Pek çok kişi kombisini tasarruflu kullandığını düşünse de, farkında olmadan tüketimi artıran hatalar yapıyor. Oysa kombi üzerinde yapılan basit ama kritik bir ayar, hem evi daha dengeli ısıtıyor hem de faturanın ciddi oranda düşmesine yardımcı oluyor. Uzmanlara göre, özellikle yoğuşmalı kombilerde doğru sıcaklık ve kullanım alışkanlığı, tasarrufun anahtarı.
Aralık ayıyla birlikte ısınma giderleri yeniden gündemin ilk sırasına yerleşti. Kombiyi sürekli açıp kapatmak, petekleri kısmak ya da yüksek derecede kısa süreli çalıştırmak gibi yöntemler çoğu zaman çözüm gibi görülüyor. Ancak ısı mühendisleri, bu alışkanlıkların büyük kısmının yanlış olduğunu vurguluyor. Özellikle yoğuşmalı kombilerde yapılan hatalı ayarlar, cihazın en büyük avantajı olan verimli çalışma özelliğini devre dışı bırakıyor. İşte kombi ustalarının sıkça dile getirdiği ve faturayı hafifleten önemli detaylar…
Yoğuşma sistemi ve 50 derece kuralı
Günümüzde satılan kombilerin büyük bölümü tam yoğuşmalı sistemle çalışıyor. Bu sistem, atık gaz içindeki su buharını yoğunlaştırarak tekrar enerjiye dönüştürmeyi hedefliyor. Ancak bu verimin sağlanabilmesi için dönüş suyu sıcaklığının 55 derecenin altında kalması gerekiyor.
Kombiyi 60, 65 ya da 70 dereceye ayarlamak, yoğuşma özelliğini devre dışı bırakıyor. Bu durumda kombi, eski tip cihazlar gibi çalışarak yüzde 15–20 daha fazla yakıt tüketiyor. Uzmanların önerdiği ideal ayar ise kazan sıcaklığının en fazla 50 derece olması. Eğer ev bu ayarda ısınmıyorsa, çözüm dereceyi artırmak değil; petek metrajı veya yalıtımı gözden geçirmek. Kombiyi 40–50 derece aralığında çalıştırmak, cihazın sürekli tasarruflu modda kalmasını sağlıyor.
Gece kapatmak gerçekten tasarruf mu?
Birçok kullanıcı gece yatarken ya da evden çıkarken kombiyi tamamen kapatmanın tasarruf sağladığını düşünüyor. Ancak bu yöntem çoğu zaman tam tersi bir sonuç doğuruyor. Kombi kapatıldığında sadece hava değil, duvarlar, zemin ve eşyalar da soğuyor.
Eve dönüp kombiyi tekrar açtığınızda, sistem evi eski sıcaklığına ulaştırmak için yüksek kapasitede çalışmak zorunda kalıyor. Soğuyan yapıyı yeniden ısıtmak için harcanan enerji, kombiyi gün boyu düşük ayarda çalıştırmaktan daha fazla oluyor. Uzmanlar bu durumu, ani hızlanmalarla araç kullanmaya benzetiyor. En doğru yöntem, kombiyi kapatmak yerine gece modu ya da düşük sıcaklıkta çalıştırarak evin ısı dengesini korumak.
Oda termostatında yapılan yaygın hata
Tasarruf amacıyla oda termostatı kullananların en sık yaptığı yanlışlardan biri, termostatı yanlış yere monte etmek. Termostatın evin en çok kullanılan ve en geç ısınan odasına, genellikle salona yerleştirilmesi gerekiyor. Ancak peteğin hemen yanı, güneş alan pencere önü ya da televizyon gibi ısı yayan cihazların yakınında bulunan termostatlar hatalı ölçüm yapıyor.
Bu durum, ortam aslında soğukken termostatın evi sıcak algılamasına ve kombinin erken kapanmasına neden oluyor. Doğru konum; yerden yaklaşık 1,5 metre yükseklikte, hava akımının olduğu ama doğrudan rüzgâr almayan bir iç duvar. Ayrıca termostat ayarını sadece 1 derece düşürmek bile faturada yüzde 7’ye varan tasarruf sağlayabiliyor.
Perdeler ve petek önü düzeni de önemli
Kombi ayarları kadar ev içi düzen de ısınmayı doğrudan etkiliyor. Uzun perdeler peteklerin üzerini kapattığında, ısının odaya yayılması engelleniyor. Isınan hava perdenin arkasında kalıyor ve camdan dışarı kaçıyor. Aynı şekilde peteklerin önüne yerleştirilen koltuklar ya da dekoratif kaplamalar da ısı transferini azaltıyor.
Peteklerin önü ve üstü mümkün olduğunca açık olmalı. Perdelerin peteği kapatmayacak şekilde ayarlanması ya da yanlara toplanması, odanın sıcaklığını birkaç derece artırabiliyor. Bu da kombinin daha az çalışarak istenen ısıyı sağlaması anlamına geliyor. Uzmanların altını çizdiği gibi, en büyük tasarruf hiç harcanmayan enerjiden sağlanıyor.





