Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Şükrü Küçükşahin 13 Ocak tarihli yazısında, “BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan ve AKP'nin, gelecek seçimdeki ilk hedefinin, MHP'yi mümkünse baraj altına itmek olacağı anlaşılıyor” cümlesinden sonra şu tespiti yapıyordu: “Başbakan Erdoğan'ın, Bahçeli ile kanlı bıçaklı hale gelmiş, yakında MHP'den ihraç kararı alınması beklenen Ramiz Ongun'la, referandumdan bir hafta önce Adana'da yaptığı görüşmenin içeriği bu planın parçası diye görülüyor”

     Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Erkan Mumcu da geçen gün bir televizyon kanalında, “MHP üzerine hesaplar yapılıyor” demişti.

     Bu görüşlerden yola çıkarak 2 önemli tespit yapabiliriz:

     BİR: AKP’nin çekindiği, korktuğu ve kendisine rakip olarak gördüğü parti; MHP.

     İKİ: MHP giderek güçleniyor ve güçlenirken de AKP’den oy çalıyor. Bunun önüne geçmenin tek yolu da ülkücü tabana oynamak. (12 Eylül referandumunda olduğu gibi)

PEKİ NE OLACAK?

     Bizim taşradan gördüğümüz bu tabloyu Ankara’daki yöneticiler de elbette görüyorlar. İşte bunun için 28 Ocak’taki katılım toplantısının yapıldığını, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Isparta ziyaretinde söyledi. MHP’nin üst yönetimi, parti üzerine oynanacak bir oyuna hazırlıksız yakalanmak istemiyor.

     Peki 28 Ocak’taki katılımlar sorunu çözer mi? Bir nebze çözer ancak tamamıyla sorunu ortadan kaldırmaz. Bu sorunu çözmenin, halkın oyuna ulaşmanın en basit ve kestirme yolu milletvekili aday listelerinin düzgün yapılması. Listeler bugüne kadar düzgün yapılamadı mı? Gayet düzgün yapıldı ancak tabana hitap etmedi.

LİSTELER SEÇİMİ BELİRLER

     Isparta’dan örnek verecek olursak; AKP, 2004 yerel seçimlerinden bu yana, İl Başkanı dahil, bütün seçilmişlerini İstanbul’dan veya Ankara’dan yönlendirdi. Isparta merkezde yaşayan, partiyi kuran veya AKP’ye gönül verenlerin hepsinin de üstünü çizdi ve ithal adaylarla seçime girdi.

     Peki buna rağmen nasıl 3 milletvekili çıkardı?

     AKP’nin 3 milletvekili çıkarmasının nedeni AKP’nin başarısından değil, MHP’nin yanlış liste yapmasından kaynaklandı. MHP’deki hiçbir isme karşı değilim, ancak 3 ay çalışılıp, halkın hangi partiye oy vereceğine 10 saniye içinde karar verdiği bir sistem içerisinde partiler için risk her zaman için 0 olmalı diye düşünüyorum.

     Yine Hürriyet Gazetesi’nden Şükrü Küçükşahin, MHP’nin 2011 genel seçimlerinde aday belirlemedeki kriterlerini yazmış. Buna göre, MHP’deki aday listelerinde, ‘MHP'nin kimseye borcu kalmadı' teziyle bazı isimlerle yollar ayrılırken, çok sayıda yeni isim öne çıkarılacak. ‘Camiada saygın ve sadık bilinme' kriterleri adaylıkta ilk sıraya çekilecek.

     Bence, eğer listeler gerçekten bu kriterlere göre belirlenecekse geç kalınmış, doğru bir karar. Tabandan yetişen, davasına hizmet eden, partisi zor durumda iken bırakıp kaçmak yerine sorumluluk alan, siyaseti ve hizmeti yakından bilen ülkücülerin bu dönem listelerde kendilerine yer bulması gerekir.

RÜZGAR İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ

     MHP, -Sayın Bahçeli geldiğinde de görüldüğü üzere- ilçelerde güçlü. Bahçeli’nin gittiği ilçelerdeki ilgi, alaka, halkın programlara katılımı son derece yerindeydi. MHP, özellikle ilçe, kasaba ve köylerde belli bir rüzgar yakalamış durumda. Bu rüzgarın sandığa yansıyabilmesinin en önemli etkeni de elbette listeler olacak.

     Parti politikaları, seçim beyannamesi gibi etkenler elbette belirleyici olacaktır ancak Isparta gibi Anadolu şehirlerinde genelde adaya oy veriliyor. İşte bu ve benzer sebepler için, listeler üzerinde iyi analiz yapmak, tabanın sesini net olarak duymak ve halkın isteklerine göre aday listesi belirlemek şart oldu.