Kaç zamandır dünyada bir çok önemli olaylar oldu. Bu olayların büyük bir çoğunluğu Müslümanların yaşadığı coğrafyada gerçekleşti. İrdelediğimizde ve ne zamandan beri diye baktığımızda İslam coğrafyasının tarumar edilmesi yani DEVLET-İ ALİYYE nin parçalanması ile olduğunu görüyoruz. Topraklarımızı kaybettiğimizi anlayabiliyorum. savaşı kaybetmişizdir toprak kaybı yaşanmıştır. Bugün kaybederiz yarın güçleniriz kazanırız alırız. Asıl problem biz öz benliğimizi ne zaman kaybettik. Ne zamandan beri biz mazlumların acısını hissetmez olduk? Ne zamandan beri biz kardeşlik bağımızı kopardık? Hedonizm almış başına gitmiş de bizim haberimiz yok. Nasıl mı ? Toplumumuz başına ne geldiğini bilmeyen bir hâl almış. Sanki öz duyguları gizli bir el tarafından çekilmiş. Hâl böyle iken bu topluma Allah göz aydınlığı verir mi? Atsızın dediği gibi ey Türk titre ve kendine dön bağlamında ivedilikle kendimize dönmemiz gerekir. Bu kendimize dönmemizin başlangıcı 2 asırdır üzerimizde toplum mühendisliği yapılmasına dur dememiz ile olur. Akabinde eğitimimizin her aşamasında bu toprağın çimentosu ve bu toplumun ondan da ötesi dünyanın kurtuluşu olacak olan İslam tefekkür ve tahayyülünü yakalamak ile olacaktır. Sosyal medya mecralarında üzülerek gördüğüm Gazze , doğu Türkistan gibi yerlerde olan soykırıma can dayanmaz iken toplumumuzda olması gereken tepki oluşmamaktadır. Bunun en büyük sebebi zihin işgalidir. Biz diyoruz ki zihin işgali en büyük işgaldir. Evet bu işgalin adı zihin işgali lakin savaşın adı medeniyetler savaşı yani kültürel savaş. 2 asırdır bize azgın emperyal batının artıklarının empoze edildiği bir süreç yaşıyoruz. Toplumun şirazesi kaydı ve kardeşlik bağlarımızın yerine bireyselcilik ön plana çıktı. Bu oyunlardan tek çıkış yolumuz Allah’ın ipine sımsıkı sarılmamız ve İnnemâ-lmu/minûne iḣvetun ayetini ( yalnız müminler kardeştir) idrak etmemizden geçmektedir.
Sağlıcakla kalın…