Hayatımızın her daim, bir parçasında yer alan ve ilelebet yer alması gereken dört önemli faktör;

Dört mum yavaşça yanıyordu.
Ortam çok yumuşaktı ve konuştukları duyuluyordu.

İlki söyledi:
‘’ ben barışım!"
Artık kimse benim yanık kalmamı sağlamıyor, sanıyorum söneceğim. "
Alevi hızla azaldı ve bütünüyle söndü.

İkincisi söyledi:
‘’ ben inancım!"
neredeyse herkez benim artık gerekli olmadığımı düşünüyor
o nedenle daha fazla yanık kalmama hiç gerek yok’’
Konuşmayı bitirdiği zaman, bir rüzgar hafifçe esti ve onu söndürdü.

Üzgünce üçüncü mum sırası gelince konuştu:
” ben sevgiyim!"
yanık kalmak için artık gücüm kalmadı. İnsanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı. Kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular "
Ve hiç zaman yitirmeden söndü.

Ansızın...
Bir çocuk odaya girer ve üç mumun yanmadığını görür
”neden yanmıyorsunuz sizin sonuna kadar yanmanız gerekir "
Bunu söyleyerek, çocuk ağlamaya başlar.

Ardından dördüncü mum söyler:
”korkma ben hala yanıkken diğer mumları yeniden yakabiliriz

"BEN UMUDUM!’’

Umudunuzu asla yitirmeyiniz. Umutlar insanların hayatını güçlendirir umut olmadan yaşam zevki olmaz.

Umut, yaşamaya ve büyümeye eşlik eden, onunla birlikte bulunan ruhsal bir öğedir.

Eğer güneşi almayan bir ağaç, gövdesini güneşin geldiği yöne eğerse, ağacın tıpkı bir insan gibi "umut ettiğini" söyleyemeyiz çünkü insandaki umut, bir ağaç için söz konusu edilemeyecek duyguları ve farkında olmayı içerir. Ama gene de ağacın güneşin gelmesini umduğunu söylemek yanlış sayılmaz.

Umut etmek bir var olma durumudur. Umut etmek bir etkinliğe hazır olma durumudur.

Eğer umut, inanç ve direnme gücü yaşamla birlikte varalon ögelerse, nasıl oluyor da böylesine çok sayıda insan umut, inanç ve direnme gücünü yitiriyor? İşte insan varlığının belirleyici özelliği bu yitirme olasılığının ta kendisidir...

Çoğumuz sevilmeyi ummuşuzdur. Yalnızca giydirilip beslenmeyi değil, anlaşılmayı, dikkate alınmayı, saygı gösterilmeyi beklemişizdir. İşte bu bekleyişlerimiz umudumuzun varlığındandır.Umudunu yitiren toplumlar yok olmaya mahkumdurlar.

Sağlıcakla kalın.