ömrü gurbette geçenler gibiydim senin yanında/duymadın mı çok söyledim?/o uzun gurbette,ben senin adalet diye diye nasıl unufak olduğunu gördüm
            göre göre, duya duya yine de bigane olarak herşeye./bilmedin ki ben senin gurbetinde delirmemek için/kalbimin aklıyla ördüğüm bir yıldızlı kubbede yaşadım
            tecellinin içinde ecel durur sevdiğim, görmedinmi?/adaletinin içinde bir zalim oturur......                                                  BİRKAN KESKİN
 
           Adaletinin içinde bir zalim oturan insanların yanında ömrü gurbette geçenler gibi boynu bükük dururken rastladım bu şiire.Başkaları için adalet getirmeye bir ömür harcayanlar yanlarında bir ömür heba edilirken neden körleşirler?Sende kör ol diyor deli gönül, nankör ol diyor.Tecellisinin içinde bile vuslat saydığın ecel duruyor.Sende yoksay diyor deli gönül,vuslatında yavaş yavaş öleceğine şimdiden onu hatta kendinden gayrısını yoksay diyor.
            Bir telefon çalıyor sonra.Kendilinden aranmış değil ama.Cevapsızlara dönülmüş.O bile yetiyor yeniden yeşermeye.O bile yetiyor sevdiğinin gurbetini özlemeye.
            Birden kapı açılıyor sonra.Sana değil ama sendeki birşeyler alınmaya geliniyor.Birşeyler elden ele dolaşıyor sürekli.Bu bile yetiyor insanı ayakta tutmaya.

            Bir televizyon açılıyor sonra.Karşısında yorgun,bitkin.Bir kadın sunucu anlatıyor kendince.Kadınları eğitiyor.Zaman gençken ve yaşlıyken aynı adaletle işlemez diyor.18 yaşında iki yıl birini beklemekle 30 yaşından sonra iki yıl birini beklemek arasında fark vardır.Televizyonun karşısındaki bitkin yorgun ağlıyor biraz.Farkediyor ki sadece zaman değil gençliğinde akan gözyaşıyla otuz yaşından sonra akan gözyaşı da farklıymış.Bu iki damla bile yetiyor kirlenmiş ne varsa temizlemeye.
           Çalan telefonları duyarak,açılan kapıları görerek ve söylenenleri yaşayarak kısaca etrafını anlayarak sürerken bu bilmece........ben kimsenin gurbetinde delirmemek için duygularımın aklıyla yaptığım yıldızlı kubbemde düşünüyorum.Düşünmek bile yetiyor yaşam sevincimi arttırmaya.
           İnsanların işi ne zor değil mi?Hep birşeyleri ortalamaya uğraşıyorlar?Çok konuştuktan sonra biraz susmak,çok yedikten sonra biraz doymak,çok koştuktan sonra biraz durmak gerekiyormuş.Anlıyorum.Ve anlamak bile yetiyor doğayı insanlığı,insanları karşılıksız,çıkarsız sevmeye........SEVGİYLE......