Toplum ve bireyin huzur ve güvenliği için suçların önlenmesi; suçların önlenebilmesi içinde cezaların caydırıcılığı şarttır.

                   Suçluyu cezalandırmamıza rağmen suç işlemeye devam edebiliyorsa cezalandırma sistemi işlevini, etkinliğini yitirmiş demektir.

                   Haberlerde sürekli suç işleyenlerin profilini görüyoruz. Adam suç işleme makinesi sanki,; defalarca hırsızlık yapanı, kaçıncı defa yaralamalı-öldürmeli suç işleyeni var. Öldürmekten ömür boyu hapse mahkûm olup, hapisten kaçıp kendisini yargılayan hâkim yahut şikayetçiyi öldürmeye kafasına koyup uygulamaya çalışanı var

                   Aynı hırsız aynı mahallede birçok evi soymuş, yakalanmış; gayet pişkin güler yüzle kameraya el sallıyor.

                  Peki, masum insanlar nasıl güvenle ve huzurla yaşamını devam ettirecek? Kendisini  yahut toplumu hırsız, yankesici, dolandırıcı, katile karşı nasıl koruyacak.?

                 Suçluyu yakalamakla görevli polis, yargılamakla görevli savcı-hakim; yaşamlarına karşı sürekli hapse giren –girmeyen suçlularca tehdit sunulması karşısında; kendisini ve ailesini güvende hissetmemesi nedeniyle ‘’banane” demeye başlar ve görevini hakkıyla ifa etmesse ne olacak?

                Toplumun düzeni işlemez hale gelir, kaos baş gösterir.Çünkü insanların toplum olarak bir araya gelmesinin (toplumlaşmasının) sebebi; ihtiyaçlarını gidermede yardımlaşma duygusu ve toplumsal düzen kurmada ki amacı da kendisini güvende hissettirecek korumaya sahip olma beklentisidir..

 

                  İnsanlar; toplumun içinden yahut dışından yaşam güvenliğine yönelik ihlallerin bir daha tekrarlanmasını engelleyecek şekilde cezalandırıldığını görmez ve ikna olmazsa  siyasi –sosyal yaşam dinamitlenmiş demektir.

               Devletin güvenliği ve prestiji kadar birey insanın güvenliği ve huzuru hususunda da gerekli radikal açılımlara gitmeliyiz.

 

                Bu hususta başbakanın idamla ilgili çıkışı önemli olmakla beraber yeterli ve sistemsel değildir.

Çünkü fiili hukuk; insanı var edenin sunduğu ve insanlık tarihi birikimiyle kadim hukuk halinde fıkıhlaştırılan hususlara dayanmaz, referans almaz ,uyumlu hale getirilmesse yapılan ve düşünülen her çözüm eksik kalacaktır. Toplum ve insanın huzuruna, güvenliğine, özgürlüne hizmet etmeyecektir.

                  Kısaca diyorum ki ; suçsuz bir insanı kasti olarak öldürmüş veya uzvunu kesmiş bir sanığın ceza olarak öldürülmesine veya uzvunun kesilmesine karar verilse kameralara el sallayabilir,gülümseyebilir mi bir düşünün.?