Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''İktidarın tek elde toplanmasının doğurduğu sakıncalar, tarih boyu olduğu gibi günümüzde de demokrasisi fazla gelişmemiş ülkelerde, insan hakları ihlalleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sakıncaya karşı kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkeleri özel olarak gözetilmeli'' dedi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi'nde düzenlenen ''Uluslararası Anayasa Kongresi''nin açılışında konuşan Gerçeker, anayasanın hazırlanmasında toplumun bütün kesimlerinin görüşlerinin alınmasının son derece önemli olduğunu belirtti.
Gerçeker, Atatürk'ün ülkeyi düşman işgalinden kurtarmakla kalmadığını, ardından bir aydınlanma devrimi başlattığını, ülkenin tüm sistemini çağın gereklerine uygun hale getirdiğini, Atatürk'ün yaptığı devrimler arasında hukukun her zaman çok özel bir öneme sahip olduğunu ifade etti.
Anayasa hazırlanırken gözden uzak tutulmaması gereken hususların başında özgürlüğün olması gerektiğini bildiren Gerçeker, ''Bireylere herhangi bir hak verildiği zaman, bu hakkın gerekçelendirilmesine gerek yoktur. Öte yandan özgürlüğün kısıtlanması ise çok katı koşullara bağlanmalıdır. Bireylerin sahip olduğu haklar anayasal güvenceye bağlanmalı, kısıtlama nedeni ise yoruma açık olmamalı. Soyut kavramlar yerine somut ölçütlere bağlanmalı'' diye konuştu.
Anayasaların, ''tepki anayasaları olmaması gerektiğini'' ifade eden Gerçeker, şunları söyledi:
''Anayasalar toplumsal sözleşmeler olduğuna göre, üzerinde gereğince tartışılmalı. Toplumun her kesiminin düşüncesi alınmalı. Çok önemli oranda uzlaşı sağlanmalı. Özellikle çoğulculuk ilkesi asla göz ardı edilmemeli. İnsan haklarının ulaştığı düzey gözetildiğinde, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler ve ulus üstü belgeler, günümüzde artık anayasa hazırlanırken dikkate alınması gereken belgelerdir. Çağımızda artık ülkeler kendi sınırları içerisinde yaşayan insanlara dilediği gibi davranma hakkına sahip değildir. İktidarın tek elde toplanmasının doğurduğu sakıncalar, tarih boyu olduğu gibi günümüzde de demokrasisi fazla gelişmemiş ülkelerde insan hakları ihlalleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sakıncaya karşı kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkeleri özel olarak gözetilmeli. Kuvvetler ayrılığının katı veya yumuşak olarak uygulandığı çağdaş ve demokratik ülkeler bakıldığında, yargı bağımsızlığının özenle korunduğu görülmektedir. O nedenle tarafsız bir yargılama için, yargının bağımsızlığının sağlanması gerekmektedir. Anayasa, insan haklarını güvenceye alan temel belge niteliğinde olmalıdır.''

-ANAYASA KURALLARI-

Türkiye'de kanunların anayasaya uygunluk denetiminin, özel olarak kurulan Anayasa Mahkemesi tarafından yerine getirildiğini vurgulayan Gerçeker, sözlerine şöyle devam etti:
''Öte yandan Anayasa Mahkemesinin anayasa ve kanunlarla verilen başta bazı görevleri de bulunmaktadır. Anayasaya uygunluk denetimi yapılırken, sadece anayasada yazılı kurallar değil, anayasaların da uymak zorunda olduğu, evrensel insan hakları değerleri de gözetilmelidir. Anayasa kuralları da insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi biçiminde yorumlanmalıdır. Anayasalar hazırlanırken ülkelerin özel koşulları, insan hakları ihlallerine gerekçe olarak gösterilmemelidir. Ancak idealleri ve hedefi olmayan bir ulusun, ulus olarak kalabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle anayasaların toplumları ileriye götürme ve motife etme özelliği de bulunmalıdır. Atatürk'ün çağdaş uygarlık düzeyi olarak nitelediği hedef, Türk ulusunun hedefidir. Her devletin bir kuruluş felsefesi bulunmaktadır. Bu felsefe birtakım kavram ve sembollerle kişilik kazanmaktadır. Örneğin bayrak bir semboldür ve bir ulusun birliğini niteler. Bunun gibi ortak değerler, ortak ilke ve ülkülerle ulusların anayasalarında bireylerin haklarını koruyup gözettikçe var olmalıdırlar.''