DA

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları;

Gezide ve 17 Aralık'ta yapamadıklarını Kobani provokasyonu ile yapmaya çalıştılar. Türk'ü Kürt'e kırdırmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Şimdi HDP'nin, CHP'nin hesap verme vaktidir.

Kobani bahanesiyle Yasin Börü'yü ve Hüseyin Hatipoğlu'nu katlettiler. Onlar bizim şehidimizdir. Ne yaparlarsa yapsınlar çözüm sürecini, kardeşliğimizi tahrip edemeyecekler. Milli birliği, dirliği, kamu düzenini en güçlü şekilde ikdas edeceğiz.

Türkiye'nin düzeni söz konusu olduğunda her türlü tedbirleri çekinmeden alırız.Biz bazı tedbirler alınca hemen bazı çevrelerden tepkiler yükselmeye başladı.

Peki, Yasin Börü'nün, Hüseyin Hatipoğlu'nun hunharca öldürülmelerine niye sessiz kaldınız. Bunlar yakıp yıktılar. 214 tane okulu yakarak bu ülkenin geleceğini yakmak istediler.

Bu binaların içinde AK Parti binaları da var. Demek istediler ki 'bu bölgede sadece biz siyaset yaparız' Biz de diyoruz ki 'siz ne yaparsanız yapın, biz ülkenin her tarafında siyaset yapmaya devam edeceğiz'

İnsanları katledecekler, üçüncü kattan atacaklar ve biz de onların cezasını kesmek istediğimizde itiraz edecekler. Biz bu ülkeyi ilini ilçesini vandalizme teslim etmeyiz.

Siz buraya geliyorsunuz. Ama iyi niyetle geliyorsunuz. Peki neden maske takmıyorsunuz? Onlar sokağa çıkarken niyetleri kötü. Onların da CHP'nin de maskesini indireceğiz. Bu maskeler inecek.

Şimdi biz diyoruz ki; kimse özgürlük, gösteri ve toplantı özgürlüğünü kullanırken, maske takmayacak. Aslında bu yolla CHP'nin de HDP'nin de ve onların takipçilerinin de maskelerini indiriyoruz, maskelerini. Çünkü onlar siyaseti de maske takarak yapıyorlar, sokağa Vandalları da maske takarak sürüklüyorlar. Maskeler düşmüştür. 'Barış ve demokrasi' diye partisinin adını koyduktan sonra insanları şiddete ve nefrete çağıranların maskesi düşmüştür.

3,5 yıldır Esad Halep'i yerle bir etti. Peki Kılıçdaroğlu'ndan bir merhamet çağrısı duydunuz mu? Aksine en yakın adamlarını Esad'ın yanına gönderdi. Diyorlar ki Esad'ıma dokunmayın. IŞİD'e dokunabilirsiniz ama ona da sadece Kobani'de dokunun.

Televizyon'da Kobani'nin nerede olduğunu bile bilmiyor. Biz Humus'u, Rakka'yı, Lazkiye'yi, Halep'i, Şam'ı biliriz.

Biz yeni Türkiye aşkıyla Ferhat'ın Şirin'e aşkı gibi, Yeşilırmak'ın Amasya'ya aşkı gibi bu ülkeye aşkla yola çıktığımız günlerde, 40 gün içinde bir çok önemli ve hepimizi güldüren, hepimizi mutlu eden olaylar yaşanmışken -rehinelerimizin kurtarılması gibi- Kurban Bayramı'nda bayram sevincini zehir Kalebet etmek istercesine eşkiyalar, Vandallar, teröristler şehirlerimizde fetret yaşatmak istediler.

O binaları, ambulansları yakanlar yıkanlar bunları yapabilecekler, siyaset özgürlüğünü yok edecekler, insanlarımızın, vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünü yok ederek, yolları kesecekler, fikir özgürlüğünü yok ederek kendileri dışında düşünenleri 3. katlardan atıp katledecekler... Bütün bu özgürlükler yok edilirken susanlar, şimdi biz bunların hesabını sormak için tedbir aldığımızda seslerini yükseltecekler. Yok öyle yağma. Biz bu ülkenin hiçbir semtini, mahallesini, köyünü, kasabasını, ilçesini, ilini, eşkıyaya, teröristlere, Vandalizme teslim etmeyiz, mağdur etmeyiz.

Kılıçdaroğlu '1,5 milyon Suriyeliyi topraklarımıza almak ihanettir'. Asıl senin yaptığın insanlığa ihanettir. O bacılarımızı, karadeşlerimizi Esad'ın, şebbihaların ellerine bıraksaydınız diyor. İşte Kılıçdaroğlu'nun ahlakı da, mantığı da bu kadar.

Biz Esad zalimini de, IŞİD zalimini de en güçlü kelimelerle lanetliyoruz. Halep'e girmeyelim diyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü orada Esad var. Çünkü Esad Suriye Baas'ı. CHP Türkiye Baas'ı, HDP de Kürt Baas'ıdır.

AYRINTILAR GELİYOR...