A’râf suresini okurken düşünce dünyamda beliren bir ifadedir “insanlığın serüveni” tamlaması.

             “Önce sizi yarattık, sonra size bir biçim verdik, daha sonra da meleklere, “Adem’e secde edin” dedik. İblis’in dışında hepsi secde etti. O, secde edenlerden olmadı” der Allah (c.c) 11. ayetinde ve şöyle devam eder.

             “(Allah, İblis’e) sana emrettiğim halde, secde etmene engel olan nedir?” dedi. “Ben, ondan daha hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu ise topraktan yarattın dedi.

             “(Allah c.c) “İn oradan, orada büyüklenmek senin ne haddine! Haydi, çık! Çünkü sen, alçaklardan birisin!” dedi.

             (Şeytan) “Bana, onların diriltileceği güne kadar süre ver” dedi.

             (Allah c.c) “Sen, süre verilenlerdensin!” dedi.

             (Şeytan) “Öyle ise, beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, bende onları saptırmak için muhakkak senin doğru yoluna oturacağım” dedi.

             (Şeytan) “Sonra onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sende çoğunu şükredici bulamayacaksın!” dedi. ( Ayetler; 12-17)

              Ve devamında özetle; Allah (c.c) Âdem ile eşi Havva’ya cenneti yurt edinip, diledikleri yerden yemelerini buyururken  “… ancak şu ağaca yaklaşmayın…” yasağını koyar. Şeytan içinde “ Haberiniz olsun, bu şeytan sizin apaçık düşmanınızdır” der.

             Kınanan ve kovulmuş şeytan, ilk insanlara ilk vesvesesini  cennette “….Rabbiniz sizi ancak melek olmamanız veya cennette ebedi kalmamanız için bu ağacı size yasakladı” deyip, “Şüphesiz ben, sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim” diye, ikisine yemin ederek, kandırıp yanıltır. Ağaçtan tadarlar. İkisine de ayıp yerleri açılıverir.

             Allah’ın koyduğu tek yasağı, şeytanın vesvesesine kanıp, yanılarak çiğneyen Adem ile Havva, kendilerine zulmettiklerini anladılar ve Rablerinden tövbe ederek bağışlanma, merhamet dilediler.

             Sonrasında ise; İnsanlığın yeryüzünde ki imtihanını başlatan, Rabbimizin şu beyanlarını okuyoruz 24 ve 25. Ayetlerinde; “ Bazınız, bazınıza düşman olarak inin. Size belirli bir zamana kadar yeryüzünde yerleşip yaşamak ve geçinmek vardır” dedi.(24)

            “Onda yaşayacak, onda ölecek ve ondan diriltileceksiniz” dedi.(25)

                                 -------------------------------------------------------

             Yeryüzünde yaşayarak, çoğalacak Âdemoğluna Allah (c.c) şu uyarıyı yapıyor Araf 27. ayette;  “Ey Âdem Oğulları! Şeytan, babanızla annenizi, onların elbiselerini soyarak kendilerine ayıp yerlerini göstermek için cennetten çıkardığı gibi, sakın sizi de şaşırtıp yoldan çıkartmasın. Çünkü o ve kabilesi, sizi, sizin onları göremeyeceğiniz taraftan görürler. Biz, şeytanları imana gelmeyeceklerin dostları kılmışızdır.”

            Yeryüzünde çoğalarak, topluluklar oluşturan-oluşturacak insanoğlu için konulan, şu Sünnetullah’ın varlığını keşfediyoruz 34. ayette; “Her topluluk için belirlenmiş bir süre vardır. Onların süreleri gelince, ne bir an geri kalabilirler, ne de bir an öne geçebilirler.”

           Devamında; yeryüzünde yaşayan-yaşayacak olan Âdemoğullarına, şu müjde sunulmaktadır 35. ayette; “Ey Âdem Oğulları! Size ne zaman içinizden benim ayetlerimi size anlatan Resuller gelir de, her kim bunlara karşı çıkmaktan sakınır, kendini düzeltirse, artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.”

           36. Ayette ise şu ihtar ve uyarı yapılacaktır; “Ayetlerimizi yalanlayanlara, onlara karşı büyüklenenlere gelince, böyleleri cehennemliktirler. Onlar orada kalıcıdırlar.”

                                    -------------------------------------                                   

           101. Ayetin ilk cümlesinde “ İşte memleketler, başlarına gelenlerden bazılarını sana anlatıyoruz….” beyanında ifade edildiği üzere, insanoğlunun yeryüzünde ki büyük imtihanında, yaşamış toplumların hayatından, yaşayacak toplumlara düşünmeleri-akletmeleri için kesitler sunulur; Nuh, Hud, Salih, Lût, Şuayb, Musa (A.s)ların kavimleri anlatılır.

           Bu anlatımlar içerisinde bütün insanlığa şu uyarı yapılır 147. Ayette; “ Ayetlerimizi ve ahirete kavuşacaklarını yalanlayanların bütün amelleri boşa gitmiştir. Şüphesiz çekecekleri, sadece kendi yaptıklarının cezasıdır.”

                                 -------------------------------------------------

           172, 173 ve 174. Ayetlerde Allah (c.c) insanoğluna büyük bir hatırlatmada bulunuyor; “Rabbin, Âdem Oğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onu kendilerine şahit tutarak, “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” demiş, onlarda “Evet, buna şahitlik ederiz!” demişlerdir. Bunu kıyamet gününde “Bizim bundan haberimiz yoktu” demememiz için yaptık.”

         “Veya “Ancak önceden atalarımız ortak koştular, biz onlardan sonra gelen bir zürriyet olduğumuz için (onların yolunu izledik), yanlış yapanların yaptıklarından dolayı, bizi helak mı edeceksin?” dememeniz için yaptık.”

         “Biz ayetleri, yaptıklarından dönenler diye işte böyle açıklıyoruz.”

                             -------------------------------------------------------

         İnsanoğlunu titretecek, Allah(c.c)’ün yeminiyle başlar 179. Ayet; “Yemin olsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar; onların gözleri vardır, onlarla görmezler; onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. Onlar hayvanlar gibi, hatta daha şaşkındırlar. İşte bunlar, gafillerdir.”

                        ----------------------------------------------------------------

        187. Ayette kıyamet için “….o, size ansızın gelecektir…” bilgisi verilir.

                    -----------------------------------------------------------------

        Yaşam maceramızın hakikatlerini keşfetmek, hak ile batılı ayrıştırabilmek, şeytan ve dostlarıyla bitmeyen-bitmeyecek mücadeleyi çözümleyebilmek yolunda; İnsani hırslarımızdan sıyrılıp, her gün daha da yakınlaştığımız ahiret alemine doğru salih bir yol tutabilmek için, Araf suresinin tüm ayetleri tefekkür haliyle okunmalı.

        Beşeri hırsların yolumuzu karartmaması, şeytanın vesveselerine karşı koruyucu bir kalkan olması ve kalplerimizi uyanık tutabilmek için; her gün Allah’ın ayetlerinden ve Peygamberimizin hadislerinden sürekli, tefekkürle, bir demet okumayı, alışkanlık halinde tutmalıyız.

                    ----------------------------------------------------------------------

        “Sabahları ve akşamları Rabbini içinden, yalvararak ve korkarak gizlice ve alçak bir sesle zikret, sakın gafillerden olma.” Araf 205