Eskilerden bir laf vardır. “İnsanın neresi acırsa canı ordadır” diye. Evet tam da öyle. Ancak insanın tek ve vazgeçilmez bir diğer sızısı ise evlattır. Hani herkesten ve her kötülükten koruyarak büyüttüğümüz, en iyi okullarda okuttuğumuz ve geleceğinin bizim yaşantımızdan bin kat daha güzel olsun dediğimiz evlatlarımız. İki gün önce Türkiye sınırında mülteci kampında yaşayan bir çocuk yüreklerimizi fazlasıyla dağladı ve bizi derinden yaraladı. Çocuğun sözleri “Babam öldükten sonra bana kimse ceket almadı” deyip utanmakla üzülmek arasında bir tavırla yüzünü kolu ile kapatması, işte tam da burada beni kalbimden vurdu. İşte o anda her şeyden vazgeçiyor ve bu çocuğun imdadına koşmak istiyorsunuz. Allah senden razı olsun çocuk sen bize insan olduğumuzu hatırlattın. Sana binlerce kez teşekkür ediyorum. İnşallah bir gün seninle karşılaşmak ve sana bir ceket değil binlerce ceket almak nasip olur.

             Türkiye de Ak Parti hükümeti zamanda güçlenen ve kimsesizlerin kimi olacağız sözümüzün tam da karşılığı olan Kızılay ve Afad gerekeni anında yaptı ve bu çocuğa ceket götürdü. İşte tam da bunun için Ak Parti’yi seviyorum ve iyi ki Ak Partiliyim diyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan kimsesizlerin kimidir. Nerde canı acıyan varsa ona dost, nerde ağlayan bir göz varsa ona yoldaştır. Ancak kendini bilmez parti yöneticilerinin bu teşkilatlarda görev almaması gerekir. Vatandaş ile dertleşmeyen, o memleketin haleti ruhiyesini bilmeyen, bu topraklarda yaşamamış, bu caddelerde, sokaklarda yürümemiş, bu memleket insanının dilinden ve gönlünden anlamayan insanların bu teşkilatlarda yönetici olmaması gerekir.

           Bu kutlu dava ilelebet büyüyerek gitmelidir. Ak Parti gelip geçici bir hareket değil, aksine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı, birliği ve bölünmez bütünlüğünün teminatı olan bir davadır.  Bunun içindir ki kongre sürecine girdiğimiz bu günler çok kıymetli ve bizim önümüzde bir fırsat olmalıdır. Parti içinde silkelenip kendimize gelmemizi sağlayacak bir kongre süreci geçirmemiz gerekir.

Yukarıda dediğim gibi kendimiz, ailemiz ve çocuklarımız için Ak Parti’ye sahip çıkmalıyız. Menfeatine düşkün bizim parti vizyonumuza yakışmayan isimlerin temizlendiği bir süreç olmalıdır. Bu kadar eleştirinin ardından da bugüne kadar görevini iyi yapmış, partimizi bu güne kadar en iyi şekilde temsil etmiş ve taşımış tüm teşkilat mensuplarına da teşekkürü borç biliyorum.

          Bir ağacın kökleri kurursa o ağaçta kurur. Bu partinin kuruluşundaki insanların partiye yeniden göreve getirilmesi gerekir ya da bu insanların gönlü ve görüşleri mutlaka alınmalıdır. Koltukta otururken ben bu görevi en iyi yapan kişiyim,  ben olmasaydım bu parti olmazdı, ben olmasaydım bu parti dağılırdı, ben olmasaydım bu parti bu kadar oy alamazdı düşüncelerine kapılanlar derhal partiyi terk etsinler. Ak Parti kişilerin başarısıyla bu günlere gelmedi. Burdaki tek unsur ve ortak noktamız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Partimiz Recep Tayyip Erdoğan sayesinde bu kadar güçlüdür, bunu unutmamak gerekir. Koltukta oturanlar ancak ve ancak yaptıkları ile oy kaybına sebep olmaktadırlar.

         İşte Ak Parti kurucusu olarak Ak Parti bizim gözümüzden bile sakındığımız bir evladımız olmuştur. Her şeyi onun üstünde tuttuk. Bundan sonra da tutmaya devam edeceğiz. Allahın izniyle her zorluktan çıkacağız. Nasıl ki bir çocuk büyük bir emekle sabırla büyüyor ise, bizde bu davayı emek ve sabırla büyüktük. Yani büyütmeyi Allah bize de nasip etti. Bu davanın küçük bir parçası olmaktan her zaman gurur duydum. Çünkü liderimize inanıyoruz, davamıza inanıyoruz. Bu partide halen iyi niyetli milliyetçi insanların var olduğuna inanıyoruz. Çünkü ülkemizden ümidimiz var, biz halen iyi niyetli insanların, kötü niyetli insanların sayısından fazla olduğuna inanıyoruz. İnanmayada devam edeceğiz.

Çünkü biliyoruz ki Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.