AK Parti'nin en büyük hatası 'kimi koysak kazanırız' kolaycılığıdır.
 
AK Parti İl Teşkilatı Kurucularından  Av. Abbas Pirimoğlu'na göre, Mart-2014 yerel seçimleri Isparta için çok önemli.
 
Av. Pirimoğlu önemli mesajlar verdi : Şahsi çıkarları ve siyasi gelecekleri için birileri endişeli. Oysa olması gereken endişe duymak olmalı, yani şahsı için değil çocuklarımızın geleceği için! Bence aday adayları içerisinde bu seçimi götürebilecek tek bir isim var: Altan Raşit Civan... Aksi halde...
 
          AK Parti İl Teşkilatı Kurucularından Av. Abbas Pirimoğlu, Türkiye gündemini ve siyasi süreci değerlendirdi. Yerel seçim sürecine değinen Pirimoğlu, Mart-2014'de yapılacak seçimlerin önemine dikkat çekti. AK Parti'nin bu sefer hata yapmaması gerektiğini belirten Pirimoğlu, seçimi götürebilecek doğru adayın Altan Raşit Civan olduğunu açıkça ortaya koydu. İşte Pirimoğlu'nun genel siyaset ve yerel siyasete ilişkin açıklamaları:
 
Genel bir Türkiye portresi çizmek isterseniz gidişat için ne dersiniz?
 
         Bu sorunuzu cevaplamak için evvela dünyanın genel gidişatını iyi anlamak lazım. Bence dünya büyük bir değişim yaşıyor. Artık soğuk savaşın güçlü ülkeleri yok.  Avrupa iflasın eşiğinde, ABD dünyanın en borçlu ülkesi ve geçmişteki gibi güçlü değil. Baksanıza Suriye’ye bir türlü müdahale yapamıyor. Gelişmeleri uzaktan kendi çıkarına doğru yönlendirmekle yetiniyor, o kadar. Bunlar neyi gösteriyor. Önümüzdeki dönemde dünya yeniden şekillenecek, birileri tekrar masaya oturup geleceğin dünyasının temelleri üzerinde anlaşacak. İşte bütün mesele burada, Türkiye bu masada yer alacak mı almayacak mı bizler bunu düşünmeliyiz, bunu kendimize hedef kılmalıyız.
 
Birinci dünya savaşının ve arkasından gelen ikinci dünya savaşının belirlediği dünya artık yok oluyor diyorsunuz, öyle mi?
 
         Aynen öyle siz benden çok daha güzel özetlediniz.
 
Peki, sizce Türkiye ileride kurulacak bu masaya oturacak mı?
 
         Bu tamamen bizlere bağlı... Mevcut bütün ideolojiler iflas etti. Komünizm zaten hayalet olarak dolaşıyor. Kapitalizme gelince, dünya artık bu yükü çekemez oldu. Dünyaya yeni nefes sunacak değerler sistemine ihtiyaç var. Bu değerler ise bizde mevcut. Ruhsuz ve kalpsiz dünyaya söyleyecek çok sözümüz var. Önemli olan bizler bunu verebilecek miyiz? Çağdaş dünyanın anlayabileceği bir formda sunabilecek miyiz? Bütün mesele bu!
 
Sunabiliyor muyuz?
 
         Bu elbette ki öyle çok kolay bir olay değil. Ama bu konuda bir gayret gösterildiği de kesin.
Umutlu musunuz?
 
         Neden olmayayım ki? Tabii ki umutluyum. Ama küreselleşen dünyada ileriye gözünü diken yalnız biz değiliz. Mesela bir Almanya şu anda bu konuda son derece istekli... Keza yine ABD en azından mevcut konumunu muhafaza etmek istiyor. Türkiye’nin yürüyüşünde ayağını çelmelemek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Rusya, Çin ve Hindistan da yine iddialı ülkeler arasında.
 
İran’ı unuttunuz galiba?
 
         Unutmadım, yalnız İran çok mezhebi kalıyor. İnsanlığı kapsayacak bir mesaj sunmaktan çok uzak, İçine kapanık ve dünya ile gerginlik ve çatışma içinde. Türkiye kadar şanslı değil. Fakat iki ülkenin birlikte hareket etmesi çok daha yerinde ve akıllıca bir yürüyüş olurdu. Fakat İran maalesef bu basireti göstermekten aciz bir vaziyette...
 
Türkiye’nin  yürüyüşü nereye doğru?
 
         Bölgesinde sözü dinlenir güçlü bir ülke olmak amacında. Aslında Türkiye bunun için gerekli olan tarihi ve kültürel donanıma sahip. Fakat bu bölge hala daha çok önemli bir bölge... Birinci dünya savaşınınçıkma nedeni de bu coğrafyaydı. Çünkü petrol burada, enerji kaynakları burada... Bunun için Osmanlı’nın yıkılması gerekiyordu ve amaçlarına ulaştılar. Müslümanları başsız bıraktılar, her bir petrol kuyusunun başına bir şeyh veya Kral geçirip uyduruk devletler kurdular.
 
Köksüz devletler.
 
         Aynen öyle bir bölgede ancak köklü devlet güçlü olabilir. İslam coğrafyasında üç devlet var denilir. Ben iki buçuk devlet diyorum. Türkiye, İran iki devlet. Buçuk olanı da Mısır...
 
Mısır’da yaşanan son olaylarının bu söylediklerinizle bir bağlantısı var mı?
 
         Olmaz olur mu? Tamamen bağlantılı amaç Mısır ile Türkiye’nin arasına girebilmek.
 
Bunun içinde Mısır’da eski sisteme geri döndüler, yani Hüsnü Mübarek dönemi yeniden başladı,
öyle mi?
         Tastamam öyle! Mısırda eski yönetimi deviren Tahrir Meydanı eski yönetimi tekrar koltuğuna oturttu. Tahrir Meydanına toplanan kalabalığı bahane eden Ordu darbe ile yönetime el koydu.
 
Amerika da olanları büyük bir zevk ile seyretti.
 
Yani çarkı geriye döndürdü.
 
         Böylece Amerika ve Batı rahat bir nefes aldı. Aynı senaryo önce Türkiye’de sahnelenmek istedi.
 
Bereket tutmadı. Ama bütün şer güçler şu anda yine tetikteler, Okullar açılınca masum gençleri ileriye sürecekler. Amaç Türkiye’de de işleyen çarkı geriye çevirmek, bunun için var güçleriyle bu hükümeti yıkmaya çalışıyorlar. Başbakanın şahsını belli toplumsal kesimlerde bir nefret nesnesi haline getirmek istiyorlar. Seçimle sonuç alınamayacağını gören küresel güçler “kadife devrim” hülyaları görüyorlar.
 
Sizin ifadenizle” küresel güçler” Türkiye hususunda son derece tetikteler diyebilir miyiz?
 
         Son derece müteyakkız durumdalar ve gözleri de önümüzde yapılacak mahalli seçimlerde. Bu seçimde iktidar partisi oy kaybederse basacaklar yaygarayı “ halkın güveni kalmadı” diye, yok oy kaybetmez veya artırırsa o zaman da “seçimlerde hile yapıldı" diye meydanlara çıkacaklar.
 
Nereden Biliyorsunuz?
 
         Dünyada bu oyun ilk defa oynanmıyor Soner Bey. Sırbistan’da, Gürcistan’da, Ukrayna’da biz bu filmi daha önce seyrettik. Olay tamamen bir psikolojik harekât olarak planlanıyor.
 
Söz mahalli seçimlerden açılmışken, Isparta için bu bağlamda ne düşünüyorsunuz?
 
         Beni ilgilendiren ülkemin geleceği... Kazandıklarımızın geri gitmemesi; artık askeri vesayet altında yaşamasın insanlarımız, yine kendi halkına azman bir devlet değil, dünyada sözü geçen bir devlet olsun Türkiye Cumhuriyeti. Dünyaya söyleyebileceği bir şeyler olsun toplumumuzun. İşte bütün bunlar için iktidar partisi oy kaybetmemeli ki birilerinin iştahı kabarmasın.Eskiye dönüşe heveslenmesin.
 
Anladım. Bu açıdan bakılacak olsa bile yine ne dersiniz mahalli seçimler için. Mesela iktidar partisi geçen seçimi kaybetmişti Isparta’da bu seçimde şansı var mı sizce?
 
         Bu sorunun cevabı geçen Belediye Başkanlığı seçimini neden kaybettiği sorusunun cevabında saklı...
 
Neden kaybetti?
 
         Yanlış tercihten; halkın taleplerini dikkate almamaktan; kimi koysak kazanırız kolaycılığından ve bence genel merkezin birilerince yanlış yönlendirilmesinden.
 
Yine aynı hataya düşülür mü dersiniz?
 
         Öyle zannediyorum ki bunun için maalesef çaba gösterenler var. Şahsi çıkarları ve siyasi gelecekleri için birileri endişeli. Oysa olması gereken deminden beri konuştuğumuz konular nedeni ile endişe duymak olmalı, yani şahsı için değil çocuklarımızın geleceği için!
 
Anlaşılan gösterilecek adayın ismine çok önem veriyorsunuz.
 
         Önem vermezseniz halk sizi siler kardeşim. Ispartalı artık tanıdığı birisinin aday gösterilmesini istiyor. Yukarıdan tayin edilen birisini kabullenemiyor. Benim irademe saygısızlık yapmayın diyor.
 
Evet, iktidar partisi olabilirsiniz ama benim sevebileceğim adayı göstermezseniz, bende hesabınızı görürüm diyor.
 
Urfa’da geçen seçimde olduğu gibi!
 
         Aynen öyle. Urfa’da sevilen aday yerine ince siyasi hesapların sonucu bir başka aday gösterildi.
 
O sevilen kişi bağımsız aday oldu ve seçimi kazandı. Dikkat iktidar partisine karşı bağımsız bir aday seçimi kazanıyor. Hem de Urfa gibi bir yerde! Bu sizce yeterli bir ders değil mi? Bence herkes buna göre düşünmeli
 
Sizin kafanızdaki aday kim?
 
         Bakın bütün aday adaylarının hepsi çok muhterem kişiler, hiç biri aleyhine bir şey diyemem.
 
Hatta muhalefet partilerinin adayları içinde bir şey diyemem, onlarda son derece olumlu kişiler, fakat durum başka. Bu belediye başkanlığı seçimi... Milletvekili olsa hadi neyse, bir yerde su götürür. Ama mahalli yönetimlerde öyle değil işte. Halk adayın ismine de çok önem veriyor. Bence aday adayları içerisinde bu seçimi götürebilecek tek bir isim var: Altan Raşit Civan... Aksi halde...
 
Evet, aksi halde?
 
         Aksi halde önceki seçimde uğranılan akıbet iktidar partisini bekliyor görünüyor. Tabii bu benim kanaatim. Önemine binaen tekrarlayayım. Benim asıl amacım deminde söylediğim gibi  “A” partisi veya “B” partisi değil. Şu veya bu kişi değil. Benim amacım yeniden eskiye dönmemek isteği, kazanımlarımızı kaybetmek korkusu. Yoksa ne birileri ile polemiğe girmek istiyorum ve nede birilerinin propagandasını yapmayı amaçlıyorum. Ben sadece gördüğüm manzarayı tasvir ediyorum, o kadar.
 
Neden Altan Raşit Civan?
 
         Neden mi? Çok basit! Evvela bu adam İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinde Genel Sekreterlik yaptı. Her biri 5-10 bakanlığa bedel. Yani Belediyecilik alanında uzman bir kişi... Onlarca ilçesi Isparta kadar olan hatta daha büyük olan anakentlerde ikinci adamlık görevini başarıyla yaptı.
 
İkincisi Başbakandan tutunda Melih Gökçek ve daha niceleriyle birlikteliği oldu. Her birisi ile samimiyet kurdu. İstediğini kolaylıkla alıp getirebilecek bir samimiyet. Isparta’nın hükümetten aldıklarını hatırlarsak dediğimin ne denli önemli olduğu daha kolay anlaşılır sanırım. Doğru veya yanlış ama Ispartalı “bu hükümet Isparta’ya üvey evlat muamelesi yapıyor” diye düşünüyor. Bunun kırılması az bir şey mi? Keza yine çok gördük ki birileri bir yerlere gittiği zaman kendisini kaybedip geldiği yeri unutuveriyor. Ama Altan Bey böyle yapmadı. Ispartalıyı hiç unutmadı ve her zaman faydalı olmaya gayret gösterdi. Ene’si şişmedi. “Ben ne oldum” demedi. İlk tanıdığım hali ne ise şimdiki hali de o...Şahsiyeti itibariyle de Isparta’da bir rüzgâr estirecek kişi.
 
Altan Bey derken partiler üstü düşünüyorsunuz denilebilir mi?
 
         Denilebilir, fakat daha doğru ifadenin partiler üstü bir endişe şeklinde kelimelere dökülebileceğini söyleyeyim. Benim amacım, İktidar Partisi en azından bu seçimde oy kaybetmesin ki küresel güçler ayağımızı çelip bizi yere düşürmesin. Mısır bunun en canlı örneği. Yoksa belediyeyi hangi parti kazanmış, hangi adayla kazanmış bunlar benim gözümde tamamen tali konular.
 
Son olarak eklemek istedikleriniz.
 
         Dediğim gibi ben kenarlara sinmiş şer güçlerin yeniden bu milletin ensesinde boza pişirmesini istemiyorum. Asla, ama asla ülkemin eski günlere dönmesini istemiyorum! Alevi-Sünni, Türk-Kürt birlikte huzur içerisinde yaşayalım istiyorum. Artık iç düşman safsatalarıyla birbirimize yan gözle bakmayalım istiyorum, Yani ülkemde barış içerisinde hepimiz bolluk ve refah içerisinde yaşayalım istiyorum. İçeriye değil, dışarıya doğru güçlü bir devlet istiyorum. Yani dünyada saygın bir devlet istiyorum.
 
Bu mülakatınız için size teşekkür ediyorum.
 
         Asıl ben hissiyatımın ifadesi için bana vermiş olduğunuz fırsat nedeniyle size ve şahsınızda “Akdeniz” gazetesine teşekkür ediyorum."
Muhabir: Haber Merkezi