Geçen hafta içerisinde kadim dostum Celalettin Gültekin büroma kadar gelerek beni ziyaret etti. Dahası yanında sevgili ağabeyim Rafet Kıstır hocamda vardı. Rafet Hoca SDÜ’de iken şu anda Burdur Mehmet Akif Üniversitesinde Mimarlık bölümünün kurucu hocalığını yapıyor.
            İkisi de çok hoş insan, ama müşterek kusurları var. İkisi de çok fena sigara müptelası. Bense bırakalı nereden baksan 13-14 yıl oluyor. Büromda içilmediğini biliyorlar; biraz kıvrandıktan sonra Celalettin “Abbas abi gel karşı parka gidelim hem temiz hava alırız hem de rahatça hocamla sigaramızı içebiliriz” dedi.
            Amacının temiz  havadan ziyade sigara olduğunu üçümüzde anlamıştık. Direnmemin ne onların nede benim yararına olmadığı açıktı. Onun için hiç nazlanmadan teklifi kabul ettim ve birlikte büromun hemen karşısındaki Hasan Gürbüz parkına gidip oturduk.
            Sohbet kısa bir süre sonra,  parkın katlı otopark haline getirileceği konusuna geldi. Rafet hoca parktaki ağaçları göstererek son derece hüzünlü bir sesle “yazık olacak bunlara” dedi. Ayrıca bu parkın Ispartalı olsun olmasın pek çok kişinin zihninde hatıralarla yer ettiğini belirterek,”Isparta’da askerlik yapanlar burada resim çektirmişlerdir, okuyan gençlerde sevgilileri ile birlikte oturup çay içmişlerdir, Isparta’ya geldiklerinde ilk işleri bu parkı ziyaret etmek oluyor” şeklinde bir tespitte bulundu.
            “Birileri belediyeye ulaşıp bu anlattıklarınızı Başkana iletmeli fakat şehrin otopark sorunu da yok mu?” diye sorunca, Rafet hocam:
            “Otopark sorunu elbette var, fakat bu alan zaten ihtiyaca cevap vermeyecek kadar küçük, kaldı ki iki cephesi de yol, nereden giriş ve çıkış yapılacak” deyince gözlerimle parkın çevresini taradım. Doğrusu kendisine hak vermemek mümkün değildi.
            “O zaman sizin çözümünüz nedir?” diye sorunca Hocam:
            “Gerek Belediye binası ve gerekse Halı sarayı artık ömrünü doldurdu. Yapılması gereken bunların yıkılarak Belediyenin yeni ve daha uygun bir  yerde yapılacak  binaya taşınması; böylece hem otopark sorunu çözülecek ve hem de şehrin hava alması sağlanacak” dedi
            Sohbetin ilerleyen aşamalarında iki dostum asıl amaçlarının Müsiad Isparta Şubesinin hafta sonu resmi açılışının olduğunu ve beni açılışa davet etmek için geldiklerini söylediler.
            Celalettin kardeşimin en önemli özelliğinin çevresinde bulunan insanları bir araya getirip teşkilatlanmak olduğunu öteden beri bilen biriyim. Zaten Muğla’dan sonra Isparta Müsiad şubelerinin kurulmasında da kendisinin çok emeği geçmişti. Isparta Şube Başkanı olarak çalışkan, genç ve tertemiz bir arkadaşı, Selim Mustafa Özkutlu’yu bulup getiren de kendisiydi.
            Ben bu sefer nazlanma yolunu seçtim: “Olmaz arkadaş sizin davetiyeniz yok mu, gelsin Selim başkan davetiye versin” diyerek itiraz ettim.
            Celalettin “abi davetiyemiz basılacaktı geç kaldı, sebebi de seninde çok yakinen tanıdığın bir üyemiz nedeniyle istersen seni kendisi ile konuşturayım” diyerek telefonuna sarıldı ve bir numaraya basarak telefonu uzattı.
            Telefonu elime alır almaz karşımdaki üyenin Akdeniz Gazetesinin de sahibi olan yine kadim dostum İsmail Rüştü Çelik olduğunu anlayınca doğrusu şaşırmadan edemedim.
            “Kardeşim on parmağında otuz iş olan bir adama verirseniz elbette aksar” diyerek dostumu gıyabında savundum.
            Dostlar bana nasıl çalıştıklarını, Isparta hakkında raporlar düzenleyerek ilgili Bakanlıklara ulaştırdıklarını anlatınca, doğrusu onlarla gurur duydum. Fakat aynı zamanda dertliydiler de. Onlar büyük bir aşk ile Isparta için çalışırken bazıları da kıskançlıktan arkalarından kuyularını kazıyorlarmış... Mübarek ay yüzsuyu hürmetine bu bahsi burada kesmekle kifayet edelim.
            Müsiad gerçekten sade fakat son derece nezih bir törenle açıldı.
            Ben Isparta’da ki iş çevreleri için Müsiad’ı bir imkân olarak görüyorum. Dernek, bünyesindeki iş adamlarını dünyanın dört bir yanına götürüp ticaret yapma fırsatı tanıyor. Sırtını devlete dayamayan Anadolu Sermayesini bir araya getiren bir teşekkül. Bu nedenle kalkınmamızda çok önemli bir rol oynadığı gibi Anadolu’nun kültürünü de bünyesinde taşıyor.
            Yani halkına tepeden bakmıyor... Ben bu sivil toplum örgütünün kurulmasını Isparta’mız için çok hayırlı görüyor, emeği geçenlere de teşekkür ediyorum.