Doğa bize cömert davrandığında, ona karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerekir. Ancak ne yazık ki, Eğirdir Gölü gibi eşsiz doğal güzelliklerimiz her geçen gün insan eliyle tahrip ediliyor. Son bir hafta içinde gölde kaçak avlanan bin kerevit sepetinin ele geçirilmesi, bu sorunun ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor.
KAÇAK AVCILIK NEDEN BÜYÜK BİR SORUN?
Eğirdir Gölü, sadece Isparta’nın değil, Türkiye’nin en önemli tatlı su kaynaklarından biri. Tatlı su ekosistemleri, dengeleri hassas olan ve korunmazsa hızla bozulabilecek yapıya sahiptir. Kaçak kerevit avcılığı, hem göldeki canlı popülasyonuna hem de bölge ekonomisine zarar veren bir tehdit oluşturuyor.
Özellikle kontrolsüz ve yasadışı avlanma, göldeki kerevit stoklarını hızla tüketiyor. Oysa şu anda kerevitlerin üreme dönemi! Her bir kerevit kuyruğunun altında binlerce yumurta bulunuyor ve kısa süre içinde bu yumurtalardan yeni bireyler çıkacak. Tam da popülasyonun yenileneceği bu dönemde yapılan kaçak avcılık, sadece mevcut kerevitleri değil, gelecek nesilleri de yok ediyor.
Üstelik yalnızca kerevitler değil, birçok balık türü de şu an üreme döneminde. Göldeki pek çok balık türü yumurtlamış durumda ve gölde binlerce yavru balık yeni hayata gözlerini açıyor. Ancak kaçak avcılık ve bilinçsiz avlanma, bu yavruların gelişimini engelliyor, ekosistemi ciddi şekilde tehdit ediyor. Eğer bu tür faaliyetlere göz yumulursa, Eğirdir Gölü’nde sadece kerevit değil, pek çok balık türü de yok olma riskiyle karşı karşıya kalacak.
EKONOMİYE VE BÖLGE HALKINA ETKİLERİ
Kerevit, Eğirdir Gölü çevresinde yaşayan birçok insan için geçim kaynağıdır. Yasal yollarla yapılan avcılık ve ihracat, bölge ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Ancak kaçak avcılığın artması, kontrolsüz bir şekilde stokların azalmasına ve ilerleyen yıllarda bu gelir kaynağının tamamen yok olmasına neden olabilir.
Bunun yanı sıra, kaçak avcılık uluslararası ihracatı da olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin en büyük tatlı su kerevit ihracatçısı konumundaki Eğirdir Gölü, Avrupa’ya gönderilen kerevitlerin büyük bir kısmını sağlıyor. Ancak göldeki kerevit popülasyonunun azalması, ülkemizin dış ticaretteki güvenilirliğini de sarsabilir.
NE YAPILMALI?
Kaçak avcılığın önüne geçebilmek için daha sıkı denetimler ve caydırıcı cezalar şart. Son dönemde denetimlerin artırılması olumlu bir gelişme olsa da, bu yeterli değil. Bölge halkı da bilinçlendirilmeli ve sürdürülebilir avcılığın önemi anlatılmalıdır.
Ayrıca, yasal avlanma sürelerine sıkı sıkıya uyulmalı, gölün ekolojik dengesini bozacak şekilde aşırı avlanmaya izin verilmemelidir. Eğer bu tedbirler alınmazsa, sadece kerevit değil, gölde yaşayan birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
SON SÖZ
Eğirdir Gölü, hepimizin ortak mirasıdır. Onu korumak, sadece yetkililerin değil, hepimizin sorumluluğundadır. Eğer doğaya hoyratça davranmaya devam edersek, bir gün biz de onun bize sunduğu nimetlerden mahrum kalacağız. Kaçak avcılıkla mücadelede yetkililere, bölge halkına ve duyarlı vatandaşlara büyük görev düşüyor. Sadece bugün değil, geleceği de düşünerek hareket etmeliyiz!
Fatih KAPLAN
“Köşe Taşları”