Çin’in wuhan kentinde başlayıp, İran, Güney Kore, Avrupa, Amerika’yı saran ve 11 Mart 2020 tarihinden itibaren ülkemizde de görünen corona (covid 19) virüsü ile ilgili ülkemizde de virüs olayının ilk patlak verdiği andan bu yana tedbirler alınmıştı. Ancak insanların bu kadar iç içe yaşadığı ve sürekli hareket halinde olduklarını düşünürsek zaten bizim ülkemize de gelmemesi imkansızdı. Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimiz gerekli tedbirleri en başından almış ve yine Avrupa temaslı insanlardan başlamak üzere vatandaşlarımıza bulaşmıştır. Bugün itibariyle vaka sayısı 351, ölüm sayısı ise 4 olarak kayıtlara geçmiştir. Allah daha beterinden saklasın inşallah. Yine Cumhurbaşkanımız geniş katılımla bakanlar ve bürokratlar ile birlikte yapılan toplantılardan sonra 100 milyar TL’lik bir paket hazırlayıp, esnaf ve küresel şirketlerin kullanıma sunmuştur. Yeterli midir? Hayır tabiki ancak burada anlatmak istediğim, bu güne kadar yapılan bütün tedbir ve paketleri siyaset malzeme yapan muhalefet ve onların temsilcilerine birkaç lafım olacak. Devletimiz bu virüs salgınının dünyada ilk göründüğü andan itibaren gerekli bütün tedbirleri almış, önlemleri vatandaşlarımıza duyurmuş ve halen daha tedbirler alınmaya da devam etmektedir.

Devletimiz anlık, saatlik, günlük, haftalık olmak üzere sürekli görevinin başındadır. Sürekli kararlar ve tedbirler alınmaktadır. 100 Milyarlık pakette olmayanlar ve alınmayan kararlar da muhakkak gerekli görüldüğü anda alınacaktır. Tekrar söylüyorum, devletimiz ve bakanlarımız görevlerinin başındadır. Her saniye aklımızdakilerin olması beklemek büyük hatadır. Sonuçta ülkede bir siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanı vardır. Bu iş bir ülke yönetim politikasıdır. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmesini isteyenlere de şunu söylemek istiyorum. Devlet dediğimiz büyük bir organizasyondur. Her kurum birbirine bağlı sanki bir çarkın dişlileri gibidir. Bir yerde aksaklık olması halinde bütün bir sistem çökecektir. Ancak bu seçenek te gerekiyor ise bununda yapılması gereklidir. Olmasın diye bir tavır içinde değilim. Öncelikle yapılması gereken bana göre hastalığın kontrol altına alınmasıdır. Vaka sayısı günlük yüzde yüz 80 ile yüzde 100 oranında artmaktadır. 14 günlük kuluçka dönemini hesaba katarsak sayı artıp gidecektir. İnşaallah en kısa zamanda bu hastalık kontrol altına alınır ve insanlar panik havasından kurtulur.

Bu hastalık şakaya konu edilecek kadar hafif değil, ancak panik yapacak kadar da ciddi değildir. Yapmamız gereken Sağlık Bakanlığının bütün uyarılarına aynen riayet etmek ve kişisel temizliğimize dikkat etmekten geçtiği her defasında söylenmektedir. Sosyal medya üzerinden yapılan yanlış ve hiçbir kaynağı olmayan yalan haberlere itibar etmeyelim.  

Burada bir Müslüman olarak acı olan ise camilerin kapatılması, cemaatle namazlar ve Cuma namazlarının iptal edilmiş olmasıdır. İnşaallah en kısa sürede bu salgından kurtulur ve eski günlerimize geri döneriz. Ayrıca sürekli ellerimizi yüzümüze ve ağızıma götürmememiz gerektiği, insanlarla tokalaşmamamız ve yakın mesafade durmamamız gerektiği uyarıları yapılmaktadır. Günde onlarca kere elimizi yüzümüze götürdüğümüzü düşünürsek ve bunun bile kısıtlandığını düşünürsek, elimizi yüzümüze götürmenin, insanlarla tokalaşmanın ne kadar mühim ve büyük bir lüks olduğunu anlıyoruz. Meğer büyük nimetler içerisinde yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş. Meğer insanın her istediğinde elini yüzüne götürebilmesi ne kadar büyük bir lüksmüş.

Allah milletimizi bu salgın hastalıklardan, felaketlerden, depremlerden ve bütün musibetlerden muhafaza eylesin, İnşaallah bu salgın hastalıktan en kısa zamanda kurtulmayı nasip etsin.

Bütün siyasetçilere sesleniyorum. Bu iş siyasi malzeme yapılamayacak kadar hassastır. Lütfen bu süreçte kullanılan dil ve üsluba dikkat etmemiz ülkemiz adına büyük fayda getirecektir. İnsanların tedirgin olduğu ve panik havasında olduğu bu günlerde daha dikkatli ve sorumluluk sahibi olmalıyız.