Elbette ki kötülük yapar! Peki, nasıl yapar? Kur’an’da belirtildiği gibi, yeryüzünde bozgunculuk yaratıp ekini ve nesli helak ederek.(Bakara 105)Bunu başarmak için ne yapar? Firavun’un yaptığını: Halkı fırkalara bölerek onları birbirine düşürerek ve bir kısmını ezip diğerini üstün konuma getirerek.(Kasas 4)

            Ekini ve nesli mahvetmek... Müthiş bir haber... Bize ötelerden gelen, kötülerin kötülüklerinin icrası için nerelere yöneleceğine dair ilahi bir uyarı:

            Senin ekonomini bozacaklar...

            Birde elinden çocuklarını alacaklar...

            Aynı Firavun gibi! Onları bölerek birbirleri ile vuruşturacaklar.

            Firavun erkek çocuklarını kesiyordu, ya çağdaşları? Erkek kız dinlemeden topunu birden “ideoloji” giyotininden geçirerek nesli helak ediyorlar. Daima birbirine sıkılı yumruklar ile slogan atan, kardeşini öldüren bir gençlik.

            Konu Özel Harp Dairesinde kalmıştı. Nedir bu özel harp denen vakıa?   Merhum Mehmet Ali Birant şöyle tanımlamış: “Soğuk savaş dönemi Türkiye’sin de Genelkurmay Başkanlığı Bünyesinde ABD’nin gizli servisi CİA ve NATO işbirliği ile kurulduğu ileri sürülen gizli örgüt. Avrupa’da II. Dünya Savaşından sonra muhaliflerin( o dönemde Komünistlerin) iktidara gelmesini önlemek için kurulan ‘Gladio’ adlı kontrgerilla örgütünün Türkiye’deki uzantısına siyasi literatürde ‘Özel Harp Dairesi’ eylemleri gerçekleştirenlere de ‘kontrgerilla’ denilmiştir.”

            Demek ki dünya çapında Amerikan yapımı bu örgüt neden kurulmuş? Allahsız gomenestleri iktidara getirmemek için!

            Peki, bu hususta sivil iktidarlar gereğince haberdar edilmiş mi?

            Bu konuda da sözü merhum Başbakan Ecevit’ e bırakalım:

            “1974 yılında Başbakanlığım sırasında genelkurmay başkanı Semih Sancar, örtülü ödenekten birkaç milyon istedi. O yıllarda milyonlar büyük para idi ve benden istenen, örtülü ödenekteki paranın tümüne yakında. Bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. ‘Özel Harp Dairesi için istiyoruz’ yanıtı geldi.Öyle bir resmi dairenin adını duymamıştım. ‘Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu?’ diye sordum. Amerika Birleşik Devletlerinin karşıladığını bildirdi”

            Dostlar, bu ülkede 1 Mayıs 1977 katliamı yaşandı; 16 Mart Katliamı yaşandı; Maraş ve Çorum katliamları yaşandı. Binlerce insan sağcı solcu diye birbirini katletti Nihayetinde İhtilal oldu. Ordu meseleye el koydu.

            Amerika’da da “bizim oğlanlar ihtilal yaptı” diye, vakıa ilgili mercilerine rapor edildi.

            Ne hazin bir tablo değil mi?

            Peki ya bizler dostlar! Bizler bütün bu yaşananlardan gerekli dersleri çıkardık mı?

            Bak dün Başbakan Ecevit’in karşılaştığı Özel Harp Dairesi tekrar gündemde. “Lanet olsun bu Amerika’ya!” diyeceğim ama lanet okumak çözüm değil ki! Çözüm gözümüzü açmakta; demokrasiye sarılıp haklarımızı ısrarla talep etmekte!

            TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonuna gelen MİT raporuna göre Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast işi Özel Harp tarafından planlanmış

            Ak Parti hakkında kapatma davası açan bir Başsavcı vardı, Abdurrahman Yalçınkaya, işte bu Özel Harp, laikliği ile temayüz eden bu Başsavcıyı da öldürmeyi planlamış. Plana göre Başbakan ev ve ofisine yerleştirilen böcekler ile dinlenilecek, Başsavcı hakkında söyleyecek olduğu sert sözler kaydedilip internet sitelerine servis edilecek, kamuoyu haberdar edildikten sonrada Başsavcı öldürülerek karışıklık çıkartılacak.

            Manipüle edilmiş masum kitleler yürütülecek: “Türkiye Laiktir, laik kalacak”... Toplum bölünecek, büyük bir gerilim yaşanacak, sonrada halkın oyları ile seçilen bir iktidar devrilecek.

            Dökülen kanların üzerine Batı Adına Çalışma hâsıl edilmiş olacak

            Sonrada bütün bunlar için temcit pilavı hesabı aynı kılıf kamuoyuna sunulacak: Vatan, millet, Mississippi, pardon Sakarya olacaktı değil mi?

            Ne alçakça bir plan!

            Kardeşim bunu ben demiyorum! Bunları Mit rapor ediyor ve göz bebeğimiz TBMM meydana getirdiği çalışmada bu rapora yer veriyor.

            Ve ülkesini seven; ekinin ve neslin yok olmasını istemeyen bir kişi olarak, Amerika tarafından kurulan bu örgütün kirli bütün yüzünün ortaya çıkarılmasını ve işbirliği içerisinde bulunduğu bütün sivillerle(gazeteci, bürokrat, siyasetçi)  birlikte yargılanarak hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını istiyorum.

            Ayrıca Genelkurmay’ın yasa dışı dinlemeleri için kullandığı minibüslerin Mit’e devredilip kayıt alına alındığını da biliyoruz. İki yıl önce konu basına intikal etmiş ve gazeteci Mehmet Baransu “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri(!!!) açıkladığı için yargılanmış ve beraat etmişti. Genelkurmay bu minibüsleri İsrail’den aldığı cihazlarla donatarak dinlemeler de kullanmış.

            İşte ben bunu yapan sorumluların muhakkak tespit edilip yargılanmasını istiyorum.

            Bunu söylerken de İsrail’in çıkarlarının beni hiç ilgilendirmediğini açıkça ilan ediyorum... İnsanımızın verdiği vergilerle tank tamiratı adı altında İsrail’in ekonomik krizi esnasında ilaç gibi gelen ilişkilerin kirli yüzlerinin de açıklanmasını istiyorum.

            Genelkurmay ile İsrail arasında geçmişte yapılan bütün gizli anlaşmaların açığa çıkartılmasını istiyorum...

            Yine bu Mit raporuna göre meğer Ergenekon üstü bir yapı varmış. Emekli askerlerden oluşan bu yapı Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’tan erken emekli olmasını istemiş. Böylece darbe tarihi öne çekilecekmiş. Büyükanıt’ın bu kıyağının karşılıksız bırakılmayacağı da hesaplanmış. Karşılığında Büyükanıt’a Cumhurbaşkanlığı teklif edilmiş.

            Oh ne güzel! Yağma Hasan’ın böreği mübarek, paylaştır da paylaştır. Ya asıl sahibi olan bu millet? Onların ne yapacağı zaten bazı yerlere bir zamanlar yazılmamış mıydı: “Orduya sadakat şerefimizdir”

            Bende diyorum ki tam tersi: Millete sadakat şerefinizdir.

            Aksi ihanettir. ABD yararına ,Batı adına ve İsrail çıkarına yapılan ihanet.

            Bereket Büyükanıt’ı ikna edememişlerde bu plan yürürlüğe girmemiş.

            Devam edeceğiz, inşallah.