KILIÇDAROĞLU NEREYE KOŞUYOR?

Son birkaç gündür, geçtiğimiz aylarda siyaset dünyasına umut olarak pompalanan  Kılıçdaroğlu ve yakın ekininin skandala varan iddialarını konuşuyoruz. CHP’nin siyaset genlerinin aksine Yoksulluk merkezli bir siyaset yürüten Kılıçdaroğlu kongrede giymiş olduğu gömlekle aslında şaibelerin adamı olduğunun mesajını vermişti. Fakat yakaladığı rüzgar ve boyalı İstanbul basınının zorlaması ile ilk atak kolayca savuşturuldu. Fakat havuzlu villa meselesi gerçekten toplum nezninde Kılıçdaroğlu’na puan kaybettirmeye başladı. Toplumun Kılıçdaroğlu’nun havuzlu villa sahibi olması ile ilgilendiğini falan zannediyorsanız yanılırsınız. Toplum Kılıçdaroğlu’nun eleştirdiği bir noktadan suçüstü yakalanmasına bozulmuş durumda. Kılıçdaroğlu’nun içine düştüğü durum, Çinlilerin “evinizde kristalleriniz varsa komşunuzun camını kırmayın” atasözüne çok uygun düşmektedir.

Peki Akif Hamzaçebi’nin hoş olmayan bir içerikle kamuoyuna sunulan CD’si hakkında ne düşünüyorsunuz? Bülent Arınç çok güzel bir tespit yaptı. “Bunlar aşk gemisi çeviriyorlar” Aslında CHP’de yaşananlar, Kılıçdaroğlu’nu getiren şartların, artık sona erdiğini, kendisini getiren şartların kendisini de götüreceğinin kanıtıdır.

Melih Gökçek’in Kılıçdaroğlu ile ilgili yenilir,  yutulur olmayan bir takım iddialarda bulunması, Eşref ERDEM’in referandumda “Evet” oyu vereceğini açıklaması, Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu ile ilgili yalnızlık vurgusu yapması, 12 Eylül’den sonra Kılıçdaroğlu’nun paketleneceği ile ilgili mesajlardır. Hele hele Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarına referandum sonucunun % 55’den daha fazla EVET çıkarsa sorun yaşayacaklarını ifade etmesi kendisini bekleyen sondan haberdar olduğunu göstermektedir.

Şimdilik Kılıçdaroğlu’nu bırakalım, önümüzdeki günlerde Demokrasinin yiğit delikanlısı Süleyman SOYLU ile ilgili tespitlerde bulunacağız.