2014 yılında yapılacak olan yerel seçimler öncesinde siyasetçilerimiz medya organlarını en iyi şekilde kullanarak seçmene mesaj verdiğini hep birlikte görüyoruz. Her 5 yılda bir yapılan yerel  seçimler ile, her 4 yılda bir yapılan Milletvekili  seçimleri öncesinde yerel ve ulusal gazeteler, yerel ve ulusal televizyon kanalları elektronik iletişim araçları (Radyo, internet siteleri) ve açık hava reklamcıları siyasetçilerin vazgeçemediği, yakın markaja aldığı meslek gurubu olarak görünüyor.
 
Birçok insan biz gazeteciler için seçimlerin hasat dönemi olduğunu söyler, oysa hasat döneminde arpa ve buğdayın dağıtımında bizim payımıza düşen miktar bir ailenin bir yıllık ekmek ihtiyacını karşılamaz!. Esas büyük pastayı siyasetçileri daha fazla kitlelere ulaştıran televizyonlar ve açık hava reklamcıları alır. Pastadan azda olsa pay alan gazeteciler ise seçim arifesinde siyasetçilerin sesini duyurma adına büyük bir görev üstlenirler, her gün değişik siyasi görüşteki adayların yada temsilcilerin kapılarını çalarak görüş ve yorumlarını kamuoyuna aktarma yarışı içerisindedir.
 
Gazetecilerin siyasetçiler ile ilişkisi tek taraflı değildir, siyasetçide gazetelerin kapılarını aşındırma adına seçim öncesinde sık sık biraraya gelerek dostluklarını tazeler!... Evet şimdi niçin bunları yazıyor, söylüyor ve konuşuyorsun diye düşünenler olabilir ben esas konuya direk girmek istiyorum. Hafta sonu sayın belediye başkanı Y.Ziya Günaydın gazetemizi ziyaret ederek bizleri şereflendirdi, onurlandırdı. Keşke bu ziyaretler seçim arifesinde değilde, göreve geldiği 2009 yılından itibaren her yıl olsaydı, hatta yılda bir sefer değil birkaç sefer olabilseydi!... Bu ziyaret öncesinde bu serzenişimi ve beklentimi sayın başkana sormadım değil, sordum!. Geç kalınmış ziyaretin sebebini yoğun iş temposuna bağlayan sayın Başkanın mazaretini kabul ediyor, gecikmiş ziyaretten duyduğumuz memnuniyeti ifade ederek birbaşka konuya geçmek istiyorum. AK parti Belediye Başkan aday adayı sayın Mustafa Derin benim çok sevdiğim, değer verdiğim geçmişte aynı evi paylaştığımız bir arkadaşımız. 2009 seçimleri öncesinde AK partiden aday adayı olmuş ama aday gösterilmemişti. O dönemi hatırlayanlar bilir; sayın Derin ile Hasan Balamanın aday olup olmayacağı yönündeki iddiayı Balaman’ın aday olacağını savunarak kazanmıştım. Hatta iddiamızda kaybeden taraf çocuk yuvasındaki çocuklara kıyafet alıp çocukları sevindirecekti! Aradan dört yıl geçti ve sayın Derin yeniden AK partiden aday adayı oldu!... Aday adayı olmadan önce sık sık geldiği Isparta’da ve birkeresinde Ankara’da görüşme imkanımız olmuş, her görüşmemizde adaylığı üzerinde karşılıklı görüş alışverişinde bulunmuşuzdur. Bu arada aday olmayı ciddi olarak düşünen sayın Derin’in bu süre içerisinde yerel gazetelerde özel günlerle ilgili kutlamaları, İnternet sitelerinde haber ve yorumları sık sık yer almıştır. Sayın Derin, önceleri yerel gazeteleri ve internet sitelerini kullanırken, daha sonra Isparta kamuoyuna kendisini açık hava reklamları ile tanıtmaya, daha çok kesime ulaşma düşüncesini bizimle paylaşırken, yerel gazetelerin etkisini göremediğini ifade etmiştir.
 
Herkesin görüşüne saygı duyarım, ben sayın Derin gibi düşünmediğimi, Ispartadaki yerel gazetelerin, internet sitelerinin, televizyon kanalının kısacası medya organlarının siyasetçi üzerinde büyük bir etkisi olduğunu söyledim. Bu etkinin geçmişte birkaç belediye başkanını koltuğundan ettiğinin örneklerini verdim. Isparta’da basını yok sayan, ciddiye almayan, gücünü hafife alanların bunun bedelini çok ağır ödediğini ve bundan sonrada ödeyeceğini birkez daha ifade ederek konuyu bağlamak istiyorum. Sayın Derin yerel gazetelerin gücünü hafife almasına rağmen hala gazetelere ilan ve reklam vererek belediye başkan adayı olabilmeyi umut ederken ben birkez daha tüm siyasetçilere şu çağrıda bulunmak istiyorum. Şayet reklamlarınızı açık hava reklamcılıkla, otobüs arkaları ile yada başka iletişim araçları ile yapıyorsanız lütfen haberlerinizide onlara yaptırın, bize şu haberi yapıverin diye gelmeyin, beklenti içerisine girmeyin. Yazımın başındada ifade ettiğim gibi biz, bize değer verenlerin yanında oluruz, biz; bize bir adım yaklaşana iki adımla cevap veririz. Sayın belediye Başkanı Y.Ziya Günaydın Cumartesi günü Kervansaray restaurantta gazeteciler ile sabah kahvaltısında biraraya geldi. Basın toplantısı değil, sohbet toplantısı olarak adlandırdığı bu birliktelikte bu kez bize hitap etti ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki dönemlerdede medya mensupları ile iç içe, birlikte olacağını söyledi. ‘Sizler benim meslektaşımsınız’ diyerek samimiyetini ve bize olan güvenini ortaya koydu. Medya mensuplarından açık ve alenen olarak destek istedi. 
 
Medya mensuplarının terazisinin eşit ve tarafsız tartacağına olan inancını belirtti. Namuslu ve Namussuzları ayırtedebilecek kadar erdemli olduğumuzdan bahsetti. Bu iki örnekle ne demek istediğimi, nasıl bir mesaj gönderdiğimi açıkca ortaya koyduğumu düşünüyorum. Umarım bu mesajım siyasetçilerimize ve diğer ilgililere ulaşmıştır. Sadece Ispartanın menfaatlerini düşünen, hiçbir beklenti içerisinde olmayan, objektif gazetecilik ilkelerinden taviz vermeyen, yanlışın karşısında durabilen, doğruları savunabilen gazeteciler olarak siyasetçilere şunu söylemek istiyorum.
 
Türkiye’nin birçok ilinde siyasetçi ile gazeteci kedi ile köpek gibidir, her gün birbirini kovalar ve ısırır. O illeri bilmeyen, o illerde görev yapmayan siyasetçi Isparta medyasının kıymetini bilemez. Bizi hafife alanlara, bize değer vermeyenlere, bizi küçümseyenlere diyorum ki, bizim öteki yüzümüzü görmediniz, bizim öteki yüzümüzü görürseniz bu her iki taraf içinde iyi bir netice vermez, bu nedenle herkes konumunu ve önemini bilerek, çizgilerini aşmadan saygı çerçevesinde görevini yerine getirmek zorunda... Hep söyledim birkez daha altını kalın harflerle çizerek yazıma son noktayı koymak istiyorum. İnsanlar gelip geçicidir ama eserler hep kalıcıdır. Biz istiyoruz ki kazanan hep Isparta olsun....
 
Saygılarımla...