişbudak, kızılağaç ve söğütlerden oluşan ağaçlarıyla, görülmesi gereken nadir bölgelerden.
Yol üzerinde bulunan Ovakorusu Ayı Rehabilitasyon Merkezi'ne uğrayanlar da ülkenin farklı bölgelerinden gelen ayıları görebilir.

-BURSA'NIN HER BİR İLÇESİ AYRI GÜZELLİKTE-

Kent merkezi dışında, İstanbul karayolunda bulunan, Marmara Bölgesi'nin en büyük gölünün kıyısında yer alan İznik, doğa ve tarihseverlerin ön önemli durakları arasında yer alıyor. Tarihi İznik çinisine rengini veren göl, koloniler kuran karabatak ve gece balıkçılı türleriyle Önemli Kuş Alanı (ÖKA) statüsünde bulunuyor.
İç Anadolu göllerinin donduğu kış aylarında kuşlara sığınak olan İznik Gölü, küçük balaban, alaca balıkçıl, çeltikçi, erguvan balıkçıl, angıt, Macar ördeği, yılan kartalı ve martı gibi türlere de ev sahipliği yapıyor.
İznik, inanç turizmi açısından da önemli bir potansiyele sahip. Vatikan'da 1962 yılında toplanan 19. konsülde, Kudüs ve Vatikan'dan sonra üçüncü kutsal kent olarak ilan edilen İznik'te, Ayasofya ve Roma tiyatrosu gezilebilir, çini fırınları ziyaret edilebilir. İznik'teki tarihi yapılar arasında Ayasofya Müzesi, Senatus ve Hipogeum da yer alıyor.
İstanbul yolunda bulunan, sofralık zeytinin merkezi Gemlik ve Orhangazi ilçelerinden, farklı kalite ve lezzette zeytin, yağı, sabunu ve kolonyası alınabilir.
Gemlik Körfezi sahilinde bulunan Mudanya ilçesi de gezilmesi gereken önemli yerler arasında bulunuyor. Mudanya'ya 10 kilometre uzaklıkta bulunan Zeytinbağı köyü ya da herkesçe bilinen eski adıyla Trilye, zeytini ve şarabıyla tanınıyor.
Dar sokaklarında gezmekten bıkılamayacak Trilye, St. Stephanos Kilisesi'nden çevrilen Fatih Camii, bir kısmı yıkılmasına rağmen şu an özel mülkiyet olan ve içinde kiracıların bulunduğu Dündar Evi ile Taş Mektep başta olmak üzere, gezecek birçok tarihi güzelliklere sahip.

-EDİRNE'DE SELİMİYE'NİN EŞSİZ MİMARİSİNİ KEŞFEDİN-

Edirne'de Selimiye'nin eşsiz mimarisindeki huzur, İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet'in doğduğu saray, asırlardır yiğitlerin peşrev tuttuğu Kırkpınar ve kilometrelerce öteden hasret taşıyan 3 nehir, tatil için kente gelenleri büyülüyor.
Balkanlarla Türkiye arasında köprü durumunda olan Edirne, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Lala Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, Bizans'ın iç karışıklıkları yaşadığı dönemde, o zamana kadar Odrin, Oristas, Hadrianapolis adlarıyla anılan kenti 1361'de fethederek Türk hakimiyetine kattı. İstanbul'un fethine kadar 92 yıl boyunca 3 kıtaya hükmetmiş Osmanlı'ya başkentlik yapan kent, aynı zamanda bir bilim ve sanat merkezi de oldu.
İstanbul'un başkent oluşundan sonra gözden düşmeyen Edirne, yapılan imar çalışmalarıyla eski başkentlik haşmetini hep korudu. Bunun en güzel kanıtı da Selimiye Camii gibi bir şaheserin Kıbrıs'ın fethi şerefine Kavak Meydanı'na inşa edilmesi oldu.
İstanbul'a 235, Çanakkale'ye 230, İzmir'e 534, Ankara'ya 688 kilometrelik uzaklıktaki, eşsiz mimari yapıları ve doğal güzellikleriyle gelenlerin zor ayrıldığı Edirne, görenlerin bir daha gelmek isteyeceği bir açık hava müzesi konumunda.
Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Lalapaşa dolmenleri, Enez kazı buluntuları, Roma dönemi tarihi eserlerinin yanı sıra, 2. Selim'in Selimiye Camii'ne bağışladığı tarihi Kuran-ı Kerim de kente yolu düşenlerin görebileceği eserler arasında.
Bunların yanı sıra Avrupa'nın o dönemde ruh hastalarına bakmayıp dışladığı, Osmanlı'nın ise sosyal devlet anlayışıyla su, ney sesi ve güzel kokuyla tedavi ettiği 2. Bayezit Külliyesi Sağlık Müzesi'ndeki mankenlerle yapılan canlandırmalar görenleri tarihi bir yolculuğa götürüyor.
Bir kahramanlık destanı yazan, Edirne Savunma Kuvvetleri Komutanı Mareşal Şükrü Paşa'nın ''Düşman savunduğumuz hatları geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın, etimi kuşlar ve itler çeke çeke yesinler. Fakat savunma hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu yere gömeceksiniz ve gelecek nesiller üzerime bir abide dikecekler'' diyecek kadar cesaretle kenti savunduğu alanı 3 boyutlu canlandırmalar eşliğinde dolaşmak isteyenler de o dönemin fotoğraflarını görebilir.
Sarayiçi'ndeki saray kalıntıları, Balkan Savaşı Şehitliği, Lozan Anıtı da Edirne'de görülebilecek yerler arasında.

-MİMAR SİNAN'IN USTALIK ESERİ SELİMİYE CAMİSİ-

Mimar Sinan'ın ''ustalık eserim'' olarak nitelediği Selimiye Camii, Osmanlı-Türk sanatının ve dünya mimarlık tarihinin baş yapıtları arasında gösteriliyor.
Sultan II. Selim'in emriyle 1569-1575 yılları arasında yaptırılan, Edirne'nin tüm çevresinden dört minaresi görülebilen cami, yapıldığı yerin seçiminde gösterilen titizliği ortaya koyuyor.
Selimiye Camii, yerden yüksekliği 43.28 metre olan, 31.30 metre çapındaki kubbesiyle dikkati çekiyor. Ayasofya'dan daha geniş olan kubbesi, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük paye üzerinde bulunuyor. Köşelerde dört, Mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekliyor.
Önünde 18 kubbe ve 16 sütunla çevrili revak, ortada mermerden bir şadırvan bulunan caminin, 3.80 metre çapında, 70.89 metre yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi bulunuyor. Giriş yönündekilerle şerefelere tek yolla, diğer ikisinde ise üç şerefeye ayrı yollardan çıkılabiliyor.
Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemli eserler arasında yer alıyor. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin en önemli yapıtlarından olan Selimiye Camii'nin, ortasına 12 mermer sütuna oturan müezzin mahfili dikkati çekiyor. Mihrabın solunda bulunan Hünkar Mahfili'nin tavanındaki kalem işleri, ''muhteşem'' olarak tanımlanıyor.
İznik'te yapılan çini süslemeleri 16. yüzyılın en güzel örneklerinden olan Selimiye Camii'nin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Darül-Sübyan, Darül-Kur'a ve Darül-Hadis yapıları bulunuyor.
Cami terasının altında yer alan Arasta Çarşısı, III. Murat zamanında Selimiye'ye vakıf olarak yaptırılmıştı.

-SELİMİYE CAMİİ'NDEKİ TERS LALE MOTİFİ-

Müezzinler Mahfeli'nin kuzeydoğu yönünde, köşedeki mermerin ayağında, küçük ters lale motifi bulunuyor. Rivayete göre, bu lale, cami arsasının sahibi olan ve burada lale yetiştiren kişinin, arsaya cami yapımı için çıkardığı güçlük ve ters tutumunu sembolize etmek için Mimar Sinan tarafından konuldu.
Çeşitli kaynaklarda, ters lale dahil Selimiye çinilerinde 101 ayrı lale motifi kullanıldığı belirtiliyor.
1913 yılındaki Bulgar kuşatmasında camiye isabet eden top izlerinden birisi, 1930 yılında Atatürk'ün Edirne'ye yaptığı ziyarette verdiği emirle ibret olarak bırakılmıştı.
Duvarlarındaki hat yazılarıyla insanı içine çeken, Kabe'deki Hacerül Esved taşından bir bir parçayı duvarında barındıran Eski Cami, Osmanlı mimarisinde ilk revaklı avlunun denendiği Üç Şerefeli Camii, Türk-İslam Mezartaşı örneklerinin bulunduğu bir mezarlığa sahip Beylerbeyi Camii, Hz. Muhammed'in Edirne'de II. Murat'a rüyasındayken yapımı için emir verdiği rivayet edilen Darülhadis Camii de Edirne'de görülmesi gereken yerlerin başında bulunuyor.

-ASIRLARDIR YİĞİTLERİN PEŞREV TUTTUĞU MEYDAN-

Edirne'nin kültür turizmindeki en büyük kozlarından biriside hiç kuşkusuz Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'dir. Güreşler, Sarayiçi Er Meydanı'nı bir cazibe merkezine dönüştürür, kentteki tüm hareketi buraya çeker.
Güreş müsabakalarını heyecanla izleyenlerin ''Künde mi olur köstek mi?'' sözleri meydanı sararken, mücadelenin her türlüsünün yaşandığı Er Meydanı turizme kattığı hareketlilik açısından Edirne için önemli bir unsurdur.
Edirne'deki Meriç Deltası ve milli park konumundaki Gala Gölü, yaz ve kış döneminde barındırdığı göçmen ve yerli 134 kuş türüyle kuş gözlemcileri ve fotoğraf sanatçılarının ilgi odağı oluyor.
Keşan ve Enez ilçelerinin sınırında olan Saros Körfezi, İstanbul'a yakınlığının yanı sıra 144 çeşit balık ve 170 çeşit su altı canlısıyla amatör balıkçıların ve güvenli dalış yapmak isteyenlerin gözdesi. Yöre, doğa yürüyüşü meraklılarına uygun güzergahlar sunuyor.

-KOCAELİ ALTERNATİF TATİL İMKANLARI SUNUYOR-

İstanbul'a yakınlığı, ''doğal liman'' özelliğiyle İzmit Körfezi, orman varlığı, kara, deniz ve demiryolu ulaşımında sağladığı ciddi avantajlar nedeniyle 3 bin yıllık tarihi boyunca önemli cazibe merkezlerinden biri olan Kocaeli, turizm açısından önemli merkezler arasında yer alıyor.
Türkiye'nin en iyi 10 yürüyüş parkuru arasında gösterilen Başiskele ilçesindeki Aytepe (Beşkayalar) ile Gebze ilçesindeki Ballıkayalar Tabiat Parkları'nın da etkisiyle ''Sanayi Kenti'' vizyonunun yanına ''Turizm Kenti'' vizyonu da ekleyen Kocaeli, ziyaretçilerine alternatif tatil olanakları sunuyor.
İldeki Ballıkayalar Tabiat Parkı, Gebze ilçesine bağlı Tavşanlı ve Denizli köyleriyle çevrelenmiş bin 847 hektarlık bir alanı kapsıyor. 1,5 kilometre uzunluğunda ve 40-80 metre genişliğinde olan vadinin çevresinde Tavşanlı, Pelitli, Köseler, Balçık ve Muallimköy gibi yerleşim merkezleri yer alıyor. Vadi, Akdeniz ile Avrupa-Sibirya bitkiler coğrafyasının geçit kuşağında bulunuyor.
Başiskele ilçesinde yer alan Aytepe ise Türkiye'nin en iyi 10 parkuru arasında 12 kilometreyle en uzun olanı. Bu parkur Aytepe ve Yuvacık Barajı arasında yer alıyor. Orman içi toprak araç yolundan oluşan parkur, dört mevsim yürünebilse de en ideal zaman kış dönemi dışındaki mevsimlerdir. Parkur boyunca birkaç yerde temiz su kaynağı bulunuyor. Kocaeli'de ayrıca bu iki parkurun da aralarında bulunduğu toplam 413 kilometre uzunluğunda 46 yürüyüş parkuru yer alıyor.
Saat kulesi, Abdülaziz Av Köşkü (küçük saray), Redif Dairesi, Eski Gar Binası, Akçakoca Camisi, Fevziye Camisi, Pertev Paşa Külliyesi ve Yeni Cuma Camisi, Akmeşe Tarihi Osmanlı çeşmesi, Karamürsel Belediye Hizmet Binası, Karamürsel Anıt Mezarı, Akçakoca Anıt Mezarı, Yahya Kaptan Anıt Mezarı, Sırrı Paşa Konağı, Pembe Köşk, Sultan Süleyman Köprüsü, Mimar Sinan Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Otağı, Darıca Köşkü gibi önemli kültür varlıkları bulunan Kocaeli, turizmden hak ettiği payı almayı bekliyor.

-ÇANAKKALE'DE TARİHİN KANLA YAZILDIĞI TOPRAKLAR-

Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran boğazın her iki yakasına kurulan Çanakkale, yakın ve uzak tarihe tanıklık ediyor.
Türk askerinin 96 yıl önce canını, kanını ve sevdiklerini hiçe sayarak katıldığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ön sözünün yazıldığı, tarihe ''Çanakkale Geçilmez'' olarak kazınan Gelibolu Yarımadası'ndaki Çanakkale Savaşları'ndan arda kalan savaş alanları, şehitlik, mezar ve anıtlar yakın tarihin birer tanığı olurken, Troia Savaşları'nın sahne olduğu, ''Tahta At'' hilesinin yapıldığı Troia Antik Kenti ile filozof Aristo'nun ilk felsefe okulunu kurduğu Assos ise mitolojiyi belleklerde canlandırıyor.
Doğayla iç içe yaşamak isteyenlerin tercihleri arasında yer alan, dünyada sadece bu bölgede yetişen bazı endemik bitki türlerini barından Kaz Dağları'nın bir bölümüyle, son yıllarda turizm alanında büyük hareketlilik yaşayan Bozcaada ve Gökçeada'da, Çanakkale'nin ziyaretçilere sunduğu diğer alternatifler arasında yer alıyor.
Antik dönemde, ''Dardanelles'' olarak anılan ve 671 kilometrelik kıyı şeridiyle yerli ve yabancı turistlerin her dönem ilgi gösterdiği Çanakkale, çevresinde barındırdığı güzelliklerin yanı sıra kent merkezinin hareketliliğiyle de dikkati çekiyor.
Sahil boyunca uzanan lokantalar, barlar ve kafeler, insanların yemeklerini yiyebileceği, esen rüzgarla boğazdan geçen her türlü gemiyi izleyip dinlenebileceği merkezlerin başında geliyor. Ziyaretçilere bu yerlerde deniz ürünü ağırlıklı, Ege ve Akdeniz mutfağının en leziz yemekleri sunuluyor.
Ziyaretçiler kent merkezinde, görmek istedikleri takdirde rahatlıkla yürüyerek tarihi Saat Kulesi, Aynalı Çarşı ve Çimenlik Kalesi'ne ulaşabiliyor. Ünlü aktör Brad Pitt'in oynadığı ''Troy'' filminde kullanıldıktan sonra Çanakkale'ye getirilerek sergilenmeye başlanan ''Tahta At'' kordonboyundaki, Morabbin Parkı'nda görülebilir.
Denize girip, plajda güneşlenmek isteyenler ise, gerek kendi otomobilleri, gerekse belediyeye ait halk otobüsleriyle il merkezine 15 dakika mesafedeki Güzelyalı köyü ile Dardanos'ta bu zevki tadabiliyor.

-GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI-

Çanakkale Savaşları'na sahne olan Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'na ise GESTAŞ ve Kilitbahir araba vapurlarıyla ulaşılabiliyor.
Aradan geçen 96 yıla rağmen savaşın izlerinin yaşandığı 33 bin hektarlık alan, Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutuyor. Gelibolu Yarımadası boyunca Türk şehitlikleri ile yabancı askerlerin anısına yapılmış anıtlar bulunuyor.
Bölgeye gidecekler, başta Şehitler Abidesi, 57. Alay Şehitliği, Anzak Koyu, Conkbayırı, Çanakkale Savaşları kahramanları Seyit Onbaşı ve Yahya Çavuş'un anıtları ile Atatürk'ün karargahının bulunduğu ve günümüzde müze haline dönüştürülen Bigalı köyünü ziyaret edebilir.
Oldukça geniş bir alana yayılmış olan bölge kendi başına gelen ziyaretçiler için, gezinti sırasında her yeri görmeleri açısından sorun yaratabilir. Ziyaretçiler, çeşitli seyahat acentelerinin düzenlediği turlarla bu sorundan kurtulabilir.

-TROİA VE ASSOS ANTİK KENTLERİ-

Mitolojik Troia Savaşları'nın yaşandığı Troia Antik Kenti, Çanakkale kent merkezine yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta. Ziyaretçilerin, kendi başına gezip anlayabilecekleri bir ören yeri olmadığı belirtilen Troia, mutlaka uzman bir rehber eşliğinde gezilmeli.
Savaşta hile olarak kullanılan ''Tahta At''ın maketi, amfi tiyatro, antik kenti çevreleyen sur duvarları ile bölgedeki kazılardan çıkan bazı malzemeler ziyaretler sırasında görülebilir.
Çanakkale'ye 90 kilometre mesafedeki Assos Antik Kenti, filozof Aristo'nun ilk felsefe okulunu kurduğu yer olarak biliniyor. İskelesi, taş evleri, butik otelleri ve balık lokantaları ile Assos özellikle İstanbul ve civar illerden gelenlerin yoğun olarak ilgi gösterdi bölgeler arasında bulunuyor.
Assos'tan 2 kilometre doğuya gidildiğinde ziyaretçiler Kadırga Koyu'na ulaşabiliyor. Koy, Osmanlı döneminde donanmanın kadırgalarının bu koya çekilmesinden dolayı bu adı almış. Yöredeki ''Mavi Bayrak''lı plaj, otel ve moteller burada yer alıyor.
Türkiye'nin stratejik açısından dolayı da büyük önem taşıyan Gökçeada ve Bozcaada'da Çanakkale'nin sınırları içinde. Kendi araçlarıyla gidecek ziyaretçiler Bozcaada'ya Ezine'nin Geyikli beldesindeki iskeleden, Gökçeada'ya ise Kabatepe İskelesi'den ulaşabiliyor. Yine haftanın belirli günleri Çanakkale'den kalkan deniz otobüsü her iki adaya deniz ulaşımı sağlıyor.
Bozcaada'nın mavi denizi, mükemmel kumsalları ve tarihi kalesi ziyaretçilerin beğenisini topluyor. Buram buram tarih kokan Gökçeada ise, Rum evleri, tarihi yapıları yerli ve yabancı turistlerin durağı oluyor. Özellikle Bulgar, Alman ve Rus sörfçüler ise adanın sahillerini tercih ediyor.

-DÜNYANIN İLK GÜZELLİK YARIŞMASININ YAPILDIĞI YER-

Doğayla iç içe yaşamak isteyenlerin tercihleri arasında bulunan Kaz Dağları'nın bir bölümü Çanakkale'nin Bayramiç ilçesi sınırlarında bulunuyor.
Dünyanın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olduğu belirtilen dağlarda, Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesindeki Yeşilyurt ve Adatepe gibi otantik köyler, tatilcilerin uğrak yerleri arasında.
Otel ve pansiyonlar, doğada temiz havayı teneffüs etmek isteyenleri ağırlıyor. Akan dereleri takip ederek Kaz Dağları'nın güzelliklerini keşfetmek mümkün. İlçeye bağlı Evciler köyünde yer alan Ayazma Mesire yeri de Kaz Dağları'nın en önemli ziyaret noktalarından birisi. Her tarafından temiz suların aktığı Ayazma, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için uygun bir bölge.