Isparta Kadın Platformu Temsilcisi ve Isparta Yardımsevenler Derneği Başkanı Alev Sevük, kadınların hakları konusunda hükümetin daha radikal kararlar alması gerektiğini belirterek; “Son günlerde artan kadın cinayetleri bu konudaki haklılığımızı gösteren en güncel örnektir. Türkiye’de son yedi ayda 250 kadın öldürülmüştür” dedi. 
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dün çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bu doğrultuda Isparta’daki Kadın ve Yardım Derneklerinin oluşturduğu Isparta Kadınlar Platformu tarafından Cumhuriyet Meydanında bir tören düzenlendi. Törende ilk olarak Isparta Kadınlar Platformu ile Isparta Belediyesi Kent Meclisi Kadın Meclisi tarafından hazırlanan çelenkler Atatürk Anıtına sunuldu ve hep birlikte bir dakikalık saygı duruşunda bulunularak istiklal marşı söylendi. 
 
SEVÜK; “KADIN, TOPLUMLA BÜTÜNLEŞMELİDİR” 
 
Daha sonra Isparta Kadın Platformu Temsilcisi ve Isparta Yardımsevenler Derneği Başkanı Alev Sevük, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Başkan Sevük konuşmasında; “Yaklaşık 200 yıl önce, New York’ ta bir 8 Mart günü, kırk bin dokuma işçisi greve başladı. Çok düşük ücretler karşılığında, günde on iki saatten fazla çalıştırılan işçiler kararlıydılar. Aralarındaki kadınların durumu ise daha vahimdi, erkeklerle aynı işi yapsalar da eşit ücret alamıyorlardı. Bir tekstil fabrikasında başlayan grev, 1857 yılının 8 Mart’ını simge gün haline getirecek faciayla sonuçlandı. Grevin diğer fabrikalara sıçramasını önlemek için fabrika binasına kilitlenen kadın işçiler, çıkarılan yangından kaçamadılar. Çıkmayı başaranlara ise polis saldırdı ve 129 kadın işçi yanarak öldü. 
 
Kadın hakları mücadelesinin simgesi olan bu günün kadınların tarihinde yerini bulması ise. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart gününün “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanması kararı ile gerçekleşti. 
 
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün kutlanması ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” adıyla oldu. 
 
Mahkemeler, karakollar, yasalar koruyamadığı için öldürülen kadınların ortak özelliği şiddet gördükleri eşlerinden ya da sevgililerinden ayrılmak istemeleri ya da ayrılmış olmaları, öldürenlerin ortak özelliği ise sadece erkek olmaları. Dolayısıyla resmi kayıtlara göre son 10 yılda % 2000 artış gösteren kadın cinayetleri, hepimizi ürkütmektedir. Ayrıca yine resmi rakamlara göre, ülkemizde her gün beş kadın; evlerinde çocuklarının yanında, hatta sokak ortasında her birimizin ve devletin gözleri önünde öldürülüyor. Akıl almaz bir bahane yelpazesinin arkasına saklanan canilerin çoğunlukla eş, eski eş, sevgili gibi kendisinde öldürdüğü kadının hayatına sahip olma hakkı gören katiller olduğu malumunuzdur. Ne yazık ki, bazı yerel mahkemeler nezdinde bu gibi gerekçeleri haksız tahrik indirimi kapsamında göstermeyi başarmaktalar. 
 
Öldürülen kadınların büyük çoğunluğunun defalarca polise gitmiş, savcılığa üst üste dilekçe vermiş olmaları, durumun vahametini ortaya koyuyor. Bu durum, hayatlarındaki kadınlara hali hazırda şiddet uygulamakta olan erkekler açısından adeta teşvik edici bir zemin yaratmaktadır. Yaşam hakkı temel, vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Devlet, koruma isteyen şiddet mağduru kadının talebini ivedilikle karşılamak zorundadır. 
 
 Ancak bu günün getirdiği yükümlülüklerin dikkate alınmadan her yıl aynı monotonlukla kutlanması, Kadın haklarının ve Kadın hayatının neredeyse yok sayıldığı bir dünyada hiç bir anlam ifade etmemektedir.8 Mart 1857 kadın hareketinin dünyada ilk defa ses getirecek şekilde başladığı gündür.O günden günümüze 157 yıl, 1977 yılı BM Genel Kurulunda da bu günün kadın hakları ve Barış günü olarak kabul edilmesinin üzerinden de 34 yıl geçmiştir.Ne yazık ki geriye dönüp bakıldığında verilen mücadele ve kat edilen yol arasında çok büyük bir fark yoktur.Uluslararası anlaşmalar,Devletlere yasal düzenlemeler dahil,bütün uygun önlemleri alma zorunluluğu getirmesine rağmen uygulamalar maalesef yetersiz kalmaktadır.Gelişmiş ülkelerde ,bu anlaşmalar ülkemize oranla  daha ileri boyutlarda uygulanmakla birlikte ülkemizde aynı hassasiyetin gösterildiğini söylemek mümkün değildir.Her 8 Mart Kadınlar gününde aynı sorunları üzerine ilaveler yaparak dile getirmek zorunda kalınmaktadır.
 
Ülkemizde Kadına karşı şiddet başta olmak üzere,karar alma mekanizmalarında,iş hayatında,eğitimde,kadınların insan hakları ve özgürlüklerinden EŞİT olarak faydalanmalarını sağlayan yasaların uygulamalarında devletin daha radikal önlemler alması gerektiği düşüncesindeyiz.Son günlerde artan KADIN CİNAYETLERİ bu konudaki haklılığımızı gösteren en güncel örnektir.Son yedi (7) ayda ülkemizde 250 kadın öldürülmüştür.Korkarız ki bu sayı ilerleyen günlerde daha da artış gösterecektir. Ceza yasasında bu cinayetleri önleyecek gerekli düzenlemelerin yapılarak bir an evvel hayata geçirilmesi gerekmektedir.Töre cinayetlerinde faile verilen cezanın ağırlaştırılmasından sonra KADIN İNTİHARLARINDA artış olmuştur.Kadına yapılan psikolojik,duygusal yada fiziksel şiddetin birikimi neticesi pek çok kadın intihara zorlanmaktadır.
Sonuç olarak, Kadın Hakları konusunda toplumun, özellikle Kadınlarımızın Bilinçlenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması için örgütlü mücadelenin Kadın-Erkek tüm toplum tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Isparta Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak, Kadına karşı şiddete ve her türlü ayrımcılığa HAYIR diyerek Ülkemiz ve Dünya Kadınlarının 8 Mart emekçi kadınlar gününü kutluyoruz” dedi.