"Isparta siyaseti çok seviyor. Siyasetle yatıyor, siyasetle kalkıyoruz. Ancak siyaseti genelde dedikodu üzerinden yaptığımız için son dönemlerde sürekli il olarak kaybediyoruz.
 
Son günlerin güncel konusu, belirli bir süre olmasına rağmen AK Parti’nin il başkanının kim olacağı?  Tek başına iktidar partisi olduğu için hemen hemene her kesimi ilgilendiren bir konu.
 
Öncelikle bazı ön yargılı, aklı evvel arkadaşlarımıza belirteyim: Yazdığım her cümle bana aittir. İkinci veya üçüncü bir şahıs ile lütfen ilgilendirmeyin, başka yerlere çekmeyin. Peşin söyleyeyim ki, yarın değişik yorumlara neden olmasın. Ben siz gibi değilim, sizin kendi düşündüklerinizi söyleme ve yazma kabiliyetiniz yoksa benim suçum değil, ben kendi düşündüklerimi özgürce kaleme alıyorum.
 
Gelelim konumuza: Evet, Isparta için AK Parti İl Başkanının kimin olacağı önemli.
 
Ben isimler üzerinde durmayacağım, mevcut il başkanı devam eder – etmez, bir başka isim gelir, kim gelir, kim gelmez bilemem. Beni de ilgilendirmez.
 
Beni ilgilendiren tarafı Ispartalı biri olarak, Isparta’ya en iyi hizmeti verecek ismin olması. Kimin il başkanı olacağına, önce AK Parti genel merkezi, sonrada delegeler karar verecek.
 
Ancak il kongresine gelen süreçte ilginç gelişmeler yaşanıyor. Özellikle ilçe kongrelerinde ciddi sancılar var. Sancı derken, ilçelerde partideki gruplar arası mücadelelerden bahsediyorum.
 
Bu mücadeleler iyi sonuçta doğurabilir, kötü sonuçta. Bakarsınız, yeni bir heyecan, soluk getirir, bakarsınız ciddi kopmalara neden olur. Genel seçimler olsa kesinlikle sorun olmaz, çünkü herkes partisine verir.
 
Ama, önümüzdeki süreçte belediye başkanlığı, yani yerel seçimler olduğu için yapılacak hatalar AK Parti için bazı ilçe ve belde belediye başkanlarının kaybedilmesine neden olabileceği gibi, doğru tercihler seçimleri de kazandırabilir.
 
Bu söylediklerim ilçeler için geçerli.
 
İlçe kongrelerinin sonucu il kongresine yansıyacaktır. İlçe başkanlarında ve il başkanında liyakat ve liyakate bağlı özellikle aranıyordur.
 
En sorunsuz yer bana göre Merkez İlçe. Kamil İnci; görevini layıkıyla yerine getiren, işini yapan, teşkilatına hakim, sorun çıkarmayan, çok düşünen az konuşan bir isim. Bana göre oldukça da başarılı.
 
Diğer ilçeleri tek tek ele alamam çünkü çoğunun teşkilatını tanımıyorum. Ama AK Parti’de ciddi bir yeniliğin ve buna bağlı sancının olduğunu düşünüyorum. Bu sancı ilk bakışta olumsu sonuçlar vereceğe benziyor.
 
İl Başkanlığı konusu ise şu anda belirsiz. Mevcut İl Başkanı Mehmet Uğur Gökgöz yeniden aday olacak mı?
 
Adaylık düşünürse genel merkez “evet” diyecek mi? belli değil. Bu konuda alınan bir karar varsa da biz bilmiyoruz.
 
Önemli olan dedikodu yapmadan, partideki etkili isimlerin belden aşağı vurmadan bu süreci götürmeleri. Eski veya yeni farketmez, kim il başkanı olacaksa her açıdan en iyisini göreve getirmeleri gerekiyor.
 
Isparta için çok önemli bir konu. AK Parti İl Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Isparta’daki temsilcisi konumundadır. Tek başına iktidarın yerel ayağı ve en önemli ismidir.
 
Ağırlığı, ekonomik durumu, konumu, duruşu ile partisi ile birlikte Isparta’ya ciddi katkılarda bulunmalıdır.
 
Gökgöz, bu özellikleri taşıyor ve yapıyorsa zaten genel merkez “devam” kararı alır. Genel Merkez başka isim isterse Isparta için bu özelliklerin bulunması gerekiyor.
 
AK Parti Isparta Milletvekilleri Süreyya Sadi Bilgiç ve Recep Özel bu süreçli önemli ve faydalı bir birliktelik yürütüyorlar. Uyumları çok iyi Allah bozmasın.
 
İl Başkanlığı konusunda da ortak bir isim üzerinde genel merkeze katkıda mutlaka bulunacaklardır.
 
Dedikodular, iftiralar, genel merkeze şikayetler olacaktır. Ama bu belden aşağı çalışmalar AK Parti’ye de, Isparta’ya da zarar verecektir. Herkesin Isparta için aklı selim olma zorunluluğu vardır.
 
Dikkat edin; hem ilçe, hem il yönetimleri bütün partiler için bu dönem çok ama çok önemli. Yerel seçimlerde belediye başkan adayları ile birlikte, belediye meclis üyeleri ve il genel meclis üyeleri yeni seçilecek teşkilatlar belirleyecek. Bir anlamda yaşanılan yerin kaderini belirleyecekler.
 
Bırakın belden aşağı çalışmayı, en iyi olması için çaba sarfedin.
 
Ayrıca yıllardır kabul etmediğim ve AK Parti ilçe ve il kongreleri öncesinde sık sık gündeme gelen başka bir konu var. Bazı arkadaşlar sık sık şunu söylüyor:”Bu davanın adamı değil, şu partiden geldi, bu partiden geldi. Gemiye sonradan biniyorlar.”
 
Böyle bir mantık olur mu? Hele hele % 50 oy alan bir parti için nasıl böyle düşünülür çözemiyorum. Tamam davaya hizmet önemli, belirli bir önceliği olabilir, emek kutsaldır.
 
Ancak siyaset farklı bir olgudur. Siyaset insanla yapılır. Yoksa siyaset değil, dernekçilik yapacaksınız, kendiniz gibi olmayan, sizinle başlamayan, sizin gibi düşünmeyen insanları derneğe almayacaksınız.
 
Oy isterken toplumun her kesiminden oy isteyip, idari noktada oy istediğiniz insanı “Bu partiyi ben kurdum, bana oy ver ama benim partimde idareci, söz sahibi olma” diyemezsiniz, derseniz samimi değilsiniz demektir.
 
AK Parti’nin genel başkanı, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uygulamalarına son derece ters bir bakış açısı.
 
Bunu söyleyen AK Partili arkadaşlar bir baksınlar bakalım, hükümete, milletvekillerine.
 
Hükümettekilerin hepsi kendileri gibi mi düşünüyor? Hepsi Milli Görüş kökenli mi?
 
Daha da neti, 2001 yılı öncesinde AK Parti diye bir parti var mıydı?
 
Başbakan ne düşünüyor, ne yapıyor, bu arkadaşlar ne yapıyor? Tamamen farklı şeyler. Başbakan doğruyu yaptığı için her seçim oyunu artırıyor, gücünü perçinliyor, bu arkadaşlar dar kapsamda kalıyor.
 
Siyasette yeni isimler, yeni insanlar kazanırsanız başarılı olursunuz, yoksa kendi çevrenizde döner – durursunuz.
 
AK Parti Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihinin en büyük kitle partisidir. Taşradaki teşkilat yöneticilerinin de buna göre hareket etmeleri gerekmektedir. Yoksa “o gelmesin, bu bizden değil, şu başka partideydi” derseniz, partinize zarar vermekten başka bir şey yapmaz, kendiniz çalar – kendiniz oynarsınız.
 
Uzatmanın anlamı yok, anlayan anlamıştır. Anlamamışsa da yapacak bir şey yok.