Peygamber Efendimiz (s.a.v), Kadir gecesinin ramazan ayının son on gününde ve 21, 23, 25, 27 ve 29 gibi tekli gecelerde aranması tavsiyesinde bulunur.

Ülkemizde Kadir gecesini Ramazan ayının 27. gecesi ihya etmek adeta gelenekselleşmişse de, Kur’an-ı Kerim’de bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilen ama Ramazan ayı içinde gizlenen bu mübarek geceyi kaçırmamak için, bu geceye mahsus yapılması tavsiye edilen kısa ama oldukça hoş duayı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ola ki, Ramazan ayının kalan gecelerinden birinde Kadir gecesine denk gelinmiş olursa, bu kısa ama etkin dua sayesinde bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilen gece atlanmamış ve boşa geçirilmemiş olur.

Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor:

- Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi’ne erişirsem ne şekilde dua edeyim?

Resulu Ekrem Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:

- Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle. (Allahümme inneke afüvvün kerîmün, tuhibbül afve fa’fü anni) Tirmizî, Daavât 84.

Ne kadar hoş, ne kadar zarif, ne kadar kısa ve etkili bir dua.

İsterseniz tekrar okuyalım: “Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.”

İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya edenlerin geçmiş günahlarının affolacağı müjdesi hadis-i şeriflerde yer almaktadır. El hak, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam söylüyorsa doğrudur. İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya edenlerin geçmiş günahları affolacaktır.

Öyleyse gelin, bu güzel duayı ramazanın şu son günlerinde dilimizden düşürmeyelim: “Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.”

Oruç tutmak, Allah’ın varlığını hissetmektir...

Hayatın içinde ve insanlarla sürekli haşir neşir bir şekilde olmak, yazarlıkla iştigal eden insanlara zengin bir malzeme sağlar.

Nitekim son yıllarda seyirciyi ekran karşısına bağlayan iyi işler çıkaran sanatçı Yılmaz Erdoğan, ilk yazarlığa başladığı yıllarda hayatın içinden ilginç hikayeler yakaladığını ve bundan yararlandığını anlatır. Bu konudaki avantajını da şu şekilde dile getirir: "O zamanlar meşhur değildim. Çok rahattım hayatın içinde. Kafelere gider, etrafımda oturanlara, evli çiftlere, karşılıklı oturmuş hasbihal edenlere kulak kabartarak yazardım metinleri. 'Acaba ne diyorlar, ne konuşuyorlar?' Çünkü o diyaloğu uydurmak, ancak gerçeğini bilmekle mümkündür. Bazen uydurmak derin bir meseledir" der.

Bu örneği şunun için aktardım.

Ramazandan bir gün önceydi. Haber7 editörü Yaşar İliksiz Bey ile bir cafede oturup hasbihal ettikten sonra, İstanbul’un Anadolu yakasına geçmek üzere metrobüse binmiştim.

Arkamda dikilen delikanlı telefonla konuşuyordu. Kız arkadaşı kendisine epey zamandır ulaşamamış olacak ki, delikanlı kendisini savunmaya çalışıyordu. “Kızım, anlamıyor musun, akşam ramazan başlıyor. İçmeden bir ay nasıl duracağım ben. Kaç gündür barlardayım. Ramazan için stok yapıyorum ki, bayrama kadar idare edebileyim” diyordu.

Delikanlının sözleri zihnimde, her ramazan ayı geldiğinde bir noktanın altını ısrarla çizen Hekimoğlu İsmail Bey’in dediklerini hatırlattı.

Hekimoğlu İsmail yıllarca, bu mübarek ayda meyhanelerin, kumarhanelerin, genelevlerin, içkili lokantaların çoğunun kapandığını ve çalışmadığını, sanatçıların bu ayda sahne almadıklarını dile getirdi. Bu insanların günahkar bile olsalar Müslüman olduklarını ifade etti. Bu meslek sahiplerinin Ramazan ayına gösterdikleri saygıdan hareketle, bu davranışlarının mükafatını ahirette alacaklarını ifade etti.

Toplumun hangi kesiminden olursa olsun, ramazanda insanların oruç tutma davranışını sadece geleneksel alışkanlıklarla izah etmek asla yeterli kalmaz. Kim Ağustos sıcağında dili damağı kurumuşken, hemen dibinde de su bulunuyorken, sırf gelenekler böyle diye su içmekten imtina eder ki? İftar saati gelmediği için önlerindeki nefis yemeklere el uzatmayan ve sabırla bekleyen tüm insanlar, yüreklerinde Allah’ın varlığını derinden hissediyorlar.

Oruç, insanların Allah ile olan irtibatlarını test açısından hakikaten ilginç bir ibadet. Bir ortamda yalnızsınız ve iftar saati gelmedi diye önünüzdeki yemeklere el uzatmıyorsunuz? Allah inancından başka insanı ne frenleyebilir ki?

Bu tablo, Hadis-i Kutsi’de ifade edilen, “Oruç, benim rızam için tutulur, onun mükafatını ben vereceğim” beyanındaki hikmeti anlamımızı kolaylaştırmaktadır. Hakikaten oruç, Allah ile kul arasındaki çok özel bir iletişim biçimidir.

‘Ramazanda bir ay içmeyeceğim, onun için şimdiden stok yapıyorum’ diyen delikanlının ramazan ayına mahsus gösterdiği bazı alışkanlıklarından vazgeçme fedakarlığı bence önemsenmelidir. Hayatında ramazan ayı öncesine göre hiçbir değişiklik olmayanlara göre daha önemli bir mesafedir bu...

Eğer bu davranışlar Kadir gecesine denk gelişle taçlandırılabilirse ve bu geceye özel dua olan “Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle” şeklindeki niyaz ile rahmet kapısı çalınabilirse, rızaya uygun maksat hasıl olmuş olacaktır.