İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye'deki durumun her geçen gün kötüye gittiğini belirterek, İran konusunda ise tansiyonun düşürülmesi gerektiğini söyledi.

İhsanoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Suudi Arabistan ziyareti ile ilgili olarak Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, Babacan'ın bu ziyaretinin son derece faydalı olduğunu kaydetti. Sadece Suudi Arabistan ve Türkiye'nin İİT üyesi ülkelerin Gayri Safi Milli Hasıla'sının (GSMH) dörte birini teşkil ettiğine işaret eden İhsanoğlu, dolayısıyla karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu söyledi. İhsanoğlu, özellikle Suudi Arabistan'ın hac ve umre nedeniyle dünya'nın en aktif ticari yaşantısına sahip olduğuna da dikkati çekti.

Suriye'deki son gelişmeleri de değerlendiren İhsanoğlu, "Durum her geçen gün kötüye gidiyor. Ülke idaresi hala problem ve krize doğru teşhis koymuş değil. Arap Birliği gözlemcileri heyeti çalışmaları doğru şekilde yürütülemedi. Bu çalışmaların herhangi bir krize meydan vermeyecek şekilde olması gerekir. Bir takım engellemeler var. Bu da krizi daha vahim bir hale getiriyor" dedi.

İİT'nin yabancı müdahaleye karşı olduğunun altını bir kez daha çizen İhsanoğlu, "Bunu baştan beri İİT olarak söylüyoruz. Yabancı müdahale kesinlikle olmamalı. Libya'daki bir durumun yaşanmasını temenni etmiyoruz. Suriye'deki durum tüm bölgeyi tehdit ediyor. Bu krizin çözülmesinin en önemli tarafı acilen reformların yapılması. Yoksa durum daha da vahim olabilir. Ulusal bir mutabakat ile anayasa düzenlenmelidir. Zaten mevcut kriz anayasadan kaynaklanıyor" diye konuştu.

Hürmüz Boğazı konusunda da bölgede tansiyonun yükseldiğine dikkati çeken İhsanoğlu, tansiyonun düşürülmesinin gerektiğini vurguladı. Uluslararası su yollarının açık kalmasının gerektiğini ve bölgedeki gergin ortamın azaltılması ve tek taraflı eylemlerden uzak durulması gerektiğini ifade etti.

İranda bir bilimadamının öldürülmesinden duyduğu endişe ve üzüntüyü de dile getiren İhsanoğlu, şöyle konuştu:

"Son derece üzüntü duyduğumu belirtmeliyim. Şiddetle kınıyorum. Bilim adamlarını öldürerek bir yere varmak mümkün değil. İran'ın nükleer hakkı tabi bir haktır. Çünkü uluslararası normlara göre barışçıl reaktörler yapabilir. Ancak bu uluslararası normlara göre olmalıdır. Bunun şeffaf şekilde yapılması gerekir. Fakat diğer yandan İsrail'in uluslararası denetimin dışında sorumsuz olarak tutulmasını kabul etmek mümkün değildir."