Burdur’un Tefenni İlçesi, kuraklık ve su kaynaklarındaki ciddi azalmayla mücadele ediyor. İlçede iki hafta içinde beş derin kuyu tamamen kururken, Tefenni Belediye Başkanı Ümit Alagöz durumu "acil müdahale gerektiren bir kriz" olarak tanımladı. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Alagöz, yıllardır uyardıkları su politikalarının hayata geçirilmemesinden yakındı.
"Borular sona kadar indirildi, ama su yok"
Başkan Alagöz, sezon ortasında kuyuların kurumasını "endişe verici" olarak nitelendirdi. İlçenin içme suyu ihtiyacını karşılayan ve 23 kilometre uzaklıktaki kaynaktan gelen suyun yüzde 70 oranında azaldığını aktaran Alagöz, su seviyesinin kuyularda en dibe kadar borular indirilmesine rağmen yetersiz kaldığını vurguladı.
“2 hafta içinde beş derin kuyuda su tamamen tükendi. Borular en sona kadar indirildi, ama su yok. Bu tablo yıllardır uyarısını yaptığımız hatalı tarım uygulamalarının sonucudur,” dedi.
"Mısır ekimi bu coğrafyada sürdürülemez"
Başkan Alagöz, özellikle mısır gibi yüksek su tüketen ürünlerin bölgedeki tarım yapısına uygun olmadığını dile getirdi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bölgesel tarım modeline geçmesi gerektiğini vurgulayan Alagöz, şu ifadeleri kullandı:
“Bu coğrafyada mısır ve benzeri su tüketimi yüksek ürünlerin ekilmesi yasaklanmalı. Aksi halde birkaç yıl içinde içme suyuna bile hasret kalacağız.”
Hayvancılığa su kotası önerisi
Tarımsal üretim kadar hayvancılığın da su krizinde belirleyici rol oynadığına dikkat çeken Başkan Alagöz, hayvan başına belirli bir su kotası uygulanması gerektiğini savundu. Su kaynaklarının plansız ve yoğun kullanımı nedeniyle yalnızca tarımsal üretimin değil, günlük yaşamın da tehdit altında olduğunu belirtti.
"Oy kaygısıyla alınmayan kararların bedelini hep birlikte ödeyeceğiz"
Açıklamasında yerel ve ulusal yöneticilere seslenen Başkan Alagöz, su krizinin siyasi endişelerle ertelenen kararlar nedeniyle derinleştiğini kaydetti:
“Belki açıklamalarım bazı kesimleri rahatsız edecek. Ama bu sözlerim günü geldiğinde herkesin aklına gelecek. Siyaseti, oy kaygısını bir kenara bırakıp derhal önlem almalıyız. Yöremiz imdat diye bağırıyor.”




