CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ülkeyi yöneten bir kişi 'yargı benim işime karışmasın' diyebiliyor. Kimsin sen, nereden alıyorsun bu yetkiyi. Yargı senin yalanına, dolanına, talanına dokunmayacak da kime dokunacak'' dedi.
     Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki ''Seçim Stratejileri ve Sandık Eğitimi'' konulu toplantıdaki konuşmasında, yeni tüzük uygulandıktan sonra partide yeni bir yapılanma olduğunu belirtti. ''Yeni CHP'' söyleminin altında yatan temel etkenin de bu olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, eğitimden sorumlu bir genel başkan yardımcıları bulunduğunu söyledi.
     Yeni yapılanmanın, bekledikleri hedefe ulaşması için herkese düşen görevler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, tüm vatandaşların sandığa gitmesi için ellerinden gelen çabayı harcayacaklarını bildirdi.
     CHP'nin resmi internet sitesinde tüm seçmen listelerinin olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sitedeki bu bölüme vatandaşlık numarası ile girildiği zaman sadece o kişinin değil, oturulan apartmandaki evdeki kaç kişinin oy kullandığının da görüldüğünü kaydetti.
     Dün Ankara'nın Pursaklar ilçesinde bir muhtarlığa uğradığını, muhtarın bilgisayarında CHP'nin internet sitesini kullandığını gördüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, muhtarın, internet sitesinin kendileri için büyük kolaylık sağladığını söylediğini belirtti.
     Kılıçdaroğlu, 1976'dan bu yana bölgesel düzeyde eğitim yapamadıklarını anımsatarak, şimdi onları da gerçekleştireceklerini ifade etti.
     Hiçbir partide olmayan eğitim uygulamasını başlattıklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
     ''Sizden isteğim şu; yurttaşlar sandığa gidecek ama sandıklara sahip çıkmamız lazım. Temel hedefimiz var. Her seçim sandığında bir genç bir kadın ve bir partilimiz olacak. Eğer sandıklara sahip çıkarsak, yurttaşın kafasındaki kaygıların, 'oylarımız çalınıyor mu, acaba sandıkta oynama oldu mu' gibi pek çok kuşkuyu kaygı ortadan kaldırmış oluruz. Burada toplanmamızın temel amacı bu. Ne kadar dayanışma yaparsak yapalım güçlerin birleşmesi bir amaca odaklanması lazım. Kontrolsüz güç güç değildir, gücü güç yapan kontrol edilmesi, denetlenmesi, bir amaca yönelik mecranın içerisine sokulmasıdır. Bu bağlamda baktığımız zaman gençlik kollarımız, kadın kollarımız ve gönüllülerimiz ele el verecekler ve seçim sandıklarına sahip çıkacaklar. Eğer seçim sandıklarına sahip çıkarsak, iktidara ulaşmada önemli bir adımı gerçekleştirmiş oluruz.''
     Önceki seçimlerde, görevlilerin bile sandık başında bulunmadıklarını gördüklerini anlatan Kılıçdaroğlu, ''Grup Başkanvekili iken İstanbul'da bir toplantıda, 'öğle yemeği gelmedi, kızdım terk ettim' diyen bir arkadaşla karşılaştım. Ona şunu söyledim, 'kusura bakma sen CHP'li değilsin'. Bir 'öğle yemeği gelmedi' diye sandık mı terk edilir. Bu, pireye kızıp yorganı yakmayı benziyor. Gerekirse o gün akşama kadar yemek gelemese aç duracağız'' diye konuştu.
    
     -9 YILDA ÜLKE NE HALE GELDİ-
    
     Türkiye'nin ''ciddi sorunlarla boğuştuğunu'' savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
     ''Şu hale bakın, 9 yılda ülke ne hale geldi. Kaygı, sadece bizim kaygımız olmaktan çıktı, dünyanın kaygısı haline dönüştü Türkiye. 'Ne oluyor Türkiye'de' diye onlar bir birlerine soruyorlar. Neden gazeteciler tutuklanıyor, niçin içeri atılıyor. Ülkeyi yöneten bir kişi 'yargı benim işime karışmasın' diyebiliyor. Kimsin sen, nereden alıyorsun bu yetkiyi. Yargı, senin yalanına, dolanına, talanına dokunmayacak da kime dokunacak. Hak arayan insanlara copla müdahale ediyorsun, hak isteyen üniversite öğrencisine copla müdahale ediyorsun. Kitap yazmak isteyen adamı hapse atıyorsun. Türkiye bu koşullarda...''
     ''Türkiye'nin sorunları, Türkiye'yi aştı'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Sorunlar artık bir uygarlık sorunu haline dönüşmeye başladı. Şimdi işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünüyorlar. Efendim '2-3 tane savcıyı alırsak ortalık belki yatışır'. Yatışmaz efendim, yatışmaz... Bir insanın haksız, hukuksuz yere hapse girmesi ne demektir, bunu düşünebiliyor musunuz? Basılmamış kitap imha edilecek. Dün de ilahiyatçılar basıldı. Neredeyse Kur'anın meali toplatılacak bu hale getirdiler Türkiye'yi. Bu ülkede sıkı yönetim mi var? Eskiden adı sıkı yönetimdi, şimdi sıkı yönetim 'ileri demokrasi' adı altında uygulanıyor. Savcılar var, özel yetkili mahkemeler var, iddianameler var. Sürekli arka arkaya devam ediyor. Dizi gibi canı sıkıldıkça bir dalga daha başlıyor. O bitti mi, CHP'nin ibresi mi yükseldi bir dalga daha başlat. Toplumun her kesimi kaygı ve kuşku içinde, o nedenle gençlere, o nedenle kadınlara, o nedenle vatanseverlere büyük görevler düşüyor. Hepimize büyük görevler düşüyor. O nedenle sandıklara sahip çıkacağız. Ülkemizi sevdiğimiz için insanı sevdiğimiz için demokrasi ve özgürlüklere özlem duyduğumuz için çalışacağız.''
     Demokrasi ve özgürlüğün tenefüs edilen hava gibi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Varsa farkında bile olmayız. Hava kirlendiğinde nefes alamadığımızda havanın, demokrasin, özgürlüğün önemini kavrarız. Eğer 21. yüzyılın Türkiyesinde insanlar telefonla konuşamıyorsa bir işadamı 'acaba şikayetimi dile getirebilir miyim' diye düşünmekten korkuyorsa o ülkede demokrasi yoktur. Bu ülkede bir Başbakan çıkıp 'yargı benim işime karışmasın ben de onun işine karışmıyorum' diyorsa bilin ki bu ülkede demokrasi ve güçler ayrılığı ilkesi yoktur'' diye konuştu.
    
     -''YENİ SİYASETÇİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM''-
    
     Dün Başbakan Erdoğan'ın kendisi için ''Daha yeni bir siyasetçi'' dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, yeni siyasetçi olmaktan gurur duyduğunu bildirdi.
     Kılıçdaroğlu, ''Yeni siyasetçiyim, temiz siyasetçiyim, halkına yalan söylememeyi ilke edinen bir siyasetçiyim. Bunu söylerken bile beni eleştirirken bile halka doğruları söylemiyor. 'Efendim biz yargının işine karışmıyoruz'. İnsan biraz sıkılır. Biraz ahlak olur insanda. Kurduğu cümlenin nereye gittiğini en azından önce düşünür. Yine aynaya, cama bakmadan konuşmuş'' dedi.
    
     -''SEN ESKİ SİYASETÇİ OLDUN DA NE OLDU...''-
    
     Başbakan Erdoğan'ın ''yargı işine müdahale etmiyoruz'' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
     ''Ne demek etmiyoruz, bal gibi müdahale ediyorsun. HSYK Başkanı kim, Adalet Bakanı. Bu Adalet Bakanı uzaydan mı geldi. Bu Adalet Bakanı başka bir ülkeden mi geldi? Adalet Bakanı'nı HSYK mı seçti, yok. Senin Adalet Bakanın. Senin Müsteşarın o komisyonda görev yapıyor. Sen doğrudan müdahale ediyorsun zaten. Kimi kandırıyorsun bir de diyor ki 'efendim o yeni siyasetçi'... Sen eski siyasetçi oldun da ne oldu, halka doğruları söyle. Milleti kandırmak eski siyasetçi olmakla eş anlamlıdır. Senin yüzünden zaten siyasetçiye olan güven sarsılıyor. Vatandaş niye diyor 'ben siyasete güvenmiyorum' senin yüzünden, senin izlediğin politikalar yüzünden. İnsanda sıkılma olur, bunlarda sıkılma da arlanma da yok. Ahlak olur, samimi söylüyorum, bizim anladığımız anlamda bunlarda ahlak da yok. Bir politikacının halka güven vermesi için önce demokrasiye inanması lazım, güçler ayrılığı ilkesine inanması lazım. O güçlerin birbirini denetlediğini kontrol ettiğini bilmesi lazım. Onların anayasal güvenceleri lazım.
     HSYK, senin emrinde değil mi? Bizi mi kandırıyorsun sen. 'Efendim savcıları değiştirdik de ne oldu ortalık süt liman olacak, hiç bir şey olmaz.' Sen savcıları değiştireceğine tarafsızlıkları yargı kararıyla ortadan kalkmış tarafsız olmadıkları yargı kararıyla ortaya konmuş kesinleşmiş yargıçları orada tutma. İnsanda ahlak varsa etik değerleri varsa bu yargıçların istifa etmesi lazım. Ediyorlar mı? Hayır. Kim diyor 'orada durun' diye, HSYK... Başında kim var, Adalet Bakanı.''
     Halka her zaman doğruları söyleyeceğini, bunda kararlı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Doğruyu söyleyeni 9 köyden kovarlar. Gerekirse 10'uncu köye gitmesini de bileceğim'' ifadesini kullandı.
    
     -''SIRA DİN ADAMLARINA GELDİ''-
    
     Kılıçdaroğlu, öncelikle halkın sorunlarını öğreneceklerini ve çözüm önerilerini halka anlatacaklarını söyledi.
     Türkiye'yi demokrasi ve özgürlük söylemleri ile dünya ligine çıkaracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Eğer dünya 'bu ülkede ne oluyor' diye kaygı duyuyorsa, o kaygılarında haklılar. İlk Brüksel'e gittiğimde hapisteki gazeteci sayısı 53'tü, şimdi 68. Bakalım ilahiyatçılar ne olacak, sıra din adamlarına geldi. Haksızlığa uğrayan herkesi -CHP'li olsun olmasın- savunmak, CHP'lilerin görevidir'' dedi.
     Sorunlar olabileceğini, bunları korkmadan özgürce tartışacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, eksiklerini hatırlatanlara da teşekkür edeceklerini söyledi.
     ''10 Soruda Aile sigortası Kitapçığı'' hazırladıklarını bildiren Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları sırasında bu kitapçığın girmediği evin kalmayacağını söyledi.
     Gençlerin güvencesinin de CHP olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Üniversitede okurken askerlik yapacaksınız. Mezun olunca askerliğiniz bitmiş olacak. 15 aylık askerliği önce 9 aya ardından 6 aya indireceğiz. Siz çalışacak ve üreteceksiniz'' dedi.
     Taşeron işçiliğin bir insanlık ayıbı olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Dün Pursaklar'da genç bir kişi ayda 700 lira alıyorum, 480 lira ev kirası veriyorum, iki çocuğum var nasıl geçineyim' dedi. Bende espri olsun diye 'üçüncü çocuğu yapmadın mı?' dedim. 'Nasıl yapacağım' dedi. Biz, bu tabloyu değiştireceğiz, refah devletini sosyal devleti kuracağız'' ifadelerini kullandı.
     Daha sonra söz alan Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli de Halk Enstitüsü Projesi hakkında bilgi verdi.
     Projenin adını, CHP'nin temel değerleri olan halktan aldığını belirten Kaleli, ''Proje, halkımızın Cumhuriyetin temel değerlerine ve devrimlerine sahip çıkmasını, katılımcılıkla geliştirilmesini amaçlamıştır. Parti İçi Eğitim Birimi, örgütümüzü seçimlere Halk Enstitüsü ile hazırlayacak, paylaşarak çoğalacağız'' dedi.