Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Ankara 7. İdare Mahkemesi'ne açılan dava ile ilgili yaptığı savunmada, ''adayların soru ve cevap kağıtlarında yapılan incelemelerde hiçbir kopya ya da şaibeye rastlanmadığı gerçeği karşısında sınavın iptali yoluna gidilmesinin 1 milyon 700 bin öğrenci ile milyonlarca aile bireyinin maddi ve manevi yıpranmasından öteye gitmeyeceğini'' belirtti.
Savunmada, ''Sınavın iptalinin istenmesinde ne bir hukuki gerekçe, ne bir haklı gerekçe ne de kamu yararı bulunmaktadır'' denildi.
Savunma metninde, davacı tarafın dilekçesinde yer alan iddialarla ilgili açıklamalarda bulunularak, görüşlere yer verildi. ''Her sınav kitapçığında soru yerlerinin değiştirilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu'' yönündeki eleştiriler, ÖSYM'nin savunmasında şöyle yanıtlandı:
''Sınavlarda kopya sayısını azaltmak amacıyla kitapçıklar oluşturulurken madde sıralamasının değiştirilmesinin yanında maddelerin seçeneklerinin yer değiştirmesinin, hatta madde içeriğinde verilen birbirinden bağımsız bilgilerin sıralamasının yer değiştirmesinin, her bir sınav için oluşturulabilecek kitapçık sayısını artıracağı açıktır. Merkezimiz bu konuda bir inceleme yapma gereği duymuş ve böyle bir uygulamaya geçmenin olası sonuçlarını görebilmek için kitapçıklar oluşturulurken uygulanacak metodun geliştirilmesinde yol göstermek üzere Merkezimiz tarafından bir ön çalışma ve deneme sınavı yapılmıştır. Deneme sınavına giren öğrencilerin verdikleri cevaplara dayanılarak maddelerin kitapçıkta bulunduğu yere veya seçeneklerin sırasında yapılan değişikliklere bağlı olarak öğrencilerin cevapladıkları kitapçık türüne göre bir maddeyi doğru cevaplandırma olasılıklarının farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir.
Merkezimizin yaptığı sınavlarda soruların kolaydan zora doğru sıralanması öteden beri mümkün olmamıştır. Bunun da iki sebebi bulunmaktadır. Sınavlarda farklı kitapçık türleri kullanıldığı ve kitapçıklar oluşturulurken soruların yerleri değiştirildiği için ilk kitapçıkta kolaydan zora ilkesine uyulmaya çalışılmış olsa bile, diğer kitapçıklarda buna uyulması mümkün değildir. Örneğin 2010-YGS'de 10 farklı kitapçık oluşturulmuştur. A kitapçığı oluşturulurken, dikkate edilmeye çalışılan kolaydan zora ilkesi soru sayıları değiştiği için diğer kitapçıklarda uygulanamamıştır. Bunu ülkemizde ölçme ve değerlendirme alanında çalışan uzmanların bilmemesi düşünülemez. Yapılan analizler A kitapçığında da soruların kolaydan zora doğru sıralanamadığını göstermektedir. Bilindiği gibi hazırlanan sorulan ön denemesi yapılmadan öğrencilere sorulmaktadır, dolayısıyla soruların sıralaması da konu alanı uzmanlarının görüşleri doğrultusunda yapılmaktadır.''
Savunma metninde Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Bölümü uzmanlarının YGS ile ilgili hazırladığı rapor eleştirilerek, ''Soruların kitapçık içinde zorluk derecelerine göre sıralanması gerektiğini iddia etmek ölçme ve değerlendirme alanındaki gelişmelerin ve uluslararası uygulamaların yeterince takip edilmediğini ve konu hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını gösterir'' denildi.

-KAPALI DÖNEM-

Savunma metninde şunlar kaydedildi:
''2011-YGS'deki şifre iddiaları ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın YGS soru kitapçıkları üzerinde, adayların cevap kağıtları ve yaptıkları doğru sayıları üzerinde, ÖSYM ve matbaada fiilen bilirkişiler eliyle yaptıkları çok boyutlu incelemesini tamamladığını ve sınavın iptalini gerektirecek herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğinin açıklamasının ardından Merkezimiz 2011-YGS sonuçlarını açıklamıştır.
Söz konusu inceleme sonucunda düzenlenen rapor ile ilgili açıklamada herhangi bir kopya çekme işleminin gerçekleşmediği, matbaadaki bilgisayarların incelenmesinden de dışarıya bir bilgi akışı olduğuna yönelik güvenlik açığının tespit edilmediği, yazılımın METEKSAN firmasınca hazırlandığı ve yanıt sistemine uygulandığı belirtilmiştir.''
Metinde, soru kitapçıklarının basıldığı dönemin ''kapalı dönem'' olarak nitelendirildiği belirtilerek, bu konuda detaylı bilgilere yer verildi. Metinde, bu dönemin bir günden bir aya kadar sürebilen soru kitapçıkları dahil olmak üzere tüm sınav evrakının paketlendiği anlatılarak, sınav işlerini yüklenen firmanın hazırladığı bir bina içinde gerçekleştirildiği kaydedildi. Bina içinde dünya ile iletişimi sağlamaya yönelik kablolu veya kablosuz her türlü iletişim aracının susturulması için gerekli olan sinyal karıştırıcılarının aktif olduğu, içeriden dışarıya hiçbir şekilde iletişimin kurulamayacağına ilişkin arama ve taramaların, kapalı dönemin başlamasından önce MİT ve Emniyet Müdürlüğü tarafından yapıldığı ifade edildi.
Tüm görevlilerin güvenlik önlemlerinden geçirilerek matbaa içinde alındıkları ve böylece kapalı dönemin başladığının belirtildiği savunma metinde, matbaanın tek giriş kapısının önünde 7/24 esasına göre 2 polisin, 1 ÖSYM görevlisinin, 1 akademisyenin kapalı dönem bitene kadar nöbet tuttukları ve her türlü olayı rapor ettikleri kaydedildi. Kapalı dönem süresince tek yetkilinin ÖSYM Başkanı olduğu vurgulandı.

-KIZLARIN TEK BİR OKULDA SINAVA GİRMESİ-

Savunma metninde kamuoyunda tartışmalara yol açan kız adayların tek bir okulda sınava girmesi uygulamasına da değinilerek, ''Bu konuyla ilgili yapılan basın duyurusunda, uygulamanın tamamen elektronik ortamda bilgisayar otomasyon programı tarafından yapılan bir işlem olduğu, önceki yıllarda da aynı uygulamanın gerçekleştirdiği belirtilerek adayların tümünün tercihe ettikleri sınav merkezlerinde öncelikle öğrenim durumuna ve cinsiyetlerine göre değerlendirilerek, kapasite fazlası adayların kapasitesi dolmamış sınav merkezlerine atandığı, bu durumdu kız adayların ilk tercihlerine atanmalarında daha avantajlı oldukları ifade edilmiş ve bu uygulamanın basında yer alan iddiaların aksine hiçbir adaya avantaj sağlamasının söz konusu olmadığı belirtilmiştir'' denildi.
Metinde, şunlar kaydedildi:
''Adayların soru ve cevap kağıtlarında yapılan incelemelerde hiçbir kopya belirtisi ya da şaibeye rastlanmadığı gerçeği karşısında sınavın iptali yoluna gidilmesinin 1 milyon 700 bin öğrenci ve milyonlarca aile bireyinin maddi ve manevi yıpranmasından öteye gitmeyeceği açıktır. Kopyayı imkansız hale getiren, sınavda yerine başkasını sokma ihtimalini ortadan kaldıran adaylar arasında hiçbir üstünlüğe yol açmayan ve bilimsel açıdan yerindeliği test edilerek uygulanan bir sınavın iptalinin istenmesinde ne bir hukuki gerekçe, ne bir haklı gerekçe, ne de kamu yararı bulunmaktadır. Dolayısıyla yapılan işlemlerde hukuka ve sınavla ilgili düzenlemelere aykırılık bulunmadığından merkezimizin hizmet kusurunun oluştuğundan söz edilmesi yerinde değildir. Sınav sonuçlarının açıklanmış olduğu da düşünüldüğünde davanın artık art niyetli kişilerce ve başarısız kişilerce destekleneceği ve kullanılacağı açıktır. Hiçbir aday lehine veya aleyhine bir uygulamanın hukuki delillerle sabit olmadığı göz önünde bulundurulduğunda aksi yönde verilecek bir iptal kararının hukuka aykırı olacağından kuşku bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle davacı tarafça sadece popülarist argümanlara dayalı olarak açılan hukuki mesnetten yoksun davanın reddi gerekmektedir.''
Savunma metnin sonuç kısmında, davanın öncelikle usul yönünden incelenerek, YÖK Başkanlığı'nın da davalı konumuna alınmasına; davanın diğer usul hükümlerine aykırı olması nedeniyle öncelikle usul yönünden reddine, ayrıca esas yönünden incelenerek başta yürütmeyi durdurma talebi olmak üzere davanın reddedilmesine karar verilmesi istendi.