“Türkiye’de siyasetçi deyince aklınıza ne geliyor?” diye sorsam ilk aklınıza gelen siyasetçi tarifi nedir? Tabi ki, televizyonlarda izlediğiniz, gazetelerde okuduğunuz, birbirine hakaret eden insan tipleri. Ne yaptığını veya ne yapmak istediğini anlatmak yerine muhalefetteki siyasilere hakarete varan sözler sarf eden iktidar temsilcileri ile şu anda bile ne işe yaradığını çözemediğim, iktidar temsilcilerine ağır suçlamalar yönelten muhalefet temsilcileri…
Peki, “Türkiye’de hayal ettiğiniz siyasetçi profili nedir?” diye sorsak ne düşünürüz?
İşte bu “siyasetçi tiplemesi” çerçevesinde AK Parti Genel Sekreter Yardımcısı ve Isparta Milletvekili Sait Dilek’i yakından ve hayretle izliyorum. “Hayretle” ifadesini bilerek kullanıyorum çünkü, 4,5 senelik milletvekilliği süresince hiçbir polemiğe girmemiş, siyasi tartışmalardan uzak durmuş, her basın toplantısında; gereksiz siyasi polemiklerden ziyade, yaptığı ve yapacağı hizmetleri anlatmış bir isim. Benim “hayret” etmemin nedeni ise, bir siyasetçinin yukarıda saydığım özelliklere sahip olması.
Günümüzdeki yaygın siyasetçi profillerine baktığımızda, polemiklere giren, yaptıklarından çok karşısındakinin yapamadıklarını anlatan, bir fikir üretmek yerine üretilen bir fikri çürütmeye çalışanlar karşımıza çıkmaz mı?
Mesela bir milletvekili ile referandum sürecinde, MHP Merkez İlçe Başkanı Sayın Ramazan Pala’nın bir açıklamasından dolayı röportaj yapmıştım. O milletvekili röportajında, Pala ile ilgili akla hayale gelmeyecek sözler sarf etti. “Haddini bilsin”, “O koltuğa nasıl oturduğunu bilsin” gibi bir siyasetçinin ağzına asla yakışmayacak sözler.
O milletvekili, MHP Merkez İlçe Başkanı Ramazan Pala’ya cevap verirken, hakaret etmeyi tercih ederek, MHP’ye gönül vermiş binlerce insanı derinden üzdüğünün asla farkında değildi. Çünkü onun siyaset anlayışı o idi. Halbuki bilmeliydi ki, o koltuklar gelip geçici. Kimler geldi, kimler geçti. Önemli olan nasıl hatırlandığınız.
Söz konusu milletvekili, ister görevine devam etsin, isterse etmesin hiç fark etmez, benim aklımda hep o hakaretleri ile kalacak. Biz onu her zaman “hakaret eden milletvekili” olarak anımsayacağız.
DİLEK İLE İLGİLİ OLUMLU DÜŞÜNCELERİM VAR
22 Temmuz 2007 seçimlerinde AKP’den Isparta milletvekili olan Mehmet Sait Dilek bey, hem yurt dışında gördüğü eğitim, hem işadamı kimliği, hem de sosyal çevresi sayesinde çok verimli işler yaptı. Hiçbir iş yapmasa bile, hiçbir siyasi partinin temsilcisine hakaret etmedi. Bu bile yeter. Zaten bunun sayesinde, partisi içerisinde ‘Genel Sekreter Yardımcılığına’ kadar yükselmedi mi?
Sayın Dilek’in geçen hafta basın toplantısı vardı. Referandum sürecinden sonra sık sık yurt dışına görevlendirilmesi nedeniyle sayın Dilek’le konuşamamıştık. Milletvekili Dilek toplantı boyunca bugüne kadar yaptıkları hizmetleri ve bundan sonra yapacaklarını anlattı. Bir gazeteci olarak çok beğendim. Sığ, kısır tartışmalardan ziyade, Isparta’ya hizmeti tartışmak veya anlatmak çok daha faydalı değil mi?
Sayın Dilek, basın toplantısında dış politikada Türkiye’nin geldiği güçlü noktayı, SDÜ ile ilgili yaptıkları çalışmaları, tarım ve hayvancılıktaki gelişmeleri ve son olarak Davraz Kayak Merkezi ile Atatürk Stadyumu’na yapılacak yatırımları anlattı. Bu konuların hepsi de ya yapılmış, ya yapılan ya da yapılacak çalışmalardan ibaret.
Ben köşe yazılarımı evimdeki, küçük çalışma odasında yazarım. Bu küçük odada, kendimle baş başa kaldığımda, çoğu zaman, “Türkiye ne zaman kısır çekişmelerden kurtulup da önüne bakar bir ülke haline gelecek?” diye sorarım.
Bu soruyu yerele indirelim; Isparta ne zaman; Bölge Hastanesi, Ticaret Kültür Merkezi, belediye meclisindeki içi boş kavgalar vs. vs. gibi gereksiz, hiçbir işe yaramayan tartışmalardan kurtulup da atağa geçecek?
Bu sorunun cevabını bulmak için saatlerce düşünmeye gerek yok; sanırım toplum önderleri Sayın Kurt gibi birbirine hakaret etmeyi bırakıp Sayın Dilek gibi ne zaman işine bakmaya başlarsa o zaman bu hayalimiz gerçek olacak.
TEBRİK
Mübarek Kurban Bayramınızı kutluyor, sevdiklerinizle ve ailenizle mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum.
