Isparta gündemini değerlendiren SP İl Başkanı Mahmut Bilgiç, ilimizin hazin bir tablo ile karşı karşıya kaldığını söyledi.

Saadet Partisi İl Başkanı Mahmut Bilgiç, dün parti binasında bir basın toplantısı yaparak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.


Saadet Partisi İl Sorumlusu Cevat Gençay ve partililerin de katıldığı toplantıda, İl Başkanı Mahmut Bilgiç, ülke gündemine değinerek, Isparta’nın da hazin bir tablo ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

Bilgiç, toplantıda yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi: “Isparta’mıza baktığımızda hazin bir tablo ile karşı karşıyayız.. Isparta’mızda fabrikalar kapanmış, işsizlik artmış, emekli zor durumda, esnaf çok sıkıntılı, çalışan özellikle asgari ücretli çok zor günler yaşıyor, memur %2 + 2’lik farkla kandırılıyor, çiftçi ürettiği ürünü yedi yıl öncenin fiyatına zor satıyor, köylü hayvancılıktan hep zarar etti, girdi fiyatları ikiye katlarken hayvan ürünleri fiyatı düştü. Halkımız değişik yöntemlerle borçlandırıldı. Esnaf, tüccar ve sanayici aldığı krediyi ödeyememekte olup kredi kullananların yarısı kredi taksitlerini ödeyememekte, her geçen gün şartlar ağırlaşmakta, Isparta ve Ispartalıyı gelecekte çok daha zor günler beklemektedir.

Bu şartlar altında, başta AKP Milletvekilleri, AKP İl Başkanı, CHP Milletvekili ve Ispartalı idare eden tüm yetkililer siyasi rant düşünmeden, Isparta ekonomisinin çöküşten kurtarılması için gerekli çalışmayı derhal başlatmalıdır. Bazı çalışmaların olduğunu biliyoruz ama yeterli değildir. Bu çalışmaların ve gayretlerin sözde değil, reel tatbikatını bir an önce hayata geçirip somut hale getirilmelidir. Eğer bunlar yapılmaz sözde kalırsa Isparta ekonomisi doğal olarak çöküşten daha ileri gidip dibe vuracaktır. O zaman bu vebale girenler hesabını vereceklerdir.

Isparta’mızda icra dosyaları artmıştır. Halkımız borçlarını ödeyememektedir. Şehir merkezinde boşalan iş yerleri her geçen gün çoğalmaktadır. Bu hükümetin ekonomik modelinin gerçek yüzünü göstermektedir. Hükümet IMF ile antlaşma yapmıyormuş gibi gözüküp, IMF’nin dayatmalarına ve talimatlarına boyun eğmekte, harfiyen yerine getirmektedir. Bu dayatmacı, dış mihrakla IMF programı halkımızı ezmektedir, çile çektirmektedir.

Hükümetin gündeme getirdiği Kürt açılımı projesi, gerçek manada demokratik açılım projesi olmalıdır. Demokratik açılım diye ortaya attığı projede somut hiçbir bilgi yoktur. Buna rağmen muhalefet ile hükümet yetkilileri, bu millete yakışmayan üsluplarla tartışmaktadırlar. Saadet Partisi ve Milli Görüş kadroları olarak bu seviyesiz tartışmaları uygun görmüyor, herkes üslubuna dikkat etsin.

Genel Başkanımız Prof. Dr. Numan Kurtulmuş partimizin Kürt sorununa yönelik çözüm projesini Diyarbakır’da düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı. Türk’ün ve kürdün tüm insanların rabbi, doğunun ve batının hakimi olan Yüce Allah’ın kulları ve kimsenin diğerine üstün olmadığı eşit yurttaşlar olduğumuzu bilerek konuya yaklaşmalıyız.
Bazı medya organlarında, Saadet Partisi hükümete destek veriyor gibi yayınlar yaptı. Bu doğru değildir.
Demokratik açılımla ilgili hükümetin şu anda elinde belli bir yol haritası hazırlanmış bir proje bulunmamaktadır. Bu nedenle hükümetin projesine destek vermek, karşı olmak ya da alternatif sunmak gibi bir noktada bulunulmadı. Parti olarak Türkiye’den akan kardeş kanının durdurulması yolunda bütün iyi niyetli çalışmalara destek veririz.
Bu iş, sokak üslubuyla kavga edilerek çözülecek bir iş değildir. Yıllardır devam eden bu kirli oyun iyi niyet, feraset, kararlılıkla sona erecektir.

Şu anda ülkemizde büyük bir kriz vardır. Buzum insanlarımız onurlu bir milletin torunları olduğu için sabrediyor ama gün gelecek sabır da bitecektir. Devleti yönetenler acil tedbirler almalıdırlar.
Ülkemizde imalat sanayi, inşaat ve ticaret sektörü başta olmat üzere tüm sektörlerde %13,8’lik küçülmeyle cumhuriyet tarihinin en büyük daralması yaşanırken mali aracı kuruluşlar olarak tanımlanan finans-banka sektörü büyüdü. Vatandaş kriz altında ezilirken gözünü hırs bürüyen finans sektörü krizden karlı çıkmıştır.
Eğer 54’ncü Erbakan hükümeti devam edebilseydi yani Türkiye faizcilere uyup kendi ayağına kurşun sıkmasaydı, bugün Türkiye Dünyaya örnek bir ekonomik sistemi kurar ve dünyaya alternatif bir sistem takdim edebilirdi.
D8’ler yaşatılsaydı yeni alternatif bir dünya kurulur, batı bu kadar şımarmaz, Irak işgal edilmez, Gazze işgal edilmez, Doğu Türkistan’da soydaşlarımız ve kardeşlerimiz öldürülmez, dünyada bu kadar insan ölmezdi.

Buz milli görüş ve Saadet Partililer olarak 40 yıldan beri kapitalizminde sosyalizminde yanlış olduğunu iddia ettik. Adil bir dünya düzeni dedik. Yeni bir dünya kurulmadan dünya huzur bulmaz, işler yürümez dedik”.Medya32