Yurt Haberleri Müdürlüğü - Karadeniz bölgesindeki Türkiye'nin cennet köşeleri, yeşilin binbir tonunu barındıran bozulmamış doğasının yanı sıra tarihi mekanları eşsiz güzellikteki yaylalarıyla tatilcileri bekliyor.
Maviyle yeşilin mükemmel uyumunu yansıtan Trabzon'da ilk akla gelen mekan dünyaca ünlü Sümela Manastırı. Trabzon'un Maçka ilçesinin Altındere köyü sınırlarındaki Altındere Vadisi'ne hakim Karadağ'ın eteklerindeki sarp bir kayalık üzerinde kurulan Sümela Manastırı, halk arasında ''Meryem Ana'' olarak anılıyor.
Varlığını 13. yüzyıldan itibaren sürdüren manastır, yerli ve yabancı turistlerin ilk ziyaret ettiği mekanların başında yer alıyor.
Selçuklu, Bizans ve Gürcü mimarilerinin ortak özelliklerini barındıran, 13. yüzyıldan bu yana değişikliğe uğramadan ulaşan kent merkezindeki Ayasofya Müzesi de Trabzon'da özellikle yabancı turistlerin uğramadan gitmedikleri mekan olarak dikkati çekiyor.
Ulu Önder Atatürk'ün Trabzon'a ikinci gelişinde konakladığı ve Trabzon Belediyesince dekore edilerek müze haline getirilen çam korusu içindeki Atatürk Köşkü de her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.
Tarihi evlere de sahip olan Trabzon'da Ortahisar Mahallesi, Akçaabat Orta Mahalle gibi mekanlarda, tarihi evlerin günümüze kadar bozulmadan gelen örnekleri ziyaret edilebilir.
Tatilini Doğu Karadeniz'in eşsiz doğasında dinlenip aynı zamanda doğa sporlarıyla geçirmek isteyenler için ise dünyaca ünlü Uzungöl eşsiz olanaklar sunuyor.
Doğanın tadına varılabilecek ender güzelliklerden Uzungöl, kentin turistlerce en fazla rağbet gören mekanı. Kent merkezine 99, Çaykara ilçesine 19 kilometre uzaklıktaki Uzungöl, heyelan sonucu dere yatağının doğal baraj şeklinde Haldizen Deresi'ni kapatmasıyla oluşmuş. Çevresindeki ladin ormanları ile çekici bir peyzaj sergileyen Uzungöl, yeşili, yöreye uygun tarzda yapılmış eski ahşap evleri, trekking, kuş gözlemciliği, botanik amaçlı turların yanı sıra Şekersu, Demirkapı, Yaylaönü gibi yaylalara geziler düzenleme fırsatı da sağlıyor.
Trabzon'un batısındaki Sera Deresi üzerinde, kıyıdan 8 kilometre içeride yer alan Sera Gölü de görülmeye değer güzellikler sergiliyor. Göl üzerinde tekne turları da yapılabiliyor. Kentin tüm ilçelerine bağlı yaylalarda trekking ve cip safari için uygun alanlar bulunuyor. Çeşitli turizm şirketleri, tatilini bu yönde geçirmek isteyenler için tur programları düzenlerken, TEMA Vakfı Temsilciliği ile kentteki dağcılık kulüpleri de her hafta sonu gezi programları organize ediyor.

-TÜRKİYE'NİN EN ÇOK YAĞMUR ALAN İLİ RİZE-

Doğu Karadeniz'in önemli yayla şehirlerinden olan ve Türkiye'nin en çok yağmur alan ili olma özelliği taşıyan Rize'de rafting, yürüyüş ve dağcılıkla ilgilenenlerle kuş gözlemciliğine meraklı olanlar için birçok alternatif sunuluyor.
Fırtına Vadisi, rafting için uygun mekan olarak gösterilirken, Kaçkar Dağları, dağcılıkla ilgilenenlerin tercihleri arasında yer alıyor. Kaçkar Dağlarının zirvesinde bulunan Yedi Göller bölgesindeki buzul gölleri ise tatilcilerin ayrı bir durağı oluyor.
İkizdere ilçesine bağlı Anzer Yaylası, muhteşem doğası ve dünyaca ünlü Anzer balının yanı sıra çok sayıda endemik türde çiçeğe ev sahipliği yapıyor. Ayder Yaylası ve çevresindeki birçok yaylayı içine alan 550 hektarlık Kaçkar Milli Parkı ise sadece Doğu Karadeniz'de bulunan dağ horozu ve çengel boynuzlu dağ keçisinin yaşam alanı olma özelliğini taşıyor.
Rize, son yıllarda termal turizmle de ön plana çıkıyor. İkizdere ilçesinde bulunan beş yıldızlı termal tesis ve Ayder Yaylasındaki kaplıca tesisleri sağlık turizminin önemli merkezleri arasında gösteriliyor.

-GÜMÜŞHANE'NİN MAĞARALARI-

Gümüşhane'nin 17 kilometre kuzeybatısında Torul ilçesine bağlı Cebeli köyünde bulunan, toplam alanı 1500 metrekare, uzunluğu ise 105 metre olan Karaca Mağarası'nda, sarkıtlar, dikitler, sütunlar, bayrak şekilleri, org desenli duvarlar, mağara çiçekleri, mağara incileri, traverten havuzları ve traverten basamakları bulunuyor.
Gümüşhane'nin doğusunda ve şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre mesafede bulunan Akçakale Mağarası, yaklaşık 18 bin 500 metrekarelik iç alana sahip. Mağarada sarkıt, dikit, mağara incisi, mağara çiçeği, flama, duvar travertenler gibi eşsiz güzellikte damlataşları bazı kesimlerde önemli yoğunluklara ulaşmakta. Bu nedenle önemli turizm potansiyeline sahip.
Torul ilçesi Gülaçar köyü sınırları içindeki Artabel Gölleri ise gerek jeolojik ve jeomorfolojik gerekse flora ve fauna yönünden oldukça zengin değerlere sahip. Saha içinde 18 buzul krater gölü yer alıyor.
Şiran ilçesi Seydibaba köyü sınırları içerisindeki Tomara Şelalesi, kayaların arasından 30 metre yükseklikten vadi içerisine dökülmekte. Şelalenin bulunduğu mekan doğal güzelliğiyle insanları büyülemekte ve yoğun ziyaretçi çekmekte.
Kentte Özdenoğlu, Balyemez, Hasan Fehmi Ataç gibi tarihi konaklar, zengin tarihi geçmişi, topografik özellikleri, iklim şartları ve yapı malzemeleri ile birlikte içlerinde yaşanan hayatı günümüze kadar taşımakta. Evlerde zengin süsleme sanatı ve dış cephelerdeki madeni süsler ile kapı tokmakları dikkat çekmekte.
Kürtün ilçesi sınırları içerisinde bulunan Örümcek Ormanları, 64 metre boyunda ve 600 yaşındaki ladin ve göknar anıt ağaçlarıyla ilin önemli doğal park özelliğine sahip mekanları arasında yer alıyor.

-ARTVİN'DE BOĞA GÜREŞLERİNİ KAÇIRMAYIN-

Doğu Karadeniz'in Gürcistan sınırında bulunan ve iki dağ arasında kurulu şehri Artvin, yeşil doğası ve tarihi eserleriyle görülmesi gereken iller arasında bulunuyor.
Artvin'deki Çoruh Nehri, Türkiye'nin debisi en yüksek nehri olma özelliğiyle yöreye her yıl rafting yapmak üzere gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor.
Bayburt'tan başlayarak İspir ve Yusufeli güzergahıyla Artvin'den geçen 260 kilometre uzunluğundaki nehirde, 4 farklı etapta rafting yapılabiliyor.
Artvin'in Şavşat ilçesine 25 kilometre uzaklıktaki Karagöl, yol güzergahındaki Meşeli ve Veliköy köylerindeki ahşap işlemeli geleneksel Şavşat evleri ve eşsiz manzarasıyla büyük kentlerin yoğunluğundan bunalanlar için ideal mekanlardan biri.
Artvin merkez ilçe sınırları içerisinde bulunan Hatila Milli Parkı'nda çadırla, karavanla ve belirli kapasitelere sahip bungalov tipi doğal ortamla uyumlu tesislerde konaklanabiliyor.
Borçka ilçesine bağlı Camili yöresi UNESCO İnsan ve Biyosfer Programı koruma alanı içinde bulunuyor. Camili, doğal yapısıyla bakir, korunması gereken peyzaj, ekosistemler, hayvan ve bitki türleri bakımından oldukça zengin.
Yaz aylarında hemen hemen her hafta sonu bir şenlik ve festivalin yapıldığı Artvin ve ilçelerinde düzenlenen boğa güreşleri, turistlerin ilgisini çekiyor.

-BAYBURT'TA 2 BİN YILLIK YERALTI ŞEHRİ-

Şehrin kuzeyine kayalar üzerine inşa edilmiş Bayburt Kalesi, yapılırken dış yüzeylerinde kullanılan çiniler nedeniyle ''Çinimaçin'' kalesi olarak da anılıyor.
Bayburt'un Aydıntepe ilçesinde 1999-2000 yılları arasında yapılan arkeolojik kazılar sonucu bulunan Roma ve Doğu Roma dönemlerinden kalma 2 bin yıllık tarihe sahip Yeraltı Şehri de, kentin son yıllarda ön plana çıkan turizm merkezleri arasında yer alıyor.

-GİRESUN SAHİLİNDEKİ 40 DÖNÜMLÜK ADA-

Doğu Karadeniz'in üzerinde insan yaşayabilen tek adası Giresun Adası, Giresun Kalesi ve eşsiz güzellikteki yaylalarıyla Giresun, turizmden hak ettiği payı almayı bekliyor.
Giresun Adası, kıyıdan 5 mil mesafede bulunuyor. Yaklaşık 40 dönüm alana sahip adada manastır, gözetleme kulesi, dev şarap fıçıları ve surlar gibi tarihi kalıntılar yer alıyor.
Mitolojide ''Aretias Adası'' olarak geçen Giresun Adası, 2. derece doğal ve arkeolojik sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış. Valilik, bu yıl Gemilerçekeği Balıkçı Barınağı'ndan adaya düzenli deniz turu yapmayı planlıyor.
Kenti ikiyi bölen ve yarımada üzerinde bulunan Giresun Kalesi ise yürüyüş ve piknik yapmak için uygun bir yapıya sahipken, kalenin en yüksek noktasında Atatürk'ün Muhafız Alay Komutanı Topal Osman Ağa'nın anıt mezarı bulunuyor.
Kentin en gözde turizm mekanlarından kaleye yaz aylarında yoğun turlar düzenleniyor. Bazen trafikte yoğunluk yaşansa bile Giresun'a gelen turist mutlaka kaleyi ziyaret ederek kuş bakışı kenti, Giresun Adası'nı ve Karadeniz'i zevkle izliyor.
Turizm merkezi ilan edilen Kümbet, Kulakkaya ve Bektaş yaylaları ise doğal güzellikleri ve yayla şenlikleriyle turistlerin ilgisini çeken mekanlar arasında yer alırken, 7 krater gölünün bulunduğu 2 bin ile 2 bin 500 rakımındaki yaylalar yürüyüş ve doğa tutkunlarına farklı seçenekler sunuyor.

-KARADENİZ BÖLGESİ'NİN EN BÜYÜK ŞEHRİ SAMSUN-

Karadeniz Bölgesi'nin en büyük şehri olan Samsun, Türkiye'nin önemli sulak alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası ile ilgi çekiyor.
Bünyesinde Kızılırmak ve Yeşilırmak gibi Türkiye'nin iki önemli ovasını barındıran Samsun, doğal yapısı, yaylaları, sahili, kumsalları, kaplıcaları ve yaz aylarında çim kayağı alanlarıyla görülmeye değer merkezlerin başında yer alıyor.
Samsun'un Alaçam, Bafra ve 19 Mayıs ilçeleri arasında kalan ve ''Kuş Cenneti'' olarak bilinen Kızılırmak Deltası, turizm açısından önemli bir bölge olmasının yanında foto safari meraklıları için de birçok alternatif güzellikler sunuyor.
Macera ve doğa turizmcileri için alternatif ve Türkiye'de eşine az rastlanır alanlardan bir olan Kızılırmak Deltası, Karadeniz sahilinde doğal özelliklerini koruyabilmiş olan en büyük sulak alan olma özelliğini taşıyor.
İrili ufaklı çok sayıdaki gölü, sazlık alanları, ender subasar çayırları, sulak alanları ve barındırdığı canlı türleriyle Türkiye'nin önemli doğal sistemlerinden birini oluşturan deltada deniz kartalı, tepeli pelikan, kara leylek, turna, balıkçıl ve yağmurcanın gibi kuşların aralarında bulunduğu yaklaşık 140 tür ürüyor.
Samsun'un Ladik ilçe merkezine 9 kilometre uzaklıktaki Akdağ'da çim kayağı yapılabilirken, Bafra'da Kızılırmak üzerine kurulu Altınkaya ve Derbent barajlarıyla Ayvacık ilçesindeki Suat ve Hasan Uğurlu baraj göllerinde, balık tutmanın yanı sıra göl safari ve su sporları için uygun alanlar mevcut.
İlçe sınırlarında bulunan Nebiyan ormanı ise doğa yürüyüşü, kampçılık ve benzeri etkinlik açısından değişik imkanlar oluşturuyor. Bafra'daki Aparı, Tekkeköy ilçesindeki Kabaceviz şelalelerinin bulunduğu yöreler de ziyaretçilerini bekliyor.
Samsun'a yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki ''efsanevi kadın savaşçılar'' Amazonlar'ın diyarı olarak bilinen Terme ise kamp alanlarıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Kaplıcalarıyla ünlü Samsun'a şifa aramak için gelenlere Havza ve Ladik'teki kaplıcalar öneriliyor.
''Atatürk'ün Şehri Samsun''da kent merkezinde ise Bandırma Vapuru, Tütün İskelesi, Gazi Müzesi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Amisos Tepesi görülmesi gereken yerler.Atakum ilçesi sahiliyle deniz turizmini sevenlere alternatifler sunarken, kent yeni otel projeleriyle daha çok konuğu ağırlamaya hazırlanıyor.

-AMASYA MİSTİK ATMOSFERİYLE İZ BIRAKIYOR-

Hititler'den Osmanlılar'a kadar bir çok medeniyetin izlerini taşıyan Amasya, mistik atmosferiyle ziyaretçilerinin aklında iz bırakıyor.
Orta Karadeniz bölümünün iç kısmında yer alan kenti, ikiye ayıran Yeşilırmak'ın kenarında dizilen ve geleneksel Osmanlı sivil mimarisinin örneklerini yansıtan dünyaca ünlü Yalıboyu Evleri bir gerdanlık gibi kenti süslerken, tarihi evlerin ırmak üzerine düşen görüntüleriyse adeta bir görsel şölen sunuyor.
Harşena Dağı üzerinde yer alan Kral Kaya Mezarları kentin mistik havasına güç katarken, Kızlar Sarayı ve Harşena Kalesi de ziyaretçilerine sıra dışı bir tarih yolculuğu sunuyor.
Amasya Valiliği tarafından yaptırılan ve Sultan Bayezıd Cami bahçesinde bulunan tarihi yapıda sergilenen Amasya'nın 1914 yıllarını bire bir yansıtan 1/150 ölçekli Minyatürk Amasya Maketi, Şehzadeler Müzesi, Etnografya Müzesi, bedestenler, Bimarhane, medreseler, camiler, çeşmeler, türbeler, hanlar, köprüler, hamamlar ve ören yerleri kentin görülmesi gereken yerleri.
Kentte görülmesi gereken bir başka şey ise Amasya Müzesi'ndeki mumyalar. Sevdalarıyla tarihe mal olmuş Ferhat ile Şirin'den, dünyanın ilk coğrafyacısı olarak bilinen Strabon'a kadar birçok ismin yaşadığı Amasya, çok sayıda Osmanlı sultanının da şehzadelik dönemlerini geçirdiği kent olarak bilinmesi nedeniyle deniz turizminden uzak alternatif bir tatil arayanlara kültür turizmi imkanı sunuyor.
Osmanlı tarihine yön veren Yıldırım Beyazıt, Çelebi Mehmet, 2. Murat, Fatih Sultan Mehmet, 2. Sultan Bayezıt ve 3. Murat gibi bir çok şehzadenin Amasya'da yetişerek görev yapmış olması nedeniyle ''Şehzadeler şehri'' olarak anılan Amasya, Osmanlı'nın yükseliş döneminde tahta geçen bütün padişahların staj yaptığı yer olarak da biliniyor.
Tarihi ve kültürek zenginliklerinin yanı sıra akarsulurı, dağları, yaylaları, vadileriyle Taşova'daki Borabay Gölü ve Yukarı Baraklı Şelalesi ise Amasya'nın görülmesi gereken doğal güzelliklerinin başında geliyor.

-ŞİRİN BİR LİMAN KENTİ SİNOP-

Türkiye'nin en kuzey ucunda bir yarımada üzerinde yer alan Sinop, bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biri ve küçük, şirin bir liman kenti olarak dikkati çekiyor.
Türk Hava Yolları'nın aktarmasız, her gün gerçekleştirilen Sinop-İstanbul arasındaki karşılıklı uçuşları kente ulaşımı kolaylaştırırken, Sinop'a Samsun'dan karayoluyla yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculukla da varılabiliyor.
Deniz turizminden vazgeçmeyen ancak Akdeniz ve Ege'nin sıcağından bunalanlara alternatif oluşturan Sinop, yeşil ve mavinin buluştuğu kıyıları, sakinliği ile Karadeniz'in turizmde parlayan yıldızını oluşturuyor.
Geniş orman örtüsü, bol su kaynakları, doğal kumsalları, pırıl pırıl denizi, piknik alanları, eşiz doğal güzellikleri ve turizme yatkın çağdaş ve misafirperver insanı ile zengin bir potansiyele sahip Sinop, ziyaretçilerini bekliyor.
Türkiye'nin tek fiyordu olan ''Hamsilos'', keşfedilmeyi bekleyen yerler arasında yer alıyor. Yemyeşil ormanı, rengarenk çiçekleri ile bir nehir gibi kara içine giren Hamsilos Fiyordu, Sinop il merkezine 11 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Tarihi Cezaevi, Sinop Kalesi kentin marka yapıları. Gemi maketleri ise ziyaretçilerin Sinop'a ait yanlarında götürebilecekleri önemli bir hediye.
Sinop'ta sahildeki balık lokantalarında her an taze balık yemek mümkün, Erfelek'te, 2 kilometre uzunluğunda birbirini takip ederek uzanan 28 şelaleden oluşan Tatlıca Takım Şelaleleri mutlaka görülmeli.

-ORDU YAYLA TURİZMİ İLE ÖNE ÇIKOYOR-

Fındık diyarı ve adı bir çok türkü ile anılan Ordu, ''Doğu Karadeniz'in giriş kapısı'' olarak adlandırılıyor.
Hem yaz hem de kış turizmi için birçok doğal güzelliğe sahip olan Ordu, gelecekte yayla turizmi için önemli bir merkez olmaya aday gösteriliyor.
3700 yıllık geçmişi olan kentin Ünye'den başlayıp Gülyalı'ya kadar uzanan sahili, kendine has yapısıyla görenlerin beğenisini kazanırken, özellikle Bolaman-Perşembe arasındaki kıvrımlı koyları ve sualtı mağaraları ayrı bir özellik taşıyor.
Karadeniz Sahil Yolu'nun açılmasıyla daha çok turistik amaçlı kullanılan Bolaman-Perşembe sahil yolu, imkanı olanların keyifli bir yolculuk için tercih etmesi gereken bir güzergah.
Perşembe'deki Hoynat Adası ve Yason Burnu, Ulubey'deki Oktamış Şelalesi, Mesudiye'deki Keyfelan Yaylası, Gölköy'deki Ulugöl, Akkuş Argın Yaylası, Kabadüz'deki Çambaşı Yaylası Ordu'da görülmesi gereken yerlerden.
Kızılağaç, Yeşilce, Tekneci yaylaları doğal güzellikleri, serin havası, soğuk suyu ile keşfedilmeyi bekleyen yaylalar arasında.
Gölköy ilçe merkezine 17 kilometre mesafede bulunan, çevresi ormanlarla kaplı krater gölü Ulugöl, özellikle fotoğrafçılar için son derece cazip bir yer. Yaban ördeği avı yapılabilen göl, kamp yapmaya da uygun.
Ordu'da kent merkezinde de son yıllarda turizm amaçla çeşitli yatırımlar yapıldı. Bunlardan en önemlisi Ordu Belediyesi tarafından yapımı tamamlanarak yakın bir tarihte hizmete sunulacak Teleferik Projesi.
Şehir merkezi ile Boztepe arasında kurulan 2 bin 350 metre uzunluğundaki teleferik şimdiden bölge halkının ilgi odağı olmaya başladı. Teleferikle kentin en yüksek tepesi Boztepe'ye çıkmak ve şehrin doyumsuz manzarasını izlemek mümkün olacak. Boztepe'ye karayolu ile ulaşım da mümkün.

-TÜRKİYE'NİN CENNET KÖŞESİ KASTAMONU-

Türkiye'nin cennet köşelerinden biri olan Kastamonu, büyük şehirlerin gürültüsünden kaçmak isteyenlerin sığınabilecekleri bir huzur bölgesi, panoramik dağlarıyla, yemyeşil ovalarıyla, zümrüt sahilleriyle, zengin kültürel varlıklarıyla bir çok alternatifler sunan tatil köşesi.
Hititlerden Friglere, Kimmerlerden Lidyalılara, Perslerdeh Romalılara kadar pek çok medeniyede ev sahipliği yapan Kastamonu'da kentin tarihsel çekirdeğini oluşturan Kastamonu Kalesi görkemli görüntüsüyle ziyaretçileri asırlardır selamlıyor.
Kastamonu yakın dönem Osmanlı mimarisi örneklerinin yoğun olarak bulunduğu ender illerdendir. Kentsel sit kapsamına alınmış olan Kastamonu, Taşköprü, İnebolu, Küre ve Abana'nın eski mahallelerindeki bu yapılar ziyaretçilerde hayranlık uyandırır.
Milli mücadele sırasında lojistik destek açısından en güvenilir bölge olan Kastamonu, İnebolu limanından Ankara'ya erzak, cephane ve insan akışında büyük yararlılıklar göstermiştir. Kurtuluş Savaşı'nda en fazla şehit veren 3. il olan Kastamonu'nun Araç ilçesiyse, nüfus bazında en çok şehit veren ilçesi olarak tarihin altın sayfalarında yerini almıştır.
Kastamonu'nun sahip olduğu bu zengin tarihi ve kültürel mirası kadar bir diğer zenginliği de harikulade tabiatıdır. Kastamonu'daki Ilgaz Dağı Milli Parkı ve Küre Dağları Milli Parkı, dağ sporları için mükemmel bir merkezdir. Kastamonu'nun 40 kilometre güneyindeki Ilgaz Dağı Kayak Merkezi kış aylarında büyük rağbet görmektedir.
Kastamonu'nun bitki örtüsü ve peyzaj açısından çok zengin yaylaları vardır. Araç, Çatalzeytin ve Bozkurt ilçelerinde bulunan bu yaylalar yaz aylarında tatillerini şehir dışında geçirmek isteyenler için önemli yerlerdir.
Pınarbaşı ilçesinde vahşi doğasıyla Varla Kanyonu ve Türkiye'nin en derin dördüncü mağarası olan Ilgarini, kampçılar ve maceracılar tarafından keşfedilmeyi beklemektedir.
Kastamonu Karadeniz'de kirlenmemiş, betonlaşmamış 135 kilometre kıyı bandıyla deniz, kum ve güneş arayanlara da hitap etmektedir. Bu kıyı bandında çok sayıda doğal kumsal ve bunların ardından yoğun bir orman örtüsü bulunmaktadır. Çatalzeytin'deki Ginolu ile Cide'deki Giderus koyları Karadeniz'in en güzel koylarıdır.

-TOKAT'TA TARİH VE İNANÇ TURİZMİ-

Tarih ve inanç turizmi açısından önemli bir yöre olan Tokat, kaplıca ve doğa turizmi açısından dikkati çekiyor.
Tokat, birçok önemli tarihi eseri bünyesinde barındırıyor. Kente gelen turistler, Tokat Kalesi'ni, Atatürk Evi ve Etnografya Müzesini, Osmanlı dönemine ait Mevlevihaneyi, tarihi Tokat evlerini, kentin simgeleri arasında yer alan tarihi Saat Kulesini, tarihi han ve bedestenin bulunduğu Sulusokakı, tarihi Ali Paşa Camisi ve Hamamını, Yazmacılar Hanını ve Taş Hanı ziyaret edebilir.
Kent merkezindeki gezinin ardından turistler, araçla 20 dakikalık bir yolculukla Pazar ilçesine giderek buradaki Ballıca Mağarası'nı görebilir. Kimilerince dünyanın 8. harikası olarak nitelendirilen Ballıca Mağarası, birçok turistin uğrak mekanı. İçerisindeki oluşumlarla dikkati çeken mağara, ziyaretçilerini bekliyor.
Tokat kent merkezine 90 kilometre uzaklıktaki Zile ilçesinde ise birçok dönemin eserlerini bir arada görmek mümkün. Özellikle tarihi Zile Kalesi ve tarihi Zile evleri görülmeye değer. Zile Kalesi, kalenin doğu yönündeki kayaların oyulmasıyla yapılan ve Roma döneminden kaldığı anlaşılan tiyatro ve kaya mezarı, önemli gezi alanları arasında yer alıyor.
Roma İmparatoru Sezar'ın, Zile'de yaptığı tarihi savaştan sonra başarısını, ''Geldim, gördüm, yendim'' sözüyle buradan duyurduğu, bu sözünün yazıldığı taşın ise Zile Kalesi'nde bulunduğu kaydediliyor.
Danişmendliler'e başkentlik yapan Niksar'da, önemli tarihi eserler yer alıyor. Niksar Kalesi ile Anadolu'nun ilk medresesi olarak bilinen Yağıbasan Medresesi görülmeye değer eserler.
Tokat'a 80 kilometre uzaklıktaki Sulusaray ve 90 kilometre uzaklıktaki Reşadiye ilçelerinde ise kaplıca turizmi mevcut. Sulusaray'daki kaplıcalara gelen turistlere, ilçedeki Roma dönemine ait Sepastapolis Antik Kenti'ni gezmeleri tavsiye ediliyor. Yine Reşadiye Kaplıcaları'nda dinlenen turistler ise Zinav Gölü'nü ziyaret edebilir.

-''TOKAT KEBABI'' YEMEDEN DÖNMEYİN-

Karadeniz ikliminin hakim olduğu Tokat yemyeşil doğasıyla keşfedilmeyi bekliyor. Yeşilırmak ve Kelkit Çayı başta olmak üzere birçok çay ve derenin aktığı Tokat'ta, özellikle yaylalar ve göller doğasıyla büyülüyor.
Pazar ilçesinde kuşların göç yolu üzerinde bulunması nedeniyle önem taşıyan, yeniden düzenlenerek turizme kazandırılan Kaz Gölü Kuş Cenneti, 108 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce yeniden değerlendirilen göl, ülkenin uluslararası öneme sahip sulak alanları arasında yer alıyor.
Niksar'da çam ormanlarıyla kaplı Çamiçi Yaylası, doğa tutkunlarının uğrak yeri. Oryantiring, yamaç paraşütü gibi doğa sporlarının da yapıldığı yayla, yöre turizmi açısından önem taşıyor. Turistlere, ilçedeki Ayvaz Kaynak Suyu'nun çıktığı Ayvaz Parkı'nı gezmeleri de öneriliyor.
Tokat'a 30 kilometre uzaklıktaki Almus ilçesi de yemyeşil doğasıyla turistlerin uğrak yerlerinden. Almus Baraj Gölü, masmavi suyu ve yemyeşil doğasıyla turistleri büyülerken, turistler dinlenmek için göl kıyısındaki Ormanevleri'ni tercih ediyorlar. Bölgeye gelen tatilciler, göl kıyısında balık yemenin tadını çıkarabilir.
Tokat'a gelen turistlere, yörenin meşhur yemeği Tokat Kebabı ile madımak, bat, keşkek yemeğinden tatmaları önerilir. Zile'ye gelenlere, yörenin meşhur pekmezini tadmaları tavsiye edilir. Turistler, Tokat'tan ayrılırken yakınlarına yöreye özgü el işi yazmalar başta olmak üzere çeşitli ürünlerden satın alabilirler.