62 ile 64 yıllan arasındaydı. Ben henüz daha çok küçük denecek yaşlardaydım. Rahmetli babamın da Savcı olarak ilk görev yıllarıydı. Çorum'un Bayat kazasındaydık.
 
Bayat küçücük ama son derece şirin bir yerdi. En çok hatırladığım Özelliği de gökyüzündeki yıldızlarının çokluğu idi. irili ufaklı canlı cansız parlaklığı ile yıldızlar hakikaten de büyüleyiciydi.
Sonradan anladım ki Bayat'ta yıldızların çok olmasının nedeni o dönemde henüz elektrik olmaması sebebiyleymiş.
 
Geceleri evimizi gaz lambalan ile aydınlatırdık. Duvarlara düşen gölgeler benim için son derece eğlenceli bir oyun vesilesi idi.
 
Oturduğumuz ev bir bahçe içerisinde olduğu için arkadaşlarımla çiçekler içerisinde oynamak veya kelebekten an ve kaplumbağaya kadar çeşitli canlıları meraklı gözlerle incelemek benim için son derece doyumsuz bir zevkti.
 
Halkın oldukça fakir olduğunu şimdilerde daha iyi idrak edebiliyorum. Ancak son derece saygılı ve cana yakın insanlardı doğrusu.
 
Zaman zaman yakındaki İskilip ilçesine giderdik. İskilip Bayat'a nispeten daha gelişmiş bir yerdi. O zamanki otobüsler günümüze kıyasla son derece ilkeldi. Önünde burunlan olan gürültü ile çalışan ve her dem sanki son nefesini verirmişçesine canhıraş bir gayretle yol alan vasıtalardı.
Yıllar sonra babam orada yaşamış olduğu bir hatırasını bana anlatmıştı.
 
Bir gün Jandarmaya bir ihbar gelir.
 
Bazı köylüler suç işlemektedirler. Onlara baskın yapılacak ve hepsi suçüstü yakalanacaktır.
Bu köylülerin suçlan okumaktır. Evet, yanlış okumadınız; suçlan: okumak. Eylemlerinin suç aleti de haliyle kitap olacaktır... Bediüzzaman'ın Risaleleri. Elbette ki babacığımın vicdanı olacaklara elvermez ve bir fırsatını bulup köylülere haber uçurur. Tabii ki onlarda tedbirlerini alırlar.
 
Fakat Jandarma yine eli boş dönmez ve arama sırasında bulduğu İncil kitabını yanına alarak gelir.
Bu beklenmedik komik olayla karşılaşan babacığım aynen şöyle der:
 
"İncili neden getirdiniz, bakın köylüler gerici değil aksine ilericilermiş"
Bende meslek hayatımda 'yasak kitap okudu' diye açılan davalara az girmedim doğrusu. Suç delili olarak toplanan kitapları hatırladıkça halen daha içimin burkulduğunu hissederim.
 
Merhum Özal Ceza Kanununda 141,142 ve 163. Maddeleri kaldırdı da yüz kızartıcı bu gibi Dumalardan kurtulmuş olduk. Bu hatırayı niye anlattım? Evvela Rahmetli babacığımın ve yakınların ruhlan için okuyucularımdan birer Fatiha istirham etmek için. Sonrada tarihe bir not düşmek için...
En son olarak da içerisinde bulunduğumuz nispeten özgürlük ortamının kıymetini bilelim için.
 
Bilelim de bir daha asla geriye gitmeyeceğimizin kararlılığını içerimizde biraz daha muhkem hale getirelim için.