Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer ve ekibi eğitim ile ilgili önemli ve radikal kararlar alıyor. Türkiye'de eğitim sisteminde ciddi bir reforma ihtiyaç var.
 
Ancak, alınan kararlara neredeyse tamamının altı boş. Alt - yapısı hazır olmadan alınan kararlar uygulama aşamasında sorun çıkarıyor bazıları mahkemeden dönüyor.
 
FATİH projesi çok büyük bir proje. Ama uygulamada hem teknik alt- yapı, hem de öğretmen altyapısında sorun yaşanabilir.
 
Eğitimde 4 + 4 + 4 sistemini destekleyen ve olmasını belki de en fazla arzu edenlerdenim. Geç kalınmış bir yasa. Ancak, bakanlık derslik, kitap müfredatı gibi konularda hazırlıksız gibi görünüyor.
 
Özellikle okulların orta kısımlarının yani eğitimin ikinci'4'lük ayağının fiziki olarak sorunlu olduğunu düşünüyorum. Planlama iyi yapılmadıysa önümüzdeki eğitim - öğretim yılında ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabilir. Bu konuda gerekli planlamaların çok önceden yapılması gerekiyordu.
 
19 Mayıs ve diğer Milli Bayram kutlamaları ile ilgili alınan karar Danıştay'dan döndü. Bakanlığın kararı yerindeydi ama yine altı boştu. 19 Mayıs'ın stadyumlarda kutlanması kadar saçma bir uygulama yoktu. Hem öğrenciyi okuldan koparıyordu, hem sıcağın altında eziyet ediliyordu, hem öğrencilerin kontrolünü zorlaştırıyordu, hem de artık Milli anlamda ne gençliğe, ne de vatandaşa vereceği bir mesaj kalmamıştı.
 
Sıradan hale gelmiş, bu kutlamaların iptali yerinde bir karar. Ancak, yerine nelerin yapılacağı, milli bayramların nasıl kutlanacağı belirtilmeli. Dolu dolu programlar millete anlatılmalıydı. Toplantılar, sempozyumlar ve değişik, etkili kutlama programları millet ile paylaşılmalıydı.
 
Sadece, "iptal ettik" demek yeterli değildi. Belki de neler yapılacağı belli idi ama hiç kimse ile paylaşılmadı.
 
Okul müdürlerine "velilerden para almayın" genelgesi gönderiliyor, sonra müfettiş gönderiliyor. Hiç biri müdürlerin, idarecilerin hangi şartlar altında hizmet verdiği bilmiyor demek ki. Hem para gön-    dermiyorlar, "hem de para almayın" diyorlar. Ankara'daki bürokrat ve siyasiler, taşradaki sıkıntıları bilmedikleri, sorunları yaşamadıkları için sadece genelge gönderiyorlar.
 
Bakan beyin açıkladığı kararlar sadece bunlarla sınırlı değil. Önemli kararlar açıklanıyor ama ya erken, ya da altı boş. Ya da hayata geçirilmesi kısa sürede çok zor kararlar.
 
Milli Eğitim Bakanının ve bürokratlarının, eğitim ile ilgili alacakları kararları ile düşünmeli, yerinde ve zamanında açıklamalı.
 
Eğitimde radikal kararlar şart. Ama ayağı yere basan, geri adım atılmayacak ve uygulanabilir, en önemlisi de sistemin, hayatın gerçekleri ile örtüşmeli. Ankara'dan karar alırken, Isparta'daki, Edirne'deki, Bursa'daki, Kırşehir'deki, Erzurum'daki, Urfa'daki, Aydın'daki okul müdürünün, öğretmenin, öğrencinin gerçekte neler yaptığını bilmeli. Özellikle yöneticiler bir gün olsun gelip idarecilik yapmalı, ondan sonra Ankara'dan Isparta’ya, Türkiye'ye genelge göndermeli.
 
Bakanlığın kararlarının Isparta'daki uygula-malarını da zaman içinde göreceğiz. Temennimiz aksama olmaması.