VESAYETE, VESAYETİN TAŞERONLARINA VE ONUN AYAKÇILARINA HAYIR DEMEK İÇİN REFERANDUMA EVET

Vesayet ne demek? Aslında hukuki bir terim. Tmk' nin 396.-429. maddeleri arasında düzenleme bulmuştur. Kavramı tanımlarsak; vesayet aklını kullanamayan ya da kullanamadığı varsayılan birinin karar vermesini engelleyip, onun yerine karar verme hakkına sahip olmaktır. Vesayet altında olan kendine “vasilik” edeni seçecek durumda da değildir, ona kimin “vasilik” edeceğine başkası, ondan daha “güçlü ve akıllı” biri karar verir.

Hukuki bir terimin siyasi retorik malzemesi haline gelmesi, Türkiye’nin kangrenleşmiş bir çok meselesinin sebebini oluşturması ile yakından ilgilidir.

Türkiye’de askeri vesayet rejimi yaşanmaktadır. Güçlü olan Askeri bürokrasi, güya ! millete vasilik etmektedir. Askeri vesayet rejimi aktörleri Halkın iradesinin kendi başına bırakıldığında ya davulcuya ya zurnacıya koştuğunu düşünmekte ve kendilerini sistemin liyakatli sahipleri olarak görmekte , halkın, kendisi için iyi veya kötü olanın ne olduğuna hiçbir zaman karar veremeyecek kadar toy ve çocuksu olduğuna inanmaktadırlar.

Bu vesayet sistemi kesinlikle 60 yıldır bütün kurumlarıyla Türkiye'nin gerektiği kadar gelişememesinin en büyük nedeni sayılır.

Türkiye’de uzunca bir süredir vesayet rejiminin aktörleri ile bu rejimin ülkeye fayda getirmediğini, ülkenin felahının ise demokrasiden geçtiğini inananlar arasında örtülü bir savaş yaşandığı aşikar.

12 Eylül 2010’da yapılacak referandum,  bir bakıma vesayet rejiminin devam edip etmeyeceğinin belli olacağı bir halkoylamasıdır.

Türkiye’nin temel meselesi demokratikleşme meselesidir. Vesayet rejimini savunanlar,  Milletin kendi kararını kendisinin vermesinin anlamlı olmadığını düşünmekte, hatta ellerindeki her türlü gücü kullanarak iddia etmektedirler. Kısacası demokratikleşme adına ülkede atılan her adım onların tüylerini diken diken etmekte, köşeye sıkışmış kedi gibi her türlü hamleyi yapmaktan geri durmamaktadırlar. Ne yazık ki terör örgütünü de vesayet rejiminin devam edebilmesi için kullanmaktan geri kalmamaktadır. Son dönemdeki  artan terör olaylarını hatırlarsak ne demek istediğimiz daha net anlaşılır.

Çünkü 12 Eylül 2010’da ki her “evet” milletin iktidarını pekiştireceği gibi, 60 yıldır her türlü acıyı tattırmaktan geri kalmayan vesayet rejiminden de kurtulmayı sağlayacaktır.

Peki vesayet rejimini savunanlara kısaca bakarsak, CHP, MHP, BDP Ergenekoncular, cuntacılar, BDP ve Terör Örgütü, Silivri Sakinleri vs.

Benim anlamakta zorlandığım milletle ünsiyetinin devam ettiğini iddia eden MHP, referandumda neden hayır oyu vereceğini açıkladı. Yoksa 60 yıllık askeri vesayetin sağ açığında görev alan bir partimiydi. Ya da vesayetin diğer unsurları gibi Milleti göbeğini kaşıyanlar olarak mı görüyorlardı.

Soruları arttırmak mümkün. Ama MHP’liler hayır cephesi ile BDP ile aynı kayığa su taşıdıklarının farkındalar mı acaba.