Tarih Araştırmacısı- Yazar Ömer Uyar'dan Kurtuluş Savaşı'nda; Zafer Haftası'nda okuyucuya armağan…

Millî Mücadele Kahramanı Etem Ertem’i okuyacak ve fotoğraflarını göreceksiniz...

Cats-426

Millî Mücadele Kahramanı Etem Ertem

Cats-427

Tarih Araştırmacısı- Yazar Ömer Uyar

I. Dünya Savaşı'na katıldı ve Enver Paşa imzasıyla ''Madalya Beratı'' ile taltif edildi. Kurtuluş Savaşı'nda iki kez komutan unvanı ile cephede görev aldı. ''İstiklal Madalyası'' tevcih edildi. 1955 yılına kadar öğretmenlik görevini sürdürdü. Haziran 1934- Aralık 1949 tarihleri arasında 172 sayı yayımlanan Ün Dergisi'nde yazarlık görevini üstlendi.

''Kurtuluş''un kahraman vatanperver subayı, ''Kuruluş''un münevver ve mütefekkiri:

Etem Ertem

Etem Ertem: 27 Eylül 1914 tarihinde yedek subay adayı olarak Harp Okulu'na kaydedildi. 26 Aralık 1914 tarihinde Dinar Hat Komutanlığı emrinde görev aldı. 23 Mart 1916'da teğmen rütbesine yükseltildi. 5. Menzil Konya Katarı 2. Kol Kumanda Muavini oldu. I. Dünya Savaşı'na katıldı. Enver Paşa imzası ile ''I. Cihan Harbi Madalya Beratı'' ile taltif edildi. Millî Mücadele'de verdiği etkili çalışmalar sonucu da kendisine ''İstiklal Madalyası'' tevcih edildi.

Emekli olduğu 1955 yılına kadar Isparta'da farklı derecelerdeki eğitim- öğretim kurumlarında öğretmenlik yaptı. 1934- 1949 tarihleri arasında yayımlanan ÜN Dergisi'nde yazarlık yaptı. Etem Ertem, Hilmi Dilmen'in kız kardeşi Ulviye Ertem ile evliydi. Etem Ertem'in Belkıs, İlhan, Özgül ve Aydın isimli 4 çocuğu vardı.

Ama Etem Ertem hakkında şu âna değin, ÜN Dergisi'ndeki makaleleri dışında günümüze kadar yazılan hiçbir bilgi, belge, eser, fotoğraf vb. içerik yer almadı. Tarihte ilk kez Etem Ertem'in fotoğrafını, bilgilerini ve mücadelesini yayımlıyoruz:

Etem Ertem, ''Memur Tercüme-i Hal Varakası''nda kendi el yazısı ile hayatını şöyle kaleme almıştı:

''İsmim Ethem, mahlasım Tuğrul, şöhretim Hacı Ethemzade Ethem Tuğrul ve lakabım Dervişoğlu olup, bir sülale-i marufiyeye mensup değilim.

Dinim İslam, Milletim Türk ve tabiiyetim Osmanlı, pederim Hacı Ethemzade Kunduracı esnafından müteveffa Hafız Osman şöhretiyle mevsumdur.

Doğum tarihim 20 Haziran 1310 (Miladi 2 Temmuz 1894.) Doğduğum yer Isparta'nın Çelebiler Mahallesi.

Isparta Hamidiye Rüştiyesi ilk kısmını (Mektebi İptidaiye) Temmuz 1321 (16 Temmuz 1905) tarihinde bitirdim. 30 Haziran 1327 (13 Temmuz 1911) tarihinde buradan mezun oldum.

Aynı sene imtihanla İstanbul Öğretmen Okulu ilk kısmına girdim. Son sınıfta iken Harbi Umumi'nin (1. Dünya Savaşı) ilânı üzerine silahaltına alınarak cepheye sevk olundum.

27 Kanunisani 1335 (27 Ocak 1919'da) terhis edildim.

Ankara Darülmuallimi'nde (Öğretmen Okulu) son sınıf imtihanını vererek mezun oldum.

Türkçe dersleri vermeye ve mekteplerde ders verecek kadar Fransızca'ya vakıfım.

13 Eylül 1330 (26 Eylül 1914) tarihinde İhtiyat Zabit Namzetleri (Yedek Subay Adayları) Talimgâhı'na girmiş, eğitimimi tamamlayarak 19 Mart 1331 (4 Nisan 1915) Genelkurmay emri ile 5. Ordu Menzil Müfrezesi emrine verilerek, Menzil Erkan-ı Harbiye Birinci Şubesi'ne tayin edilerek; seferberlik süresince burada vazifelendirildim.

Bu müddet esnasında 20 Ağustos 1331 (4 Eylül 1915) tarihinde Nakliye İhtiyat Zabit Vekilliği'ne (Yedek Subay) ve sonra 9 Mart 1332 (23 Mart 1916) tarihinde 700 kuruş maaşla Nakliye İhtiyat Mülazim-i Saniliği'ne (Teğmenlik) terfi ettim. İş bu 700 kuruş maaşı, terhis tarihim olan 27 Kanun-i sani 1335 (27 Ocak 1919) tarihine kadar aldım.

Bu tarihten sonra Isparta'ya dönerek 600 kuruş maaşla merkezde Ravza-i Osmani Mektebi Muallimliği'ne tayin ve vazifeye başladım. Vazifemi yapmakta iken 1 Temmuz 1337 (1 Temmuz 1921'de) İhtiyat Mülazimisani olarak (Teğmen rütbesiyle) tekrar silahaltına alındım.

Ankara'da Nakliyat-ı Umumiye 2. Şubesi'nde ve sonra Dinar Hat Kumandanlığı'nda vazife yaparak 18 Eylül 1337 (18 Eylül 1921) Mülazımı evvelliğe (Üsteğmen) terfi olundum.

Silahaltında iken Ravza-i Osmani Mektebi'ne 18 Eylül 1337 (18 Eylül 1921) tarihinde 600 kuruş maaşla İbtidai (ilk kısım) Başmuallim olarak tayin olundum. 1 Ekim 1922 tarihinde maaşıma 100 kuruş zam yapılarak 700 kuruş olmuştur.

Baş Muallimlik görevini yaparken 1000 kuruş maaşla İbtidai (İdadi) kısmı muallimliğine tayin olundum (1 Eylül 1339) (1923.)

Bulunduğum memuriyetlerden hiçbir suretle ayrılığım olmamıştır. Gerek vazifemle ilgili gerekse vazifem dışında bir sebeple hiç mahkemem olmadı, bir cezam da yoktur.''

Etem Ertem, kendi el yazısı ile kaleme aldığı ''Memur Tercüme-i Hal Varakası''na ilkokul, lise, İstanbul Öğretmen Okulu mezuniyet belgesi ile yedek subay terhis belgesi, nakliye yedek subaylığı terfi beratı, Harp Madalyası beratını ekleyerek Isparta Maarif Müdürlüğü'ne takdim ettiğini bildiriyordu.

-Birinci Cihan Harbi Madalya Beratı

Etem Ertem, 1916- 1917 yıllarında; I. Dünya Savaşı'nda 5. Ordu Menzil Erkan-ı Harbiyesi'nde görev yapıyordu.

Harbiye Nazırı Enver Paşa mührü ile I. Cihan Harbi Madalya Beratı'nda şöyle yazıyordu:

''1916- 1917 (1332 ve 1333) Seneleri Harbinde, 5. Ordu Menzil Erkan-ı harbiyesinde pek müessir ve müsemmir bir surette ibrazı mesai etmiş olduğundan dolayı Harp Madalyası vesikası.''

Arka sayfada yer alan bilgiler ise aynen şu şekildeydi:

''5. Ordu Menzil Müfettişliği- Dinar Hat Komutanlığı- Konya Katarı 2. Kolda Nakliye İhtiyat Zabit Vekili (yedeksubay) Ethem''

Etem Ertem'e, Kurtuluş Savaşı'ndaki hizmetlerinden dolayı İstiklal Madalyası verilmişti.

Etem Ertem Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 1955 yılına kadar Zafer, Gazi, Ülkü ve İstiklal İlkokulu'nda öğretmen ve başöğretmen olarak görev yaptı.

Turan Mahallesi, Fabrika Caddesi'nde ikamet etti.

Etem Ertem, ÜN Dergisi'nde yazarlık yaptı.

Etem Ertem 1955 yılında inme geçirdi. Beyinde konuşma merkezi etkilendi. Aynı yıl İstiklal İlkokulu'nda görev yaparken sağlık sorunları nedeniyle emekliye ayrıldı.

1959 yılında sağlık sorunları nedeniyle İstanbul'a gitti.'

06 Mayıs 1964 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Karacaahmet Mezarlığı'nda metfun bulunmaktadır.

Cats-428

-Etem Ertem:

Annesi: Isparta'da ''Şafak Hoca'' diye anılan Mustafa Tevfik kızı Saliha (ö.06.02.1948)

Babası: Kunduracı esnafı Hafız Osman

Etem Ertem'in anne bir baba ayrı kardeşi: Cemal Tosun. Babası: Eğirdir aksu eşrafından ''Toşur Ağa'' diye bilinen Mehmet Tosun'dur. Aksu- Yenice Köy- Pazarköy Toşur Ağa'nın köyü.

Etem Ertem'in babası kunduracı Hafız Osman Bey: Etem Ertem 1 yaşında harpte hayatını kaybetmiştir.

Etem Ertem annesinin erkek kardeşi: Hattat Hilmi. Atabey Camii'nin hatlarını kamış kalemle yazdığı belirtilmektedir.

Etem Ertem'in eşi: Hatice Ulviye Ertem. Doğum: 01.07.1901 Isparta. Çelebiler Mahallesi. Ölüm: 19.01.1996 İstanbul. Babası: Mehmet Emin Bey (1862- 1931) Eğirdir'de Nahiye (Bucak) Müdürü. Sancak (kaza) başında Mutasarrıf. Annesi: Zeliha Fatma Dilmen (01.07.1874- 14.04.1968.) Ulviye Ertem'in kardeşleri: Hüsnü, Hilmi Dilmen, Afife Hanım.

Cats-429

-Etem Ertem Aile Bilgileri:

Öz kardeşi: Havvana

Anne bir baba ayrı kardeşleri: Hatice, Hacer, Cemal Tosun, Afife Değirmenci (eşi Osman Değirmenci)

Etem Erem- Ulviye Ertem çocukları:

Belkıs Fındıkoğlu (1924- 2011) Eşi: Arif Fındıkoğlu (Isparta Nüfus Başkâtibi)

İlhan Ertem (1926- 1997) Avukat

Özgül Binbaşıoğlu (1935- 2021) Eşi: Daver Binbaşıoğlu (Askeri Edebiyat Öğretmeni)

Aydın Ertem (1941- 2024)

-

Cats-430

Neşe Fındıkoğlu Pekin- Millî Mücadele Kahramanı, Cumhuriyet döneminin aydını, öğretmeni Etem Ertem'in mücadelesini topluma ilham vermek, rol model olmasını sağlamak için emek veriyor, çaba gösteriyor, zaman harcıyor.

-Millî Mücadele'de üstün hizmetlerde bulunan; Cumhuriyet'te aydınlanma, eğitim, bilim ve kalkınma için emek veren, Isparta'nın etkili liderlerinden biri olan, öncü, anlamlı etki yaratmak için fikirlerin peşinde koşan, ilerlemeyi yönlendiren öğretmen Etem Ertem'in ilham veren hikâyesini yeni kuşaklara anlatmak için çalışıyor

Neşe Fındıkoğlu Pekin, dedesi Etem Ertem'i yeni kuşaklara anlatmak için çaba gösteriyor. I. Dünya Savaşı'nda Harp Madalyası; Millî Mücadele yıllarında İstiklal Madalyası ile tevcih edilen; Cumhuriyet'te öğretmenlik, başöğretmenlik yapan, Ün Dergisi'nin etki alanı yüksek yazarlarından biri olan Etem Ertem'in hayatını ve mücadelesini kayıt altına almaya çalışıyor. Fikirlerini, emeklerini ve ilham veren hayat hikâyesini yayın hâline getirip genç kuşaklara tanıtmak için uğraşıyor.

Unutulan Etem Ertem'in tarih sayfalarında hak ettiği değere kavuşması için çırpınıyor.

Neşe Fındıkoğlu Pekin, dedesi Etem Ertem'i yeni kuşaklara, tarihçilere ve aşkın zamanlı şekilde bilim insanlarına anlatma yolundaki macerasını şöyle özetliyor:

''Ispartalı öğretmen Etem Ertem'in (dedemin) yaşamını belgeleme sürecini sizinle paylaşmak istiyorum.

Annemin (Belkıs Fındıkoğlu- Etem Ertem'in kızı) vefatından sonra sakladığı eski yazılı belgeleri buldum. Bu belgeler çok az sayıda ama dedemin yaşamını özetleyen nitelikte idi. Hepsini yeni yazıya çevirttim.

Bu bilgilerin Isparta'da bir şekilde saklanmasının arşivlenmesinin yararlı olacağını düşündüm.

2024 Mayıs ayında, Isparta ŞAİK Lisesi Ayvalık gezisinde kardeşim Sevgi'nin arkadaşı Sami Düzok beyle tanıştım. Sami Beyin fikirleri ve yardımı, belgelerin yaşama geçmesi için başlangıç oldu. Elimdeki belgeleri ve eski fotoğrafları ona gönderdim.

ŞAİK Lisesi Grubu kurucusu Nail Binli'nin gönderdiği bir videoda Ömer Uyar'ın hazırladığı TV programında Cumhuriyet dönemi öğretmenleri ile ilgili belgeseli seyretmiştim. Nail beyden telefonu alıp kendisiyle tanıştım.

Son olarak; yine bu yılki lise gezisinde Gül ve Tanju Boylu ile tanıştım. Düşüncelerimi paylaştım.

Siz dostlarımdan aldığım fikirlerle, değişik bakış açıları ile; bu resmî belgeleri aileden dinlediğim anılar ve bilgilerle genişletmeğe karar verdim.

Etem Ertem, yetiştirdiği öğrencilerle, araştırmaları ve yazıları ile Isparta tarihinde yerini almıştı. Bu çalışma ile Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında memleketimiz ve Isparta için yaptığı hizmetlerin de Isparta tarihine katkı yapabilmesi dileğindeyim. Derlemeye çalıştığım bilgi ve fotoğraflar bu dönemi araştırmak isteyenler için yararlı olabilir diye düşünüyorum.''

Neşe Fındıkoğlu Pekin, aile büyüklerinden dinlediği anıları da şöyle paylaşacaktı:

''Kurtuluş Savaş ı yıllarından iki anı:

Dinar cephesinde arkadaşları ile çadırlarda kalıyorlar. Bir sabah Yunan bombardıman uçaklarının sesini duyup dışarı çıkıyorlar. Çadırlar bombalanıyor. Saldırıdan zor kurtuluyorlar. Etem beyin bacağına şarapnel parçası geliyor. Baladız'a at arabası ile ve yürüyerek zorlukla ulaşabiliyor.

Demirci Mehmet Efe ile bir anı: Etem Ertem 1922'de Ravza-i Osmani Mektebinde görevli iken Demirci Mehmet Efenin oğlunun öğretmeni olmuş. Çocuk bir gün arkadaşlarının feslerini toplayıp sobaya atmış. Etem bey çocuğa ceza vermiş ve kaldığı eve gidip olayı efeye anlatmış. Efe, Etem beye teşekkür edip tüm çocuklara yeni fesler getirmiş.''

-

I. Dünya Savaşı'nda Etem Ertem

1911: İstanbul Öğretmen Okulu'na girdi. Son sınıfta iken silahaltına alınarak cepheye sevk edildi.

26 Eylül 1914: İhtiyat Zabit namzetleri (yedek subay adayları) eğitimi için Harp Okulu'na girdi.

4 Nisan 1915: Genelkurmay emri ile 5. Ordu Menzil Müfettişliği emrine verildi. Menzil Erkan-ı Harbiye Birinci Şubesine tayin edildi. Nakliye Zabit Vekili (yedek subay) oldu.

21 Mart 1916: İhtiyat Mulazim-iSani'liğe (teğmen) terfi etti.

21 Mart 1916- 27 Ocak 1919: 5. Menzil Konya Katarı 2. Kol Kumandan Muavini olarak görev yaptı. 27 Ocak 1919 tarihinde terhis oldu.

Şarkikaraağaç’ta Şehit Ailesine Vefa Ziyareti
Şarkikaraağaç’ta Şehit Ailesine Vefa Ziyareti
İçeriği Görüntüle

5. Ordu Menzil Müfettişliği- Dinar Hat Komutanlığı- Konya Katarı 2. Kol'da Nakliye İhtiyat Zabit Vekilliği ve 5. Menzil Erkan-ı Harbiyesi'ndeki hizmetleri için Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından Harp Madalyası Beratı verildi.

-

Kurtuluş Savaşı'nda Etem Ertem

Isparta Ravza-i Osmani Mektebi'nde görev yaparken 1 Temmuz 1921 tarihinde teğmen rütbesiyle silahaltına alındı.

Ankara MSB Sevkiyat ve Nakliyat Umum Müdürlüğü'nde görev yaptı.

18 Eylül 1921 tarihinde Mulazım-ı Evvel (Üsteğmen) oldu.

15 Ekim 1921'de Dinar (Afyonkarahisar) Menzil Komutanlığında Nakliye İhtiyat Mulazım Evvel olarak görevlendirildi.

Konya (Akşehir) Eğirdir- Dinar demiryolu ile Çal ve Sandıklı bölgesindeki birliklere ve Afyon Kocatepe'ye her türlü lojistik destek sağlanıyordu. Antalya, Eğirdir, Akşehir ve Dinar menzilleri birlikte çalışıyorlardı.

Kurtuluş Savaşı'nda menzil teşkilâtındaki hizmetlerinin, Eğirdir ve Isparta'daki Millî mücadelelerin bir parçası olduğu görülmektedir.

1922 tarihinde Ravza-i Osmanlı Mektebi İptidai (ilk) kısmına Başmuallim olarak tayin oldu.

-

Başöğretmen Etem Ertem'in Halkevi'ndeki yaptığı çalışmalar

Isparta'da sosyal yaşam ile ilgili adetler, gelenekler konusunda araştırmalar.

Isparta köylerine yapılan gezilerde halk türküleri derlenmesi, halk müziği ve etnografik araştırmalar.

Öğrencilerle temsiller sahneye koydu.

Halkevi'nde güzel sanatlarla ilgili sergiye eserleri ile katıldı. (Halı dokuma, heykel, el işleri vb.)

Bu çalışmaları Ün Dergisi'nde yayımladı, belgeledi.

Isparta Halkevi Çalışma Şubeleri: Dil ve edebiyat, güzel sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dersaneleri ve kurslar, kitaplık ve yayın, köycülük, tarih ve müze.

-

Etem Ertem, Ün Dergisi'nde yayımlanan yazılarının başlıkları:

Baht Açmak

Isparta'da Doğum İnanları

Çevremizde Söylenen Türkülerden

Sünnet Düğünü

Çevremizde Söylenen Türkülerden II

Geçmiş Günlerde Isparta'da Düğün

Ramazan Âdetleri

Isparta'da Kır Gezintileri

Isparta'da Kır Gezintileri II

Geçmiş Günlerde Isparta'da Ramazan ve Bayram ''Âdetleri''

Isparta Halkevi'nin bir yıllık çalışmasına toplu bir bakış

-

Cats-431

Eğirdir Bahriye Müfrezesi

Etem Ertem 1 Temmuz 1921'de Isparta Ravza-i Osmani Mektebi'nde görev yaparken teğmen rütbesiyle silahaltına alınmıştı.

18 Eylül 1921 tarihinde ise Mulazım-ı Evvel (Üsteğmen) rütbesi verilen Etem Ertem, 15 Ekim 1921'de Dinar (Afyonkarahisar) Menzil Komutanlığında Nakliye İhtiyat Mulazım Evvel olarak görevlendirildi.

1914 yılında Fransızlar tarafından kurulan ve yine Fransızların işletmeciliğini yaptıkları Eğirdir Gölü üzerindeki taşımacılık hizmetleri, Milli Mücadelenin başlaması üzerine Atatürk'ün emri ile millileştirilmiştir. Millileştirilen bu müessese, 1922 yılı Ocak ayında kurulmuş olan Eğirdir Bahriye Müfrezesinin de altyapısını oluşturmuştur. 1

1 Armağan, M., & Armağan, F. C. (2024). EĞİRDİR BAHRİYE MÜFREZESİ. Stratejik Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(1), 99-109. https://doi.org/10.30692/sisad.1433227

Cats-432

Neşe Fındıkoğlu Pekin, dedesi Etem Ertem'in I. Dünya Savaşı'nda Harp Madalyası, Millî Mücadele'de ise İstiklal Madalyası sahibi olduğunu aktarıyordu.

Millî Mücadele'de Eğirdir Bahriye Müfrezesi'nin önemli işlev gördüğünü anlatan Pekin, ''Konya (Akşehir) Eğirdir- Dinar demiryolu ile Çal ve Sandıklı bölgesindeki birliklere ve Afyon Kocatepe'ye her türlü lojistik destek sağlanıyordu. Antalya, Eğirdir, Akşehir ve Dinar menzilleri birlikte çalışıyorlardı. Kurtuluş Savaşı'nda menzil teşkilâtındaki hizmetlerinin, Eğirdir ve Isparta'daki Millî mücadelelerin bir parçası olduğu görülmektedir'' diyordu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal, ''19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığımda elimde, maddî hiçbir kuvvet bulunmamakla beraber soylu ve bir o kadar da büyük olan Türk milletinin manevî bir kuvveti bulunmaktaydı. Ben işte ilk olarak bu kuvvete güvenerek başladım.

Ben bu ufuktan bir gün farklı bir güneş doğacağına, bunun sıcaklık ve kuvvetinin bizi ısıtacağına her zaman inandım ve buna her zaman güvendim'' (Cumhuriyet Gazetesi, 1937, s.3) diyerek ve inanarak milli mücadeleye başlamış ve sonuca ulaşmıştır.

Milli Mücadele yıllarında Anadolu'da nasıl bir mücadelenin sonunda bu toprakların yurt olarak kaldığını müşahede edebilmek bugün için zor olabilir. Asıl olan o dönem kaynaklarından edinilen bilgi ve bulguların bugüne ışık tutabilmesini sağlamaktır. Bu bulgulardan biri de Milli Mücadelenin en önemli zorluklarından biri olan ve konunun ana unsurunu oluşturan ulaşım ve lojistik hizmetleridir. Bu bağlamda Eğirdir, Doğu ve Batı Anadolu arasındaki koordinasyonu sağlama noktasında ve dolayısıyla Batı Cephesindeki Türk ordusuna yapılacak nakliye ve lojistik sevkiyat anlamında hizmet vermiştir (Bozkurt, 2014, s. 59). Zira o dönemin en önemli problemlerden biri, bir kara yolunun olmamasıdır. Var olan yolların da güvenliğinin sağlanmasının zorluğu ve savaş ortamında olunması da düşünüldüğünde, Eğirdir ve Eğirdir Gölü'nün ulaşım noktasında ne denli önemli bir güzergâh olduğu da ortaya çıkacaktır.

Yurdun Doğu bölgesinden gelecek erzak ve mühimmat ile beraber Batı Cephesine gönderilecek Kuva-yı Milliyeciler önce Karaman'da toplanacaktır. Karaman'dan hareket edecek kafile Gelendost ve Aşağıkaşıkara bölgesine getirilecek ve oradan da römorkörler aracılığı ile Eğirdir Gölü üzerinden şimdiki Eğirdir tren istasyonuna getirilecektir. İstasyondan da tren yolu ve şimendiferi marifeti ile Batı Cephesine ulaştırılacaktır (Bozkurt, 2014, s. 61). Bu bağlamda 1921 yılı başlarında Eğirdir- Aşağıkaşıkara iskeleleri arasında takriben günlük 200 tona yakın sevkiyatın yapıldığı bilinmektedir (Müderrisoğlu, 2013, s. 88). Bu yoldan 150 sandık el bombası, 70 sandık Osmanlı piyade fişeği, 120 sandık İngiliz piyade fişeği, 400 atımlık dağ obüs, 1100 atımlık Rus dağ, 300 atımlık Avusturya Dağ Topu mermisi gibi binlerce ton mühimmatın taşındığı bilinmektedir (T.İ.H., 1996, s. 255). Bunların yanı sıra bakım ve ikmal araç gereçleri ile binlerce askeri ve sivil personel, Eğirdir Gölü üzerinden tren istasyonuna ve oradan da şimendifer marifeti ile Batı Cephesi'ne taşınmıştır.

Cats-433

Fotoğraf:

Yol güzergâhı haritası

Bilindiği üzere Anadolu'da ilk Demiryolu hattı 1 Kasım 1912'de İzmir'den başlamış ve Aydın Nazilli yolu istikameti ile Dinar'a, oradan da Baladız'a ve son olarak da Eğirdir'e ulaştırılmıştır (Böcüzade, 1983, s. 180).

Bu yol daha sonraki yıllarda Milli Mücadelede önemli bir ulaşım hizmeti verecektir. Bu demiryolu hizmetinin Eğirdir'e kadar gelmesi ise Eğirdir'i ve Eğirdir Gölü'nü stratejik olarak önemli hale getirmiştir. Bahriye Müfrezesi'nin buraya kurulması; Akdeniz, Doğu Anadolu ve Batı Cephesi üçgeninin mihenk noktası olmasını gerektirmiştir (Özdemir, 2001, s. 11). Eğirdir Gölü'nün önemli bir rol üstlendiğinin göstergesi olarak verilen küçük bir vesika örneği bu durumun göstergesi olacaktır:

''Eğirdir Heyeti Milliyesine;

Karaağaç'ta (Şarkîkaraağaç) bulunan ve 30 deveye yüklenen silah ve cephane, Pazartesi günü öğle vakti Höyük (Yalvaç) iskelesinde hazır bulunacağından römorkör buna göre hareket ettirilecektir 8 Şubat 1920 Reis İbrahim''

(Kodaman ve Babacan, 1998, s. 68) ifadesi ile dönemin Isparta Mebus'u Hafız İbrahim (Demiralay), römorkörün hareket saatinin gelen mühimmata göre değiştirildiğini ve römorkörün milli mücadele eksenli hareket ettiğinin göstergesi olmuştur.

Cats-434

Fotoğraf:

1922, Eğirdir Gölü

Sakarya Meydan Muharebesi'nin kazanılmasından sonra Büyük Taarruz hazırlıkları için eksikliklerin giderilmesine çalışılmıştır. Bunlar arasında Sakarya'da 100.000 kişi olan insan mevcudunun 200.000 kişiye çıkarılması ilk sırada yer almaktadır. Elbette gösterilen çabaya rağmen, sayısal anlamda Yunan ordusundan yine de noksan kalınmıştır (Kündeyi, 2023, s. 576).

Milli Mücadele'de Büyük Taarruz öncesi Türk ordusunun Sakarya Nehri'nin güneyine çekilmesi ile yeni bir planlama yapılmış ve kış gelmeden Yunanlıların Anadolu'dan atılması kararlaştırılmıştı. Bu bağlamda Afyon'dan başlatılacak olan Büyük Taarruz planlanmış; bunun yanı sıra konunun da mihenk noktalarından birini teşkil edecek olan bir de gizli planlama yapılmıştı ki bu plana SAD planı adı verilmişti. (Belen, 2014, s. 367). Bu plana SAD denilmesinin nedeni, herhangi bir aksaklık durumunda ordunun geri çekilmesi söz konusu olur ise Yunan ordusunun içerilere girmesini engellemek amacı ile Sandıklı (Sandıklı'nın ''S''si; Arapça Sad Harfini simgeler) merkezinden hareketle Yunan ordusuna saldırı emri verilmiştir.(Çalışlar, 2007, s. 24). Bu bağlamda dönemin Genelkurmay Başkanlığı'nın Birinci Ordu'ya gönderdiği bildiride;

Akşehir-Eğirdir-Dinar Menzili'nin acilen kurulmasını, bu nedenle yol güzergâhında bulunan Eğirdir-Baladız-Dinar demir yolu hattının Yunan kuvvetlerince ele geçirilmesini önleme adına da gerekli tedbirlerin alınması emredilmiştir. İşte Milli Mücadele döneminde Eğirdir Bahriye Müfrezesi'nin kurulması ve işlevinin artırılmasının ne denli gerekli olduğu görülmektedir (Bozkurt, 2014, s. 179).

Cats-435

Fotoğraf:

Bakanlar Kurulu kararı

Zira 1 Mart 1921 tarihinde Bahriye Dairesi Reisliği adı altında revize edilen bu Bahriye Müfrezeleri, Eğirdir, Van ve İznik Göllerinde yapılacak gizli ulaştırma işlerinde görev ve sorumluluk üstlenmişlerdir (Kıyıcı, 1998, s. 47). Yunan kuvvetleri tarafından ''nerede tespit edilirse mürettebatı ile batırılacaktır'' (Kıyıcı, 1998, s. 49) tehditlerine aldırış etmeden çalışmalarını sürdüren bu müfrezelerin bugün tanınırlığı ve tarihe mal oluşunun bilinmesi gerekmektedir.

Eğirdir Bahriye Müfrezesi'nin Batı Cephesine Katkıları Genelkurmay Başkanlığı, Büyük Taarruz öncesi yapılacak hazırlık çalışmaları için iki yol planlamıştır ki bunlardan birincisi, konunun ana başlığını oluşturan Eğirdir hattının kullanılmasıdır. Bu yol ile Anadolu'nun içlerinden gelecek olan mühimmat, personel ve askerler Konya-Akşehir-Aşağıkaşıkara hattından römorkörler vasıtası ile Eğirdir'e; buradan da demiryolu ile Batı Cephesi’ne taşınacaktır. (Çünkü Afyon’a ulaşacağı düşünülen şimdiki Afyon-Çay Yolu Yunan kuvvetlerince işgali altındadır). Diğer yol ise; Yurt dışından temin edilecekmühimmat ve personel desteği Antalya'ya gelecek, oradan da karayolu ile Burdur ve Baladız'a, oradan da Eğirdir'de oluşturulan depolara mühimmatlar nakledilecek ve gerektiği zaman da yine Batı Cephesi'ne gönderilecekti ki bu hatta, tarihte Antalya-Eğirdir Hattı adı verilmiştir. Bu hattan binlerce ton malzemenin de Antalya'dan Eğirdir'e, buradan da Afyon'a taşındığı bilinmektedir. (Polat, Atabey, Özdemir, 2008, s. 63). Planlamanın güvenliği ve bir başka alternatifin oluşturulması adına bir de plan değişikliği yapılarak güzergâh değiştirilmiş, Eğirdir'den Aşağıkaşıkara istikametine gönderilecek olan mühimmat, açılacak yeni ve gizli bir yol ile Karakuş ve Sultan Dağlarını aşarak Afyon Şuhut'a ulaştırılması öngörülmüştür (Köstüklü, 1999, s.79).

Buradaki organizasyonu gizlice yapabilmek için de Eğirdir Gölü'nde işletmeciliğini Fransız şirketinin (Eğirdir Şimendifer İşletme Kumpanyası) yaptığı 100 Tonluk bir römorkör, 4 Duba ve 6 yerli araçtan oluşan filo Fransızlardan alınarak Genelkurmay Başkanlığına devredilmiştir. Eğirdir Gölü'nde bulunan tüm kayıklara el konularak, kayık sahipleri de yeni kurulan Bahriye Müfrezesi'nde çalıştırılmak ve askerlik hizmetinde kullanılmak üzere Eğirdir Bahriye Müfrezesinde silahaltına alınmışlardır (Müderrisoğlu, 1994, s. 394).

Cats-436

Fotoğraf:

Gemi taşınması

Silahaltına alınan bu personel gerek yük taşımacılığında gerek mühimmat taşımacılığında gerekse kayıkların bakım, onarım vb. ihtiyaçlarının giderilmesinde çalışmışlardır (Mütercimler, 2004, s. 237-238).

-Göl Üzerinden Yapılan Sevkiyatlar

Her askerî harekât, içinde bulunduğu yüzyılın koşullarına göre şekillenir. Milli Mücadele dönemlerinde de iaşe ve ikmal kabiliyetlerinin tanzimi noktasında özellikle Batı Cephesi çeşitli sıkıntılar yaşamıştır. Bu sıkıntılar yiyecek maddelerinin tedariki ve bu maddelerin depolanması konusundaki aksaklıklar ile ilgilidir (Karaman, 2023, s.765). Benzer sıkıntılar lojistik desteklerin sağlanmasında da yaşanmıştır. Milli Mücadele hazırlık ve savaş sürecinde, Batı Cephesi'ne lojistik destek sağlama noktasında önemli bir görev ifa eden Eğirdir Bahriye Müfrezesi, bu savaşın kazanılmasındaki mihenk noktalarından biri olarak kabul edilmiştir. Zira sevk ve organizasyonun tamamı Eğirdir Bahriye Müfrezesine aittir (Selek, 1982, s. 136) denilmiştir. Bu bağlamda, ''Antalya-Baladız-Eğirdir Menzil Hattından hareketle, yurt dışından çok büyük zorluklarla temin edilen 21 uçak, 50 nakil aracı, 150 ton akaryakıt ve yüzlerce otomobil parçası ile makine aletleri, 32 bin takım elbise, 14 bin çadır, 25 bin sırt çantası, binlerce battaniye, tonlarca yiyecek maddesi, her çeşit tıbbi malzeme, benzol ve yağ, demir ve bakır tel Batı Cephesi'ne ulaştırılmıştır (Bozkurt, 2014, s. 176).

SONUÇ

Bu çalışma ile daha önceden varlığı bilinen, ancak halk nezdinde çok fazla tanınırlığa sahip olmadığı, yapılan yüz yüze görüşmeler sonucunda fark edilen Eğirdir Bahriye Müfrezesinin kuruluş amacının ve işlevinin bilinmesi amaçlanmıştır. Milli mücadeleye katkılarının fark edilmesinin sağlanması ve turizm değeri olarak da kullanılabilecek bir değerin açığa çıkartılması hedeflenmiştir. Yapılan araştırmalar, bu konunun yüzeysel ve tarihe meraklı bir kesim tarafından bilindiğini, halk nezdinde ve yeni jenerasyonun, konunun tamamen dışında kaldığını ve unutulmaya yüz tuttuğunu ve dışarıdan gelen misafirlerin Eğirdir’in bu yönünün elle tutulur ve gözle görülür bir materyal olmamasından dolayı bilmedikleri yönündedir.

Kaynaklardan edinilen bilgilere göre daha önce batık ve parçalanmış ve kullanılamaz hale gelen bu römorkörün çıkarılması ile ilgili farklı zamanlarda girişimlerde bulunulmasına rağmen, çalışmalar farklı sebeplerle neticelendirilememiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda gerek Eğirdir Belediyesi gerek Kaymakamlık ve gerekse Eğirdir Dağ Komando Okulu vasıtası ile yapılacak aslına uygun bir römorkör maketinin Eğirdir Gölü'nde ziyarete açılmasının hem Eğirdir Gölü hem de Eğirdir turizmine ekonomik ve kültürel bağlamda katkıda bulunacağı öngörülmüştür. Bu römorkörü gezen kişiler girişte asılacak bir tanıtım levhası ile Eğirdir İlçesi ve Gölü'nün Milli Mücadele'nin bilinmeyen ama lojistik ve stratejik olarak önemli bir vazife edindiğini öğrenmiş ve nesilden nesile önemli bir tarihi bilginin aktarılması sağlanmış olacaktır. Bu bağlamda konu, tarihin unutulmaya yüz tutmuş sayfalarından çıkıp günümüze aktarılarak bilinirliği artırılacak ve bir turizm değeri olarak yer alacaktır.2

2 Armağan, M., & Armağan, F. C. (2024). EĞİRDİR BAHRİYE MÜFREZESİ. Stratejik Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(1), 99-109. https://doi.org/10.30692/sisad.1433227

Yol Güzergahı, 1922 Eğirdir Gölü, Bakanlar Kurulu kararı, Gemi taşınması kodlu fotoğraflar Armağan, M., & Armağan, F. C. (2024). EĞİRDİR BAHRİYE MÜFREZESİ. Stratejik Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(1), 99-109 çalışmasından alınmıştır.

Cats-437

Ayaktakiler soldan üçüncü sıradaki kişi Etem Ertem. Sağdan ikinci kişi ise Bekir Türk.

Oturanlar: Soldan sağa üçüncü sırada dönemin Isparta Valisi Fevzi Daldal. Dördüncü kişi Ömer Güllü, beşinci Süleyman Telli.

Cats-438Ayakta birinci sıra, sağdan üçüncü kişi Hilmi Dilmen. Hilmi Dilmen'in solundaki kız öğrencinin tam arkasında yer alan Isparta Belediye Başkanı Hilmi Çakmakçı. Onun da tam arkasına düşen kişi Etem Ertem.

Cats-439En üst sırada sağ baştaki kişi Etem Ertem. Aynı sırada Belediye Başkanı Hilmi Çakmakçı ve yanında Süleyman Telli görülüyor. Memleket Hastanesi personeli en ön sırada oturanlardan sağdan ikinci kişi Op. Dr. Mehmet Ayan ve protokol.

Cats-440

Önde oturanlardan soldan üçüncü kişi Süleyman Telli. Dördüncü kişi Etem Ertem, beşinci kişi ise Hüsnü Dilmen. Halkevi yazısının altında bulunan kürsünün önündeki kişi (sağda) Belediye Başkanı Hilmi Çakmakçı, (solda) ise CHP İl Başkanı Ahmet Remzi Ünlü. Ünlü daha sonra milletvekili olacaktı.

Cats-441

Harp Okulu: Etem Ertem, komutan arkadaşları ile birlikte (Fotoğrafta soldan beşinci sırada görülüyor.)

Cats-442

Cats-443Cats-444Cats-445Cats-446Cats-447Cats-448

Cats-449

Cats-450Cats-451Cats-452Cats-453Cats-454Cats-455

Muhabir: Özge Çelik