Başlık Ali Bayramoğlu’na ait. Akşam gazetesinde ki mülakatında haklı olarak bunu soruyordu Sayın Bayramoğlu:

        “Öfkeli insanlar ne öneriyorlar? Nasıl bitirmeyi düşünüyorlar? Varsa cevapları dinleyelim. Ne sen onu yok edebiliyorsun ne o senden istediğini alabiliyor. Arada fatura evlatlarımıza çıkıyor. Kızsak da hazmetmesek de dinleyeceğiz.”

            Tekrar soruyorum haksız mı? Arada fatura gerçekten de evlatlarımıza çıkmıyor mu? Tamam, bundan siyasi, mali ve daha bilemeyeceğimiz şekillerde faydalananlar olabilir. Ama bize ne? Ne için iki Müslüman halkın arasına yüzyıllar boyu kapanmayacak boyutta kan girsin? Neden onların hatırı için Türk ve Kürt, bizlerin evlatları ölsün.

            Yetmedi mi beyler akan kan? Allah gözünüzü doyursun!

            Hem sahi, bu öfkeliler çözüm için ne düşünüyor gerçekten. Savaşa devamdan başka bir şey anlayan varsa beri gelsin!

            MHP Bursa’da bir miting yaptı. Sayın Bahçeli o mitingde Ak Partiyi nifakla, vatanı bölmekle, hainlikle suçladı.

            Bu ülkede yarın Başbakan’a veya Ak Partililere karşı saldırılar olursa Sayın Bahçeli yaptığı azmettirmenin ve kışkırtmanın sorumluluğu altında ezilmez mi? Bu bir.

Ayrıca içerisinde kahir ekseriyeti “bölücü, hain, vatan düşmanı, iç düşman, gafil, nifakçı” gibi kelimelerin oluşturduğu düzeydeki konuşmalar artık baydı. Bu da iki.

            Daha da korkuncu: Kitle slogan atıyor “Vur de vuralım, öl de ölelim” Sayın Bahçeli cevap veriyor:  “Merak etmeyin onun da zamanı gelecek”

            Ne oluyoruz yahu! Bir terör örgütünün lideri “silahları bırakın” derken, bir yasal partinin lideri “onunda zamanı gelecek” diyor.

            Güler misin, ağlar mısın?! 

 

            Sayın Bahçeli siz Doktora Tezinize hazırlanırken bizler okuduğumuz okulun koridorlarında dövüşüyorduk. Hem de ne kadar cahilce! Yani o günleri çok iyi bilirim. Ne oldu ölenler öldü, kalanlar kayıplarıyla kaldı. Ya sonrası? Meydanda işte:  Zamanın düşmanları CHP ile MHP kanki oldu.

            Anlıyorum, CHP ve MHP’nin aynı memeden süt emdiği Kemalist paradigma çöküyor. Ama öldürmekle vakıa ancak geciktirilir, asla durdurulamaz!

            O zaman evlatlarımıza neden devamlı ölüm davetiyeleri çıkarılıyor ki?

            Hem Türk’ü Türk yapan nedir biliyor musunuz? Gönül adamı olması, gönülden konuşması, gönle hitap etmesi; meydan okurken bile lafın güzelini söylemesi; kılıcının üzerini ince nakışlarla süsleyerek silaha bile merhametten ve insanlıktan yana imza kazıması...  Affedici olması, sevmesi; onun için Türkler fetheder, sömürmez; yani: kilidi açar, kalplerin kilidini açar.       

            Tarihimizde bu işin uzmanlarına ‘Alperen’ denirdi?  Ölümden nemalanan değil.

            Tıpkı Alparslan gibi, Fatih gibi!

            Sayın Bahçeli devam ediyor: “İmralı canisine hangi sözleri, PKK’ya hangi umutları verdiniz? İmralı canisinin serbest kalması çözüm müdür?”

            Elbette çözüm değil, kaldı ki bunu söyleyen de yok. Ama tevafuka bakın ki en güzel cevabı Kürt dostum Ahmet Ay evvelden vermiş. Milat gazetesindeki köşesinde   “Öcalan Asılmalıydı” başlıklı yazısında şöyle diyordu dostum:

            “ 80 yıl boyunca çalışır çabalarsın. 930 yıl kardeş halkı ötekileştirir, yok sayarsın. Yetmiyor binlerce vatan evladı öldürülür, buna önlem alacağına kanın akması için çabalarsın ve bununla mevzileri tek tek ele geçirirsin. Sonra bütün bu kazanımlarının İslamcı gelenekten gelen R.Tayyip Erdoğan tarafından yok edilmesine seyirci kalırsın… Yok yok, bu Öcalan asılmalıydı vakti zamanında, hani iktidar ortağı olduğunuz yıllarda. Öcalan size teslim edilmişti ya, o zaman işte. Şimdi treni kaçırdınız.”

            Bence de! Artık ne eski tası arayın ne de bildiğiniz hamama girin! Çünkü artık dünya yenileniyor ve Türkiye yenilenen bu dünyada tarihi misyonunu yükleniyor.

            Son sözüm sizlere dostlar. Bakın bükülmez güç denilen İsrail nasılda kuzu kuzu şartlarımızı kabul edip özür dileyiverdi. Daha durun, hele bir barış gelsin o zaman çok daha inanasınız gelmeyecek güzel günlere şahit olacaksınız.

            Yeter ki şu mayınlı yolda yanlış ağızlara kulak vermeyin; gönlünüzle düşünün ve ileriye doğru karamsar olmayın.