İncil yazarları Hz. İsa’nın çarmıha gerilmek suretiyle öldürüldüğünden emindirler. Kudüs’e gelmiş, havarileriyle son akşam yemeğini yemiş, baskın düzenleyen Başkâhinin kolluk kuvvetlerince yakalanmış ve aynı gün yargılanarak çarmıha gerilmek suretiyle öldürülmüştür.

            Elbette ki Müslümanlara göre Hz. İsa çarmıhta ölmemiş fakat onlara öyle gösterilmiştir. Bu bilgiyi veren Kur’an aynı zamanda İsa peygamberin öldüğünü de yani ölümsüz olmadığını- dolayısıyla ilah değil insanoğlu olduğunu- da bize bildirmektedir.

            Peki, İsa Peygamberin suçu nedir? Çok basit: halkı mevcut düzene karşı isyana teşvik etmek!

            Nasıl mı? Şöyle: Filistin deki Yahudiler Roma’nın işgali altındadır. Atanan bir Romalı Vali tarafından yönetilirler. İç işlerinde ise Başkâhin ve onun Yüksek Din Konseyi tarafından idare edilirler. Vali ile Başkâhin işbirliği içerisindedir. Zira birinin otoritesinin devamı diğerinin varlığına bağımlıdır.

            Halk ise bir kurtarıcı yani Mesih özlemi ile yanıp tutuşmaktadır. Çıkarılan pek çok isyan kanlı bir şekilde bastırılmıştır.

            İşte tam böyle bir siyasi atmosferde zuhur eden Hz. İsa’nın varlığı hem Romalı idarecileri ve hem de hahamlar topluluğunu endişelendirmiştir.

            Hıristiyan kaynaklarına göre yakalanan İsa evvela Başkâhin Kayafas tarafından sonrada Vali Pontus Pilatus tarafından sorguya çekilip idama mahkûm edilmiştir.

            Yine İncil yazarlarına göre kesin olan diğer bir husus onu havarilerindenYahuda İskaryot’un ispiyon ettiğidir. Hatta baskıncılara İsa’yı öpmek suretiyle işaret ederek polislere göstermiştir. İş İskaryot’un Başkâhinden 30 gümüş dirhem aldığından, sonrasında vicdan azabı çekerek kendisini asmak suretiyle öldürdüğüne kadar vardırılmıştır.

            Lakin daha sonra elde edilen belgeler işin hiç de böyle olmadığına dair iddiaları gündeme taşımıştır. Yani Yahuda İskaryot’un hain olduğuna değil masum olduğuna dair belgeler.

            Ispartalı ilim adamı Prof. Dr. SayınEkrem Sarıkçıoğlu bu ayın başında beni büromda ziyaret etmek nezaketi ve lütfünü gösterdiler. Ben böyle güzel bir insanı ağırlama telaşında iken, kendileri, düzenledikleri bir eseri imzalayarak bana vermek âlicenaplığını da ayrıca gösterdiler.

            Eser “Diğer İnciller (Apokrif İnciller) (Yeni Bulunan Belgeler İlave Edilerek Güncellenmiş Metinler ve Tarihi Bilgiler)” ismini taşıyordu.

            Basım yeri ise Fakülte Kitapevi idi. Yani Isparta’nın gizli kahramanlarından birisi olan İbrahim Özdemir tarafından işletilen basımevi.

            Muhterem Hocamız Kanonik İncillerden yani İznik Konsülü tarafından kabul edilen dört incilin haricindeki İncillerden bir derleme yapmıştı. İşin konumuz tarafından önemli olan yanı Hocamızın kitabına Yahuda İncilini de almış olmasıydı.

            Kolayca tahmin edeceğiniz gibi bu İncil hain diye nitelenen Yahuda İskaryot tarafından kaleme alınmış olan İncil’di. Daha doğrusu babasından duyduklarına göre oğlu Bünyemin tarafından yazılan İncil.

            Kitabın başında verilen bilgilere göre bu İncil 1970 yıllarında Nil sahilinde el-Minya şehri yakınlarında bulundu. Karbon tarihleme yöntemine göre İ.S.220-240 yıllarına ait bu belge ancak 2006 yılında yayınlandı. Ekrem Hoca tarafından da dilimize çevrilmek suretiyle bizlere kazandırıldı.

            Peki, bu İncil’de ne deniyordu? Evvela Hz. İsa’nın Tanrı-oğlu değil Peygamber olduğu gerçeği. İsa’nın ölümden sonra dirilmediği ve ayrıca onun beklenen Mesih de olmadığı.

 Tabii en önemlisi kendisinin Hz. İsa’ya ihanet etmediği... Zira o, yardım talep etmek için gittiği zengin kişi, kitap bilgini tarafından aldatılmış, dost gibi görünen kitap bilgini Yahuda’yı kandırmak suretiyle Hz. İsa’nın bulunduğu yeri Başkâhine ihbar etmişti.

Elbette en doğrusunu Allah bilir.

Son olarak bu İncil’e göre Yahuda’nın da sonu da Hz. İsa gibi olmuş. Oda Romalılar tarafından yargılanıp idama mahkum olmuş. Lakin bir farkla Yahuda gerçekten çarmıhta can vermiş.