Rakibinin batışına şampanya patlatmak! Doğan Grubu artık yalnız... Bunu haketmiş olmalarına gerçekten üzülüyorum. Yavuz Semerci yazdı...

Sorun, Aydın Doğan’a ait şirketlere yönelik peş peşe kesilen vergi cezalarının isabetli olup olmaması değil ...

3.7 milyar lira vergi cezasını (seçim öncesi kesilen cezayı da katarsanız, 5 milyar lirayı aşar) öderler mi, konu uzlaşmayla çözümlenir mi, mahkemelik mi olurlar, ceza yargıdan mı döner? Bu soruların ayrıntılarına girmek ve tartışmak, neredeyse imkânsız hale geldi. Konu öylesine teknik ki...

Ayrıca elimizin altında kesilen vergi cezalarına yönelik rapor yok. Tek taraflı bir bilgilendirme yaşanıyor.

Bugün dile getirilmesi gereken birkaç ayrıntı var. Haber tüm internet sitelerinde yer aldı. Yorumcular ikiye ayrılmış: AK Parti’nin kendisine biat etmeyen Doğan Grubu’nu susturmak için vergi cezası kestiğini ileri sürenler, diğer tarafta ise “Oh olsun” diyenler var. Ve Doğan Grubu’nun batmasını isteyenlerin çokluğu ne yazık ki bana şaşırtıcı gelmiyor ...

Bence bu grubun yöneticileri ve patronu “nerede hata yaptıklarını” bir kez daha düşünmeli. Medya sektörü ve reklam pastasından yüzde 50’nin üzerinde pay alan bir grubun bu kadar düşman biriktirmesinin temelinde 2000 yılından sonra rakiplerini sindirmek ve yok etmek üzere kurguladıkları politika var. Star’ın sahibi Cem Uzan, Show TV ve Akşam’ın sahibi Mehmet Emin Karamehmet ve Sabah’ın sahibi Dinç Bilgin... Üçü de banka sahibiydi. Üçünün de bankasına el kondu. Hepsi zor günler geçirdi. Doğan Grubu, olayları soğukkanlı bir şekilde gazetelerine yansıtmak yerine, bu grupları peşinen “hortumcu” ilan etti. Bu durumu pazar payını artırmak için kullandı. (Bir ara 2001 yılında 6 aylığına Dinç Bilgin ile anlaştılar. Hortumcu sıfatını bir süre kullanmadılar.)

Rakiplerinin borçlarını ödemek için yaptıkları samimi yaklaşımları bile yerden yere vurdular. Detaya girmeyeceğim. Sadece medyada konuşulan bir örnek yeter: “Aydın Bey; Turgay Ciner, Sabah’ın yönetimine geçtikten yıllar sonra Dinç Bilgin ile tekrar anlaştı. Ve Bilgin, sonra hükmü kalmamış bir belgeyle Sabah’a el konulmasını sağlayacak süreci başlattı. TMSF Sabah ve atv’yi Ciner’in elinden aldı. 2 Nisan 2007 tarihinde Doğan Grubu’nun yönetim merkezinde bu olay şampanya ile kutlandı.”

O gün rakibinin gazetesine el konulmasını kutlayanlar, bugün kendilerine yönelik yıkıcı ve yok edici cezanın haksızlığını (haklı mı haksız mı önemli değil) dile getirecek medya bulamıyorlar doğal olarak.

Hatırlayın, Mehmet Emin Karamehmet, Türkiye’nin en değerli bankası Yapı Kredi’yi (diğer bankasına el konulduğu için) mecburen ucuz fiyata elinden çıkarmak zorunda kalacağı bir süreç içindeydi. Turkcell gibi dünya şirketindeki hisselerini satarak borç buluyor, TMSF’ye milyarlarca dolar ödüyordu. Hürriyet ise aynı dönemlerde yayın yapıyordu: “Bu hortumcuya niye bu kadar destek veriyorsunuz? Neden tüm mallarına el koymuyorsunuz? Bu borçların üzerine yatacak.” Ankara bu yayınlara aldırış etmedi. TMSF gerekli süreyi verdi ve Karamehmet, kamuya neredeyse 3 milyar dolar borç ödedi. Bugün gelinen noktada Doğan Grubu artık yalnızdır. Kendisine ne Çalık, ne Ciner, ne de Karamehmet Grubu “empati” gösterecektir.

Rakiplerine karşı halkta düşmanlık yaratacak nitelikte ve ölçüsüz acımasızlıklar içeren yayın politikası sürdüren Doğan Grubu, bindiği dalı kesti.

Artık yalnızlar...

Bunu hak etmiş olmalarına gerçekten üzülüyorum...

[email protected]  (Habertürk)