Yazımı basınla uğraşıp, yargının tokadı ile neye uğradıklarını bilmeyenlere ayırdım.
Belediyenin 2010 yılında Basına yaptığı  ödemelerinin mevzuata uygun olduğu mahkemece tescillendi.
2010 yılında fazla miktarda gazeteye abone olmak web sitesi ve reklam harcamaları yapmakla suçlanan Basından Sorumlu Belediye Başkanı Yardımcısı Recep Erdem ile dönemin Basın Müdürü Ali Balcı hakkında yapılan ön inceleme sonrası soruşturmaya gerek olmadığına karar verildi. 
Isparta Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü bütçesinden 2010 yılı içerisinde medya kuruluşlarına ödenen ücretler Denetim Komisyonu tarafından şikayet konusu oldu. Belediye Başkan Yardımcısı Recep Erdem ve dönemin Basın Müdürü Ali Balcı hakkında, fazla miktarda gazeteye abone olmak, web sitesi ve reklam harcamaları yaparak görevi kötüye kullanmak şikayeti üzerine  ön inceleme yapıldı.
İl İdare Kurulu, Erdem ve Balcı hakkında soruşturma izni verilmemesini kararlaştırıldı. Ancak Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz ederek kararı Antalya Bölge Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme de  yeniden ön inceleme yapılmasını istedi.
Bunun üzerine Valilik tarafından yenden muhakkik görevlendirildi. Yapılan ön incelemede kamunun zarara uğratıldığına ilişkin bir durum olmadığı belirtilerek Erdem ve Balcı hakkında bir kez daha soruşturma izni verilmemesine karar verildi.  Vali Vekili Niyazi Can tarafından imzalanan raporda şu ifadeler yer aldı:    
 “Haklarında ön inceleme yapılan Başkan Yardımcısı Recep Erdem ve  Basın  Müdürü  Ali Balcı’nın  Belediye Encümeni’nin 12 Ocak 2012 tarihli kararında mahalli ve ulusal gazeteler ile web sayfalarına abone için karar verildiği, ancak karar ekinde ‘resmi ve dini  bayramlarda  Belediye Başkanı’nın yayınlanan mesajlarından ücret ödenmesinin gerektiği’ hükmüne aykırı olarak yapılan ödemeler, 2011 yılı  Ağustos ayında ilgili gazetelerden tahsis edildiği ve dolayısıyla kamu zararının ortadan kalktığı anlaşılmıştır.
Gazete dergi internet ve web sitelerine abone olunması ile ilgili kararlar  Belediye Encümenince alındığı, ancak bu yayınlardan yararlanma ve halkın hizmetine sunma, Belediyenin yaptığı faaliyetleri  hemşehrilerine ve diğer vatandaşlara duyurma maksatlı ile yapılacak ‘basın yayın reklam ve web siteleri’ ile yapılacak sözleşme ve anlaşmalar ile ilgili kesin bağlayıcı bir düzenlemeye rastlanılmadığı, bir yılda yapılacak reklam harcamaları ya da alınabilecek yerel ya da ulusal düzeydeki gazete ve dergi sayıları, içerikleri, niteliklerinin neler olacağı  hakkında yürürlükte kesin hükümlü mevzuatın bulunmadığı, ayrıca Belediyeler Kanunu’nun Belediye’nin giderleri başlığı altında  Belediye giderleri arasında ‘Temsil, tören, ağırla-ma ve tanıtım gideri’ ile  ‘sosyokültürel, sanatsal ve bilimsel etkinlikler içini sayılan giderler’in  sayıldığı anlaşılmıştır. Yapılan harcamaların kanunun ilgili maddeleri hükümleri doğrultusunda hakkında ön inceleme yapılan kişilerin suç işlemek, çıkar sağlamak, başkalarına çıkar sağlamak ya da Belediyeyi zarara uğratmak  kastıyla hareket etmedikleri, Belediye Encümeninin aldığı karar doğrultusunda  hareket ettikleri tespit edildiğinden  yapılan uygulamada mevzuat açısından hukuka aykırı bir durum olmadığı, kamunun zarara uğradığı yolunda isnat edilen iddiaların sübuta ermediğinden soruşturma izni verilmemesine karar verildi.” 
Öncelikle kıdemli bir gazeteci olarak şunu ifade etmek istiyorum. 25 yıllık meslek hayatımda 6 belediye başkanı ile çalıştım. Bugüne kadar çalıştığım tüm belediye başkanları basınla  iyi bir diyalog içerisinde   çalışmış ve görevlerini tamamlamışlardır. Belediye hizmetlerini kamuoyuna duyurma adına özellikle yerel gazetelere abone, reklam ve ilanlar vermişlerdir. Bu uygulama Türkiye’deki tüm belediyelerde mevcuttur. yani hem yasaldır hemde etik kurallarına aykırı değildir.
Ne varki bir önceki yönetim kaybedilen seçimin intikamını alma adına, mevcut yönetimi sürekli şikayet ederek kendi döneminin hatalarını örtbas etme düşüncesindedir. Yapılan şikayetler arasında basına ödenen paralar, gazeteler olunan abonelikler, verilen ilan ve reklamlar da vardır.
Peki demezlermi, ‘kardeşim madem basına ödenen paralarda, verilen ilan ve reklamlarda usulsüzlük vardı da sen niye verdin?” diye....
Bu tür insanar siyasi rakibini zor durumda bırakacağım derken aslında basınada büyük zarar verdiklerinin farkına varamıyorlar. Ya da farkına varıyorlar ama bizim sorunumuz basınla değil deyip kendilerini suçsuz ilan ediyorlar.
Bizim meslektaşlarımızda bizim haklarımızı gasp etmeye çalışan, bizimle ilgili konuları şikayet konusu yapanlara prim verip, birde onları gazetelerinin manşetlerine taşımazlarmı?
Basınla uğraşanlar hep kaybetmiştir. Onun için adımla-rınızı dikkatli atın ve bizimle uğraşmaktan vazgeçin, benden söylemesi.
Saygılarımla....